Kasas suresi 48. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿فَلَمَّا جَٓاءَهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِنْدِنَا قَالُوا لَوْلَٓا اُو۫تِيَ مِثْلَ مَٓا اُو۫تِيَ مُوسٰىۜ اَوَلَمْ يَكْفُرُوا بِمَٓا اُو۫تِيَ مُوسٰى مِنْ قَبْلُۚ قَالُوا سِحْرَانِ تَظَاهَرَا۠ وَقَالُٓوا اِنَّا بِكُلٍّ كَافِرُونَ ﴾ [القصص: 48]
ayet arapça & türkçe okunuşuFelemmâ câehumu-lhakku min ‘indinâ kâlû levlâ ûtiye miśle mâ ûtiye mûsâ(c) eve lem yekfurû bimâ ûtiye mûsâ min kabl(u)(s) kâlû sihrâni tezâherâ ve kâlû innâ bikullin kâfirûn(e) [Kasas: 48]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Ama onlara katımızdan gerçek gelince: "Musa'ya verildiği gibi buna da mucize verilmesi gerekmez mi?" dediler. Daha önce Musa'ya verileni de inkar etmemişler miydi? "Yardımlaşan iki sihir (Tevrat ve Kuran); hepsini inkar edenleriz" dediler. [Kasas: 48]
Kasas Suresi 48. ayet tefsiri
Aslında peygamberlerin gönderilişi, insanlığa en büyük rahmet tecellisidir. İnsanlar onlara itaat etmek sûretiyle doğru yolu bulacak; dünyada huzur, âhirette de cennete erişeceklerdir. Peygamberlerin gönderilişinin bir hikmeti de o büyük buluşma günü, insanların mazeret beyân etmelerine mâni olmaktır. Çünkü kıyâmet kopacak, mizan kurulup hesaplar görülecek ve sebepsiz yere hakkın davetine icâbet etmeyenler cehenneme atılacaklardır. İşte o anda insan, kendini haklı gösterip kurtaracak bahaneler arayacaktır. Yüce Rabbimiz, peygamberler vasıtasıyla tâlimatlarını göndererek kendi adına insanların mazeretlerine set çekmiştir. Şu âyet-i kerîme bu hakikati daha açık haber verir:
“ Müjdeleyici ve korkutucu böyle nice peygamberler gönderdik; tâ ki peygamberlerden sonra insanların Allah’a karşı ileri sürebilecekleri bir bahaneleri kalmasın! Allah, kudreti daima üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır. ” ( Nisâ 4/165 )
Böyle yapılmamış olsaydı, yanlış yolda gitmelerinden dolayı gerek dünyada gerekse âhirette musibet ve azaplarla karşılaşan insanlar, o zaman Allah’a karşı, kendilerine doğru yolun gösterilmediği şeklinde bir mazeret ileri sürebilirlerdi. Artık bu mümkün değildir. Ancak ne sırlı bir tecellidir ki, eskiden beri peygamber ve kitap geldiğinde -maalesef- çokları iman etmemiş, ilâhî davete uymamakta direndikleri için helak olup gitmişlerdir. Nitekim Resûlullah ( s.a.s. ) ve Kur’an geldiğinde Mekke müşriklerinin durumu da aynı olmuştur. Sırf imansızlıklarına bir dayanak bulmak için, yahudilerden edindikleri bilgilere dayanarak Tevrat’ın Hz. Mûsâ’ya toptan indirildiği gibi Kur’an’ın da Efendimiz’e toptan indirilmesi gerektiğini söylemişler; Hz. Mûsâ’ya verilen asâ ve yed-i beyzâ gibi mûcizelerin Peygamberimiz ( s.a.s. )’e de verilmesini istemişlerdir. Halbuki niyetleri iman etmek değil, alay edip oynamaktı. Çünkü, ne Tevrat ne de Kur’an, hiçbir ilâhî vahye inanmak gibi bir düşünceleri yoktu. Bu iki kitabı birbirini destekleyen iki sihir; سَاحِرَانِ ( sahirâni ) kıraatine göre de Hz. Mûsâ ve Hz. Muhammed ( s.a.s. )’i aynı fikri savunup birbirine yardımcı olan iki sihirbaz olarak telakki ediyorlardı. Onların önceki ve sonraki tüm vahiyleri inkârları diğer bir âyet-i kerîmede şöyle beyân edilir:
“ Kâfirler: «Biz ne bu Kur’an’a inanırız, ne de bundan önceki kitaplara» diyorlar. ” ( Sebe’ 34/31 )
Zaten İslâm akâidine göre bir peygamberi inkâr tüm peygamberleri inkâr, bir tek vahyi inkâr da tüm vahiyleri inkâr anlamına gelmektedir. Hem bu gerçeği bildirmek hem de Allah’ın gönderdiği doğru yol rehberlerine uymanın zaruretini haber vermek için:
Ömer Çelik Tefsiri
Kasas suresi 48 ayeti anlamı - okunuşu
Ama tarafımızdan kendilerine gerçeğin temsilcisi bir peygamber geldiğinde: “Mûsâ’ya verilen mûcizeler, ona da verilmeli değil miydi?” dediler. Sanki onlar daha önce Mûsâ’ya verileni inkâr etmediler mi? “Kur’an ve Tevrat, birbirini destekleyen iki sihirdir! Doğrusu biz hepsini inkâr ediyoruz” demediler mi?
Mokhtasar tefsiri
Peygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-, Rabbinin elçisi olarak gelince, Kureyş Yahudilere gelerek onun hakkında soru sordular. Yahudiler onlara delil öğreterek şöyle dediler: “Muhammed’e Rabbinin elçisi olduğuna delalet eden, Musa’ya verilen el (mucizesi), asa gibi mucizeler verilmedi mi?” -Ey Peygamber!- Onlara cevap olarak de ki: “Yahudiler daha önce Musa’ya verilen ayetleri inkâr etmediler mi?” Onlar, Tevrat ve Kur`an hakkında şöyle dediler: “Muhakkak bu ikisi, birbirini destekleyen birer sihirdir.” Ve; “Elbette biz, Tevrat ve Kur’an’da bulunanların hepsini inkâr eden kâfirleriz.”
Ali Fikri Yavuz
Fakat, şimdi onlara tarafımızdan hak (Kur’an’la peygamber) gelince: “- Mûsa’ya verilenler (mucizeler), aynen ona verilse ya!” dediler. Ya bundan evvel Mûsa’ya verileni (Tevrat’ı ve mucizelerini) inkâr etmediler mi? (Mekke kâfirleri, Tevrat ve Kur’an için): “- İki sihir birbirine destek oldu.” dediler. Bir de: “- Biz hepsini inkâr ediciyiz.” söylediler
İngilizce - Sahih International
But when the truth came to them from Us, they said, "Why was he not given like that which was given to Moses?" Did they not disbelieve in that which was given to Moses before? They said, "[They are but] two works of magic supporting each other, and indeed we are, in both, disbelievers."
Kasas suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Fakat katımızdan o gerçek gelince de Musa'ya verilen mucizeler gibi mucizeler verilseydi ona derler; önce Musa'ya verilen mucizeleri de inkar edip iki büyü, birbirini desteklemede bunlar demediler mi ve şüphesiz biz, hepsini de inkar ediyoruz demediler mi?
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Dərgahımızdan onlara (müşriklərə) haqq (Qur’an və Peyğəmbər) gəldikdə onlar: “Musaya verilən (mö’cüzələr) nə üçün eynilə ona da verilmədi?” – dedilər. Məgər onlar daha öncə Musaya verilənləri danıb: “İki sehr (Tövrat və Qur’an) bir-birilə köməkləşdi və biz (iki sehrbazın – Musanın və Muhəmmədin) hər birini inkar etdik!” – deməmişdilərmi?
Kuran Araştırmaları Vakfı
Fakat onlara tarafımızdan o hak (Peygamber) gelince: "Musa'ya verilen (mucizeler) gibi ona da verilmeli değil miydi?" dediler. Peki, daha önce Musa'ya verileni de inkar etmemişler miydi? "Birbirini destekleyen iki sihir!" demişler ve şunu söylemişlerdi: Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz.
Kasas suresi (Al-Qasas) 48 ayeti arapça okunuşu
﴿فَلَمَّا جَاءَهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِندِنَا قَالُوا لَوْلَا أُوتِيَ مِثْلَ مَا أُوتِيَ مُوسَىٰ ۚ أَوَلَمْ يَكْفُرُوا بِمَا أُوتِيَ مُوسَىٰ مِن قَبْلُ ۖ قَالُوا سِحْرَانِ تَظَاهَرَا وَقَالُوا إِنَّا بِكُلٍّ كَافِرُونَ﴾
[ القصص: 48]
فلما جاءهم الحق من عندنا قالوا لولا أوتي مثل ما أوتي موسى أولم يكفروا بما أوتي موسى من قبل قالوا سحران تظاهرا وقالوا إنا بكل كافرون
سورة: القصص - آية: ( 48 ) - جزء: ( 20 ) - صفحة: ( 391 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Fakat onlar yüz çevirdiler; bunun için Biz de üzerlerine Arim selini gönderdik, onların bahçelerini, buruk
- Allah, "And olsun ki Ben ve peygamberlerim üstün geleceğiz" diye yazmıştır. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür.
- Hepsi hemen bir düzlüğe dökülecektir.
- Sonunda sihirbazlar: "Biz Musa ve Harun'un Rabbine inandık" deyip secdeye kapandılar.
- Sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra kan pıhtısından yaratan; sonra erginlik çağına ulaşmanız, sonra da yaşlanmanız
- "Sen ancak büyülenmişin birisin. Bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsin. Doğrusu seni yalancılardan
- İbrahim: "Rabbim! Burasını emin bir şehir kıl, halkından, Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır"
- İnsanlara, halkına elçiler gelen şehri mesel olarak anlat:
- Bunu yapmayışı ancak Rabbinin sana merhamet etmesindendir. Çünkü O'nun sana olan nimeti büyüktür.
- Allah'ın size verdiği rızıktan temiz ve helal olarak yiyin. İnandığınız Allah'tan sakının.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Kasas indirin:
Kasas Suresi mp3 : Kasas suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler