Nur suresi 50. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Nur suresi 50 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Nur suresi - An-Nur aya 50 (The Light).
  
   

﴿اَف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ اَمِ ارْتَابُٓوا اَمْ يَخَافُونَ اَنْ يَح۪يفَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ وَرَسُولُهُۜ بَلْ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ۟ ﴾ [النور: 50]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Efî kulûbihim meradun emi-rtâbû em yeḣâfûne en yehîfa(A)llâhu ‘aleyhim verasûluhu bel ulâ-ike humu-zzâlimûn(e) [Nur: 50]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Kalplerinde hastalık mı var, yoksa şüphelenmişler midir, yahut Allah'ın ve Peygamberinin onlara haksızlık yapacağından mı korkmaktadırlar? Hayır; onlar sadece zalimdirler. [Nur: 50]


Nur Suresi 50. ayet tefsiri

Bu âyetler, Resûlullah ( s.a.s. )’in hükmünün Allah’ın hükmü ve onun emrinin Allah’ın emri olduğunu açıkça beyân eder. Bu sebeple Resûl-i Ekrem ( s.a.s. )’e itaate davet, hem Allah’a hem de Rasûlü’ne itaate davettir. Talep edilen ise Allah’ın ve Rasûlü’nün getirdiği hükümlere kayıtsız-şartsız teslim olmaktır. Aksi takdirde, böyle bir dâvâ münafıkça bir hareketten başka bir şey değildir. Âyetlerde bahsedilen durum, sadece hayatta olduğu müddetçe hüküm vermesi için Peygamberimiz ( s.a.s. )’e getirilen meselelerde değil, kıyâmete kadar vuku bulacak tüm meselelerle de doğrudan alakalıdır. Dolayısıyla Allah’ın kitabına ve Resûlullah’ın sünnetine göre hükmeden İslâmî mahkemenin daveti Allah ve Rasûlü’nün mahkemesinin daveti olup, bunu reddeden de şüphesiz Allah’ı ve Rasûlü’nü de reddetmiş olur.

İniş sebebi olarak rivayet edilen şu hâdiseler âyetlerin mesajını daha iyi anlamaya yardımcı olacaktır:

Birincisi; Bişr adındaki münafık ile yahudilerden bir adam arasında arazi hususunda bir anlaşmazlık vardı. Yahudi o münâfığı Resûlullah ( s.a.s. )’in huzurunda mahkeme olmaya, onun hükmüne başvurmaya çağırdı. Münafık haksız olduğunu biliyordu. Bu sebeple bunu ka­bul etmeyerek: “ Muhammed bize haksızlık yapar. Bunun yerine biz Ka’b b. Eşref’in hakemliğine başvuralım ” dedi. Bu âyet onun hakkında nâzil oldu. ( Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXIV, 19 )

İkincisi; Muğîre b. Vâil ile Hz. Ali arasında ortak bir arazi vardı. Bunu bölüştüler. Hz. Ali’ye suyun çok zor çıkabileceği yer düştü. Muğîre, Hz. Ali’ye: “ Arazini bana sat ” dedi. Hz. Ali de sattı ve el sıkışıp satışı tamamladılar. Muğire’ye, “ Suyun çıkmayacağı çorak bir yer aldın ” denilince, gelip Hz. Ali’ye: “ Arazini geri al. Onu beğenmem şartıyla satın almıştım. Fakat onu beğenmedim, çünkü orada su çıkmıyor ” dedi. Hz. Ali de: “ Hayır. Sen onu satın aldın, beğendin ve el sıkışıp işi bitirdin. Hem oranın durumunu da biliyordun. Dolayısıyla onu geri almıyorum ” dedi ve onu, mahkemeleşmek için Resûlullah ( s.a.s. )’in huzuruna gitmeye davet etti. Bunun üzerine Muğîre: “ Muhammed mi? Ben ona asla gelmem ve onun hükmüne başvurmam. Çünkü o bana karşı kızgındır; bu yüzden bana haksızlık etmesinden korkarım ” dedi. İşte bunun üzerine bu ayet iniverdi. Bu ayetlerin, küfürlerini içinde saklayıp, dıştan mü’min görünen bütün münafıklar hakkında nâzil olduğu da söylenmiştir. ( Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXIV, 19 )

Münafıklar böyle durumlarda hakkın başkasına ait olduğunu bildiklerinde veya şüphe ettiklerinde mahkeme olmaktan yüz çeviriyorlardı. Fakat hükmün kendi lehlerinde verileceğini bildiklerinde veya elde edecekleri bir menfaat söz konusu olduğunda ona koşarak geliyorlardı. Bu durum onların hak değil, sırf dünyevî menfaat peşinde koştuklarını göstermektedir. Bu ise münafıklığın en mühim tezâhürlerinden biridir.

Onların bu şekilde davranmalarının üç sebebi olabilir:

    Kişi aslında inanmadığı halde, İslâm toplumunun mensubu olmanın menfaatlerinden istifade edebilmek için müslümanmış gibi görünür.

    Belki inanmış olmakla birlikte, hâlâ nübüvvet, âhiret ve hatta Allah’ın varlığı hususunda şüpheler taşıyor olabilir.

    Belki mümin olmakla birlikte, Allah ve Rasûlü’nde zulüm ve haksızlık hissetmekte ve bunların hükümlerini şu veya bu şekilde kendi aleyhinde bulmaktadır.

Bu üç şıktan birine girenlerin bizzat kendilerinin zâlim olduklarına şüphe yoktur. Bu gibi şüpheleri olduğu halde, İslâm toplumunun içine giren ve kendisini bu toplumun bir üyesi göstererek hak etmediği menfaatlerden faydalanan bir kişi hiç şüphesiz münafıktır, sahtekârdır, yalancıdır. Böyle insanlar yalnızca kendilerine zulmetmek ve sahtekârlık yapmakla kalmaz; içlerindeki küfrü gizleyip dilleriyle mümin olduklarını söylediklerinden dolayı onları kendilerinden sayan ve böyle olduğu için de onları tüm içtimâî, siyasî ve ahlâkî münâsebetlerden faydalandıran müslümanlara da zulüm ve haksızlık yapmış olurlar.

Allah ve Rasûlü’nün hükmü karşısında gerçek mü’minlerin gösterdiği itaat ve teslimiyete gelince:


Ömer Çelik Tefsiri
Nur suresi Diyanet

Nur'den 50 Ayeti'ni dinle


Nur suresi 50 ayeti anlamı - okunuşu

Onların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa onun peygamberliğinden şüpheye mi düştüler? Yahut Allah ve Rasûlü’nün kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, aslında haksızlık edenler, bizzat kendileridir.


Mokhtasar tefsiri

Onların kalplerinde orada sürekli olan bir hastalık mı var? Yoksa O`nun Allah`ın resulü olduğundan bir şüpheleri mi var? Ya da Allah`ın ve resulünün hükümde onlara haksızlık etmesinden mi korkuyorlar? Hayır! Bunun sebebi, zikredilen bu şeyler değildir. Aksine O`nun hükmünden yüz çevirmeleri ve O`na karşı inat etmeleri sebebi ile kendi nefislerindeki hastalıktır.


Ali Fikri Yavuz

Bunların kalblerinde bir maraz (küfür ve nifak) mı var? Yoksa şüpheye mi düştüler, yahut Allah’ın ve Rasûlünün kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir


İngilizce - Sahih International


Is there disease in their hearts? Or have they doubted? Or do they fear that Allah will be unjust to them, or His Messenger? Rather, it is they who are the wrongdoers.

Nur suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Gönüllerinde hastalık mı var, yoksa şüphe mi ediyorlar, yoksa Allah'ın ve Peygamberinin, onlara bir haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, onlardır zalimlerin ta kendileri.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Onların qəlblərində mərəzmi (şəkk, nifaq mərəzimi) var? Yaxud Allahın və Peyğəmbərinin onlara cövr, haqsızlıq edəcəklərindən qorxurlar? Xeyr, onlar özləri zülmkardırlar! (Allaha asi olmaqla özləri-özlərinə zülm edirlər!)


Kuran Araştırmaları Vakfı


Kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüphe içinde midirler, yahut Allah ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!

Nur suresi (An-Nur) 50 ayeti arapça okunuşu

﴿أَفِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَمِ ارْتَابُوا أَمْ يَخَافُونَ أَن يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَرَسُولُهُ ۚ بَلْ أُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
[ النور: 50]

efi kulubihim meradun emi rtabu em yehafune ey yehifel lahü aleyhim verasulüh bel ülaike hümuz zalimun

أفي قلوبهم مرض أم ارتابوا أم يخافون أن يحيف الله عليهم ورسوله بل أولئك هم الظالمون

سورة: النور - آية: ( 50 )  - جزء: ( 18 )  -  صفحة: ( 356 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Yalan uyduranlar ancak Allah'ın ayetlerine inanmayanlardır. Yalancılar işte onlardır.
  2. Allah, "Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara Beni ve annemi Allah'tan başka iki tanrı
  3. Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi.
  4. Güçsüzlere, hastalara ve sarfedecek bir şeyi bulunmayanlara, Allah ve Peygamberine bağlı kaldıkları müddetçe sorumluluk yoktur.
  5. O'ndan başka tanrı yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbiniz önceki atalarınızın da Rabbidir.
  6. Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri
  7. Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size merhamet eder veya dilerse size azabeder. Biz seni
  8. Çünkü o, düşündü, ölçtü biçti;
  9. İyi işler işlediklerini belirtmek için, amel defterleri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara!
  10. Yüksek bir cennettedirler.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Nur indirin:

Nur Suresi mp3 : Nur suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Nur Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Nur Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Nur Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Nur Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Nur Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Nur Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Nur Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Nur Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Nur Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Nur Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Nur Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Nur Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Nur Suresi Al Hosary
Al Hosary
Nur Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Nur Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Tuesday, September 17, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler