Vakıa suresi 48. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿اَوَاٰبَٓاؤُ۬نَا الْاَوَّلُونَ ﴾ [الواقعة: 48]
ayet arapça & türkçe okunuşuEve âbâunâ-l-evvelûn(e) [Vakıa: 48]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
"Önce gelip geçmiş babalarımız da mı?" [Vakıa: 48]
Vakıa Suresi 48. ayet tefsiri
Uğursuz, bedbaht ve kötü kimseler olan “ ashâb-ı şimâl ”in öte dünyada karşılaşacakları fecî âkıbet şu şekilde haber verilir:
› سَمُومٌ ( semûm ): Vücudun ve derinin gözeneklerinden içeriye doğru giren, iliklere ve beyinlere kadar işleyen zehirli, sıcak, kavurucu bir ateş.
› حَم۪يمٌ ( hamîm ): Harareti en ileri dereceye ulaşmış kaynar su. O kavurucu ateş cehennemliklerin bedenlerini ve ciğerlerini yakacağı vakit, onlar bu kaynamış suya koşacaklardır. Tıpkı, yangından, o yangını söndürmek için suya koşanlar gibi. Ancak oraya varınca suyun son derece sıcak ve kaynamış olduğunu göreceklerdir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “ Onlara, içince bağırsaklarını paramparça eden kaynar sudan içirilir. ” ( Muhammed 47/15 )
› يَحْمُومٌ ( yahmûm ): Cehennemin simsiyah dumanı. Kömür veya kurum gibi kararıp duran sisli boğucu bir gölge. Bu, serinlik ve rahatlık veren bir gölge değil, yakıcı ateşin kara dumanıdır. Buna “ gölge ” denilmesi, kâfirlerle alay etmek içindir. Onlar aşırı sıcaktan bu gölgeye sığınmaya çalışacaklar, fakat sığındıkları zaman bunun gölge değil, simsiyah kavurucu cehennem dumanı olduğunu göreceklerdir. Bu gölgeyle ilgili şöyle buyrulur:
“ Kıyamet günü inkârcılara şöyle denir: “Haydi, yalan saydığınız o azaba doğru gidin! Üç sütun hâlinde yükselen o kapkara cehennem dumanının gölgesine girin! ” Bir gölge ki ne serinlik verir, ne de alevden korur. O ateş, saraylar büyüklüğünde kıvılcımlar fırlatır; sarı erkek deve sürüleri gibi dağılan kıvılcımlar. Gerçeği yalanlayanların o gün vay haline!” ( Murselât 77/29-34 )
› Yiyecekleri zakkûm olacaktır. ( bk. Sâffât 37/64-65 ) O son derece kötü, acı ve berbat yiyecekle karınlarını tıka basa dolduracaklar, üzerine de tarifi imkansız derecede kaynar cehennem suyundan içeceklerdir. Yalnız bu içme sıradan bir su içme şeklinde olmayacak; susuzluk hastalığına tutulmuş develerin içtiği gibi içeceklerdir. اَلْه۪يمُ ( hîm ), hastalığı sebebiyle delirmiş gibi su içen, içtikçe suya kanmayan susamış develer anlamında bir kelimedir. Fakat içtikleri bu su o bedbahtları kandırmayacak, hararetlerini daha da artıracaktır.
Bahsedilen kişilerin böyle feci bir âkıbete uğramalarının sebebi şudur:
Birincisi; sahip oldukları nimetlerin şükrünü yerine getirecek yerde nankörlük etmek ve bunlarla şımarmak, lüks ve nefsânî hayata dalıp Allah’ı unutmak.
İkincisi; büyük günah üzerinde ısrar etmek. Bu, en büyük günah olarak bilinen şirk ve küfürdür. Diğer bütün günahlar, hep bundan kaynaklanmaktadır.
Üçüncüsü; öldükten sonra yeniden dirilişi ve âhiret hayatını inkâr etmek.
Halbuki şu muazzam delillere akıl ve idrak nazarıyla bakılacak olsa, Allah’ın varlığı, birliği, sonsuz kudreti ve âhiretin varlığı gibi gerçekleri anlayıp kabul etmek ve tam bir samimiyet ve teslimiyet içinde Hakk’a kulluğa yönelmek hiç de zor olmayacaktır:Ömer Çelik Tefsiri
Vakıa suresi 48 ayeti anlamı - okunuşu
“Gelip geçmiş atalarımız da mı?”
Mokhtasar tefsiri
"Bizden önce ölen atalarımız da mı diriltilecekler?"
Ali Fikri Yavuz
Evvelki atalarımızda mı?”
İngilizce - Sahih International
And our forefathers [as well]?"
Vakıa suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Yoksa önceden gelip geçen atalarımız mı dirilecek?
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Yaxud bizdən əvvəl gəlib-getmiş atalarımız da dirildiləcəklərmi?!”
Kuran Araştırmaları Vakfı
Önceki atalarımız da mı?
Vakıa suresi (Al-Waqiah) 48 ayeti arapça okunuşu
﴿أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ﴾
[ الواقعة: 48]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- İnsanın başına bir sıkıntı gelince Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah, katından bir nimet verince
- Allah'ın izni olmadıkça hiç kimse inanamaz. O, aklını kullanmayanlara kötü bir azab verir.
- Gözler O'nu görmez, O bütün gözleri görür. O Latif'tir, haberdardır.
- Allah inananlardan, ağaç altında sana baş eğerek el verirlerken, and olsun ki hoşnut olmuştur. Gönüllerinde
- Hamd, göklerde olanlar ve yerde bulunanlar Kendisinin olan Allah'a mahsustur. O, Hakim'dir, her şeyden haberdardır.
- Musa, tayin ettiğimiz müddette milletinden yetmiş kişi seçti; onları sarsıntı tutunca dedi ki: "Rabbim! Dileseydin
- Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. O, bunu Peygamberin diğer bir eşine haber verince,
- And olsun ki, Biz onları azabla yakalamıştık, yine de Rablerine boyun eğmemiş ve yakarmamışlardı.
- Tanyerinin ağarmasına and olsun;
- Malları ve çocukları seni hayrete düşürmesin; Allah bunlarla onlara dünyada azabetmek ve canlarının inkarcı olarak
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Vakıa indirin:
Vakıa Suresi mp3 : Vakıa suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Ammar Al-Mulla
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler