Nur suresi 50. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿اَف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ اَمِ ارْتَابُٓوا اَمْ يَخَافُونَ اَنْ يَح۪يفَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ وَرَسُولُهُۜ بَلْ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ۟ ﴾ [النور: 50]
ayet arapça & türkçe okunuşuEfî kulûbihim meradun emi-rtâbû em yeḣâfûne en yehîfa(A)llâhu ‘aleyhim verasûluhu bel ulâ-ike humu-zzâlimûn(e) [Nur: 50]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Kalplerinde hastalık mı var, yoksa şüphelenmişler midir, yahut Allah'ın ve Peygamberinin onlara haksızlık yapacağından mı korkmaktadırlar? Hayır; onlar sadece zalimdirler. [Nur: 50]
Nur Suresi 50. ayet tefsiri
Bu âyetler, Resûlullah ( s.a.s. )’in hükmünün Allah’ın hükmü ve onun emrinin Allah’ın emri olduğunu açıkça beyân eder. Bu sebeple Resûl-i Ekrem ( s.a.s. )’e itaate davet, hem Allah’a hem de Rasûlü’ne itaate davettir. Talep edilen ise Allah’ın ve Rasûlü’nün getirdiği hükümlere kayıtsız-şartsız teslim olmaktır. Aksi takdirde, böyle bir dâvâ münafıkça bir hareketten başka bir şey değildir. Âyetlerde bahsedilen durum, sadece hayatta olduğu müddetçe hüküm vermesi için Peygamberimiz ( s.a.s. )’e getirilen meselelerde değil, kıyâmete kadar vuku bulacak tüm meselelerle de doğrudan alakalıdır. Dolayısıyla Allah’ın kitabına ve Resûlullah’ın sünnetine göre hükmeden İslâmî mahkemenin daveti Allah ve Rasûlü’nün mahkemesinin daveti olup, bunu reddeden de şüphesiz Allah’ı ve Rasûlü’nü de reddetmiş olur.
İniş sebebi olarak rivayet edilen şu hâdiseler âyetlerin mesajını daha iyi anlamaya yardımcı olacaktır:
Birincisi; Bişr adındaki münafık ile yahudilerden bir adam arasında arazi hususunda bir anlaşmazlık vardı. Yahudi o münâfığı Resûlullah ( s.a.s. )’in huzurunda mahkeme olmaya, onun hükmüne başvurmaya çağırdı. Münafık haksız olduğunu biliyordu. Bu sebeple bunu kabul etmeyerek: “ Muhammed bize haksızlık yapar. Bunun yerine biz Ka’b b. Eşref’in hakemliğine başvuralım ” dedi. Bu âyet onun hakkında nâzil oldu. ( Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXIV, 19 )
İkincisi; Muğîre b. Vâil ile Hz. Ali arasında ortak bir arazi vardı. Bunu bölüştüler. Hz. Ali’ye suyun çok zor çıkabileceği yer düştü. Muğîre, Hz. Ali’ye: “ Arazini bana sat ” dedi. Hz. Ali de sattı ve el sıkışıp satışı tamamladılar. Muğire’ye, “ Suyun çıkmayacağı çorak bir yer aldın ” denilince, gelip Hz. Ali’ye: “ Arazini geri al. Onu beğenmem şartıyla satın almıştım. Fakat onu beğenmedim, çünkü orada su çıkmıyor ” dedi. Hz. Ali de: “ Hayır. Sen onu satın aldın, beğendin ve el sıkışıp işi bitirdin. Hem oranın durumunu da biliyordun. Dolayısıyla onu geri almıyorum ” dedi ve onu, mahkemeleşmek için Resûlullah ( s.a.s. )’in huzuruna gitmeye davet etti. Bunun üzerine Muğîre: “ Muhammed mi? Ben ona asla gelmem ve onun hükmüne başvurmam. Çünkü o bana karşı kızgındır; bu yüzden bana haksızlık etmesinden korkarım ” dedi. İşte bunun üzerine bu ayet iniverdi. Bu ayetlerin, küfürlerini içinde saklayıp, dıştan mü’min görünen bütün münafıklar hakkında nâzil olduğu da söylenmiştir. ( Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXIV, 19 )
Münafıklar böyle durumlarda hakkın başkasına ait olduğunu bildiklerinde veya şüphe ettiklerinde mahkeme olmaktan yüz çeviriyorlardı. Fakat hükmün kendi lehlerinde verileceğini bildiklerinde veya elde edecekleri bir menfaat söz konusu olduğunda ona koşarak geliyorlardı. Bu durum onların hak değil, sırf dünyevî menfaat peşinde koştuklarını göstermektedir. Bu ise münafıklığın en mühim tezâhürlerinden biridir.
Onların bu şekilde davranmalarının üç sebebi olabilir:
› Kişi aslında inanmadığı halde, İslâm toplumunun mensubu olmanın menfaatlerinden istifade edebilmek için müslümanmış gibi görünür.
› Belki inanmış olmakla birlikte, hâlâ nübüvvet, âhiret ve hatta Allah’ın varlığı hususunda şüpheler taşıyor olabilir.
› Belki mümin olmakla birlikte, Allah ve Rasûlü’nde zulüm ve haksızlık hissetmekte ve bunların hükümlerini şu veya bu şekilde kendi aleyhinde bulmaktadır.
Bu üç şıktan birine girenlerin bizzat kendilerinin zâlim olduklarına şüphe yoktur. Bu gibi şüpheleri olduğu halde, İslâm toplumunun içine giren ve kendisini bu toplumun bir üyesi göstererek hak etmediği menfaatlerden faydalanan bir kişi hiç şüphesiz münafıktır, sahtekârdır, yalancıdır. Böyle insanlar yalnızca kendilerine zulmetmek ve sahtekârlık yapmakla kalmaz; içlerindeki küfrü gizleyip dilleriyle mümin olduklarını söylediklerinden dolayı onları kendilerinden sayan ve böyle olduğu için de onları tüm içtimâî, siyasî ve ahlâkî münâsebetlerden faydalandıran müslümanlara da zulüm ve haksızlık yapmış olurlar.
Allah ve Rasûlü’nün hükmü karşısında gerçek mü’minlerin gösterdiği itaat ve teslimiyete gelince:
Ömer Çelik Tefsiri
Nur suresi 50 ayeti anlamı - okunuşu
Onların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa onun peygamberliğinden şüpheye mi düştüler? Yahut Allah ve Rasûlü’nün kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, aslında haksızlık edenler, bizzat kendileridir.
Mokhtasar tefsiri
Onların kalplerinde orada sürekli olan bir hastalık mı var? Yoksa O`nun Allah`ın resulü olduğundan bir şüpheleri mi var? Ya da Allah`ın ve resulünün hükümde onlara haksızlık etmesinden mi korkuyorlar? Hayır! Bunun sebebi, zikredilen bu şeyler değildir. Aksine O`nun hükmünden yüz çevirmeleri ve O`na karşı inat etmeleri sebebi ile kendi nefislerindeki hastalıktır.
Ali Fikri Yavuz
Bunların kalblerinde bir maraz (küfür ve nifak) mı var? Yoksa şüpheye mi düştüler, yahut Allah’ın ve Rasûlünün kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir
İngilizce - Sahih International
Is there disease in their hearts? Or have they doubted? Or do they fear that Allah will be unjust to them, or His Messenger? Rather, it is they who are the wrongdoers.
Nur suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Gönüllerinde hastalık mı var, yoksa şüphe mi ediyorlar, yoksa Allah'ın ve Peygamberinin, onlara bir haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, onlardır zalimlerin ta kendileri.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Onların qəlblərində mərəzmi (şəkk, nifaq mərəzimi) var? Yaxud Allahın və Peyğəmbərinin onlara cövr, haqsızlıq edəcəklərindən qorxurlar? Xeyr, onlar özləri zülmkardırlar! (Allaha asi olmaqla özləri-özlərinə zülm edirlər!)
Kuran Araştırmaları Vakfı
Kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüphe içinde midirler, yahut Allah ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!
Nur suresi (An-Nur) 50 ayeti arapça okunuşu
﴿أَفِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَمِ ارْتَابُوا أَمْ يَخَافُونَ أَن يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَرَسُولُهُ ۚ بَلْ أُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ﴾
[ النور: 50]
أفي قلوبهم مرض أم ارتابوا أم يخافون أن يحيف الله عليهم ورسوله بل أولئك هم الظالمون
سورة: النور - آية: ( 50 ) - جزء: ( 18 ) - صفحة: ( 356 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Salih de onlardan yüz çevirdi ve "Ey milletim! And olsun ki ben size Rabbimin sözünü
- Biz de ona cevap verip, onu üzüntüden kurtarmıştık. inananları böyle kurtarırız.
- Kendi kendilerine: "Doğrusu siz haksızsınız", sonra kafalarında olan eski inançlarına dönerek: "Ey İbrahim! bunların konuşmayacağını,
- Allah'la beraber başka tanrı tutup tapma. O'ndan başka tanrı yoktur. O'ndan başka her şey yok
- Ettiği zulümden sonra tevbe edip düzelen kimse, bilsin ki Allah onun tevbesini kabul eder. Allah
- İnananlar ve yararlı iş yapanları, imanlarına karşılık Rableri doğru yola eriştirir; nimet cennetlerinde onların altlarından
- Habersiz oyalanmaktasınız.
- Geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O'dur. Her biri bir yörüngede yürür.
- İşlediklerine karşılık her birinin dereceleri vardır. Rabbin onların işlediklerinden habersiz değildir.
- "Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Nur indirin:
Nur Suresi mp3 : Nur suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler