Kamer suresi 44. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿اَمْ يَقُولُونَ نَحْنُ جَم۪يعٌ مُنْتَصِرٌ ﴾ [القمر: 44]
ayet arapça & türkçe okunuşuEm yekûlûne nahnu cemî’un muntasir(un) [Kamer: 44]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Yoksa: "Biz öç alabilecek bir topluluğuz" mu diyorlar? [Kamer: 44]
Kamer Suresi 44. ayet tefsiri
Hitap, öncelikle Mekke kâfirlerine, sonra da kıyamete kadar gelecek tüm İslâm düşmanlarınadır. Anlatılan kıssalarda haber verildiği üzere Allah Teâlâ, nasıl önceki toplumların kâfirlerini helak etti ise şimdiki kâfirleri de aynı şekilde helak etmeye kadirdir. Bunların Allah katında helaklerini engelleyecek ne bir ayrıcalıkları, ne hayırlı bir durumları, ne de üstün bir kuvvetleri vardır. Üstelik Allah’ın indirdiği ilâhî kitaplarda bunların azaptan emin olduklarını garantileyen bir beraat belgeleri de bulunmamaktadır. Eğer bu kâfirler büyük bir gurur ve kibir içinde mevcut güç ve kuvvetlerine güveniyor, birbiriyle yardımlaşan asla mağlup edilemez bir topluluk olduklarını iddia ediyorlarsa, onların hakkından Cenâb-ı Hak gelecek; çok yakında o düşman topluluğu hezimete uğrayacak, dağılacak, arkalarını dönüp kaçacaklardır.
Nitekim bu âyetler Mekke kâfirlerine hitap eden yönüyle ele alındığı zaman, Kur’an’ın istikbâle ait haber verdiği bu gaybî mûcizenin çok zaman geçmeden gerçekleştiği görülür. Şöyle ki:
Bu âyetlerin inişinden altı yedi sene sonra gerçekleşen Bedir savaşında Resûlullah ( s.a.s. ) kendisine ait çadırda iken: “ Allahım! Senin bana olan ahdini ve va’dini gerçekleştirmeni diliyorum. Eğer dilersen bugünden sonra ebediyen sana ibâdet olunmayacak ” diye dua ediyordu. Hz. Ebubekir ( r.a. ) elinden tutup: “ Ey Allah’ın Rasûlü, bu kadar sana yeter, çünkü Rabbine gerçekten ısrarla dua etmiş bulunuyorsun ” dedi. O sırada Efendimiz ( a.s. ) zırhını giyinmişti, çıkarken de şöyle diyordu: “ Yakında o topluluk bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar. Hayır! Onlara va’dedilen asıl ceza vakti, kıyâmet günüdür. Kıyâmet gününün azabı, dünyadakinden çok daha korkunç ve çok daha acıdır! ” ( Kamer 54/45-46 ) âyetlerini okuyordu. ( Buhârî, Tefsir 54/7 )
Bedir günü öğleye doğru savaş mü’minlerin zaferiyle sonuçlandı. Ebû Cehil de dâhil olmak üzere yetmiş müşrik öldürülmüş, yetmiş kadar da esir alınmıştı. Böylece bedbaht müşrikler, arzu ettikleri zafer şarabı yerine ecel kadehlerinden ölümü yudumladılar. Câriyeleri, şarkı söylemek yerine ağlaşarak yas tuttular. Kendi saflarındaki Arapların karınlarını doyurmak yerine, onları acıkmış cehennem çukurlarına doldurdular. Allah Resûlü ( s.a.s. ) yine zırhı üzerinde olduğu hâlde:
“ Yakında o topluluk bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar ” ( Kamer 54/45 ) âyetini okuyarak çadırından çıktı. ( bk. Buhârî, Cihâd 89 )
Hz. Ömer ( r.a. ) şöyle der:
“ Bu âyet Mekke’de nâzil olduğu zaman kendi kendime; «Acabâ hangi topluluk bozguna uğrayacak? Kime galebe çalınacak?» demiştim. Bedir günü gelip de Resûlullah ( s.a.s. )’in bu âyeti okuduğunu duyunca, bozguna uğrayacağı bildirilen topluluğun Kureyş müşrikleri olduğunu anladım. Âyetin tefsîrini o gün öğrendim. ” ( İbn Sa‘d, et-Tabakât, II, 25; İbn Kesîr, Bidâye, III, 312 )
Kur’ân-ı Kerîm’in bu hitabı, kıyamete kadar her devirdeki muhataplarına yöneliktir. Dolayısıyla Mekke kâfirlerinin yaşadığı aynı âkıbet, kıyâmete kadar tüm İslâm düşmanları için geçerlidir. İnkârcılık temeline dayanan güçler, içinde yaşadıkları zamanın askerî, iktisadî ve siyasî imkânlarına göre ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, mutlaka birlikleri bozulacak ve İslâm karşısında hezimete uğrayacaklardır. Hâsılı İslâm’ın belirlediği doğru iman temelleri üzerine oturmuş faziletli bir hayat anlayışı, bütün bâtıl inançları, ahlâkî bozuklukları, haksız ve zâlim uygulamaları mutlaka yenecek, ortadan kaldıracak ve hakkın gür sesi tüm dünyaya hâkim olacaktır. Hak gelince, bâtıl yok olup gidecektir. Çünkü ârızî bir durum olan bâtılın hakkı, zaten yok olup gitmektir. ( bk. İsrâ 17/81 )
Kâfirlerin dünyada başlarına gelen azaplar, âhiret azabı yanında elbette çok basit kalır. Onların müstahak oldukları asıl ceza âhirette verilecek; cehennem azabı çok daha korkunç ve dehşetli, çok daha acı olacaktır. Günaha dalmış inkârcı suçlular, dünyada büyük bir sapıklık, şaşkınlık ve çılgınlık içinde oldukları gibi, âhirette de cehennem ateşinin içinde olacaklar ve orada yüzleri üstü süründürüleceklerdir. Günahlarına uygun bir ceza göreceklerdir.
Çünkü Cenâb-ı Hakk’ın nizamında her şey en ince ölçülere göre ölçülü, hesaplı ve intizamlıdır:Ömer Çelik Tefsiri
Kamer suresi 44 ayeti anlamı - okunuşu
Yoksa onlar “Biz tam bir dayanışma içinde, yenilmez bir topluluğuz” mu diyorlar?
Mokhtasar tefsiri
Yoksa Mekke`nin o kâfirleri: "Bizim hakkımızda kötülük isteyenlere ve birliğimizi bozmak isteyenlere karşı biz yenilmez bir topluluğuz mu diyorlar?"
Ali Fikri Yavuz
Yoksa onlar; “- Biz yardımlaşır, bize karşı gelene zafer kazanır bir topluluğuz” mu diyorlar
İngilizce - Sahih International
Or do they say, "We are an assembly supporting [each other]"?
Kamer suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Yoksa biz, birbirine yardım eden bir topluluğuz mu derler?
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Yoxsa onlar: “Biz (Muhəmməd və mö’minlərdən) intiqam ala biləcək bir zümrəyik!” – deyirlər?
Kuran Araştırmaları Vakfı
Yoksa "Biz, intikam almağa gücü yeten bir topluluğuz" mu diyorlar?
Kamer suresi (Al-Qamar) 44 ayeti arapça okunuşu
﴿أَمْ يَقُولُونَ نَحْنُ جَمِيعٌ مُّنتَصِرٌ﴾
[ القمر: 44]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- And olsun ki, yakın göğü kandillerle donattık, onları şeytanlar için taşlamalar yaptık ve şeytanlara çılgın
- Onların Rableri katındaki mükafatı, içinde temelli ve sonsuz kalacakları, içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah
- Göklerde ve yerde inananlara nice dersler vardır.
- Cennetlikler orada yeşil yastıklara ve harikulade işlemeli döşeklere yaslanırlar.
- Milletinin inkar eden ileri gelenleri, "Şuayb'a uyarsanız, and olsun ki siz kaybedersiniz" dediler.
- Renkleri koyu yeşildir.
- Hükümranlık elinde olan Allah yücedir ve O herşeye Kadir'dir.
- O, kendisinden başka tanrı olmayan, hükümran, çok kutsal; esenlik veren, güvenlik veren, görüp gözeten, güçlü,
- Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden daha çok, daha kuvvetli, yeryüzünde bıraktıkları eserler daha sağlam olan öncekilerin sonuçlarının
- "Bu, Allah'ın ayetlerini alaya almanızdan ve dünya hayatının sizi aldatmış olmasından ötürüdür." O gün, ne
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Kamer indirin:
Kamer Suresi mp3 : Kamer suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler