Ahzab suresi 55. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿لَا جُنَاحَ عَلَيْهِنَّ ف۪ٓي اٰبَٓائِهِنَّ وَلَٓا اَبْنَٓائِهِنَّ وَلَٓا اِخْوَانِهِنَّ وَلَٓا اَبْنَٓاءِ اِخْوَانِهِنَّ وَلَٓا اَبْنَٓاءِ اَخَوَاتِهِنَّ وَلَا نِسَٓائِهِنَّ وَلَا مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّۚ وَاتَّق۪ينَ اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدًا ﴾ [الأحزاب: 55]
ayet arapça & türkçe okunuşuLâ cunâha ‘aleyhinne fî âbâ-ihinne velâ ebnâ-ihinne velâ iḣvânihinne velâ ebnâ-i iḣvânihinne velâ ebnâ-i eḣavâtihinne velâ nisâ-ihinne velâ mâ meleket eymânuhun(ne)(k) vettekîna(A)llâh(e)(c) inna(A)llâhe kâne ‘alâ kulli şey-in şehîdâ(n) [Ahzab: 55]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Onların; babaları, oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, hizmetçi kadınları ve cariyeleri hakkında bir sorumluluğu yoktur. Allah'tan sakının, çünkü Allah her şeye şahiddir. [Ahzab: 55]
Ahzab Suresi 55. ayet tefsiri
Hz. Enes, 55. âyetin iniş sebebini şöyle anlatıyor:
Resûlullah Efendimiz Zeyneb ( r.a. ) ile evlendikleri zaman annem Ümmü Süleym bana:
“ – Resûlullah’a bir hediye takdim etsek ” dedi. Ben:
“ – Bir şeyler hazırla götüreyim ” dedim. Bunun üzerine hurma, yağ ve keş getirdi. Bir tencereye koyarak bunlarla yemek yaptı ve benimle gönderdi. Resûlullah ( s.a.s. )’e götürdüğümde:
“ – Yemeği bırak ” buyurduktan sonra; “ Bana falancaları çağır ” diyerek teker teker isimlerini söyledi. Ayrıca; “ Kime rastlarsan çağır ” diye emretti. Emri yerine getirdim, sonra döndüm. Ev insanlarla dolmuştu. Efendimiz elini yemeğin üzerine koydu ve Allah’tan başka kimsenin bilmediği yani duyulmayacak şekilde bir şeyler söyledi. Sonra cemaati onar onar çağırdı. Herkes o yemekten yiyordu. Allah Resûlü yiyenlere:
“ – Yemeğe Allah’ın ismini zikrederek başlayın ve önünüzden yiyin! ” buyurdu. Bu hâl herkesin yemeğini yiyip dağılmasına kadar devam etti. Sonunda bir kısmı çıktı, bazıları da kalıp sohbete devam etti. Efendimiz aslında onların çıkmalarını bekliyordu. Biraz daha bekledikten sonra çıkıp diğer bir hücre-i saadetine doğru yürümeye başladı. Az sonra sohbete dalanlar da gitti. Hemen çıktım ve Allah Resûlü’ne:
“ – Davetliler gitti artık ” dedim. Resûl-i Ekrem evine geri döndü… Bundan sonra bu âyet nâzil oldu. ( Buharî, Tefsir 33/8; Müslim, Nikâh 89 )
Bu âyet-i kerîmelerde, bir taraftan mü’minlerin Resûlullah ( s.a.s. )’e ve onun muhtereme eşlerine karşı uymaları gereken muaşeret kaideleri beyân buyrulmakta, diğer taraftan da kendi aralarındaki beşerî münâsebetler bakımından tüm mü’minlere büyük bir ufuk açılmaktadır. Buna göre:
Birincisi; Allah Resûlü ( s.a.s. )’in evine, davet edilmeden yemek maksadıyla girilmeyecek: Zira o dönemde bir kimse, başka birisini görmek istediğinde, kapıyı çalmanın veya izin almanın lüzûmunu düşünmez, hemen eve girer ve gördüklerine evin reisinin evde olup olmadığını sorardı. Bu cahiliye âdeti aynı zamanda birçok fenalığın sebebi olabiliyor ve daha kötü sonuçlara yol açabiliyordu. Bu sebeple başlangıçta, hiç kimsenin Peygamberimiz ( s.a.s. )’in evlerine izinsiz giremeyeceği şeklinde bir hüküm kondu. Daha sonra Nur sûresi 27. âyeti ile bu hüküm bütün müslümanların evlerine de teşmil edildi.
İkincisi; yemeğe gelenler, erkenden gelip yemeğin hazırlanmasını evde bekleyerek hâne halkını rahatsız etmeyecekler: Zira yine o dönemde yaygın olan başka bir kabalık da, ziyaretçilerin tam yemek sırasında ev sahibini çağırması veya gelmesi, ya da önceden gelip yemek zamanına kadar orada kalmasıydı. Bu, çoğunlukla ev sahibini büyük bir sıkıntı içine sokuyordu. Cenâb-ı Hak, İslâm nezâketine uymayan bu adeti de münâsip görmeyip, misafirlerin bir eve sadece davet edildiklerinde ve yemek zamanı gitmelerini emretti.
Üçüncüsü; yemekten sonra davetliler, kendi aralarında sohbete dalıp evde gereğinden fazla kalmayacaklar: Çünkü, gelen misafirler, yemeği bitirdikten sonra, ev halkını rahatsız edecek kadar uzun müddet evde oturur ve konuşup eğlenceli sohbetler yaparlardı. Bu davranışlarıyla müslümanlar Efendimiz ( s.a.s. )’i de çoğu zaman rahatsız ederlerdi. Âyette de belirtildiği üzere, Peygamber Efendimiz, düşüncesizlik ederek evinde oturup gereksiz yere sözü uzatan kimselere, yeni evlendiği bir zamanda dahi hayâsından dolayı bir şey söyleyememiş ve kendiliğinden gitmelerini bekleyip sabretmiştir.
Dördüncüsü; Peygamberimiz ( s.a.s. )’in hanımları, her türlü şaibeden, münafıklarla kendini bilmezlerin dedikodu malzemesi olmaktan uzak kalmalarını sağlamak maksadıyla bundan böyle yabancı erkeklerle hep perde arkasından görüşüp konuşacaklar: Bu emrin gelişinden sonra müminlerin anneleri odalarının kapılarına perdeler astılar. Ayetin “ Böyle yapmanız, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri bakımından çok daha nezih ve temizdir ” cümlesi, kadınların ve erkeklerin kalplerinin temiz olmasını isteyen herkesin, bu yolu tercih etmesi ve bu hususta olabildiğince dikkat etmesi gerektiğini açıkça bildirir. Dikkat edilmesi gereken bir önemli husus da şudur: Burada bir tarafta âyetin beyânıyla mü’minlerin anneleri olan Peygamber Efendimiz’in hanımları var, diğer tarafta da nesiller içinde imânî derecesi en yüksek olan sahâbe-i kirâm var ve “ böyle yapmak iki tarafın kalbi için daha temizdir ” hitabı bunlar hakkında nâzil olmaktadır. Dolayısıyla kalp temizliği açısından bakılacak olunursa, bizlerin kadın erkek ihtilatı ve ilişkileri bakımından daha dikkatli davranmamız gerektiği anlaşılmaktadır. Çünkü hedef, kalbi kirli düşünceler içinde çürütmek değil, onu Yaratan’ını tanıyacak, sevecek ve zikredecek şekilde tertemiz tutmaktır. Bundan hareketle temiz insanlar, temiz aileler ve temiz toplumlar inşâ etmektir. Bu sebeple, Efendimiz’in aile hayatı, karşımıza en mükemmel bir model olarak konmaktadır.
Beşincisi; hangi yolla olursa olsun Resûlullah ( s.a.s. )’e eziyet etmek ve Efendimiz ( s.a.s. )’in boşaması veya vefatından sonra hanımlarıyla evlenmek müminlere ebediyen haram kılınmıştır.
Bütün bu hususlarda mü’minler sadece zâhirî hal ve hareketlerine değil, gönüllerinden geçen düşünce ve niyetlerine de dikkat edecekler; kalplerinden dahî Allah Resûlü ( s.a.s. ) ve onun muhtereme eşlerinin temiz ve yüksek manevî dünyalarını rahatsız edici bir düşünce geçirmeyeceklerdir. Çünkü Allah, ister gizli ister açık olsun her şeyi çok iyi bilmekte ve ona göre muamele etmektedir. Ancak mü’minlerin anneleri, kendilerine mahrem olan erkeklerle arada perde olmaksızın konuşabilirler. Bunda bir sakınca yoktur. Çünkü bunlardan herhangi bir fitne ve dedikodu çıkma tehlikesi yoktur. Ayrıca mü’min kadınlar ve sahip oldukları câriyelerle münâsebetlerinde de kendilerine belli bir kolaylık sağlanmıştır. ( bk. Nur 24/31 )
Beyân edilen bu ilâhî hükümler Resûl-i Ekrem ( s.a.s. )’in yücelik ve kıymetini anlatmak için yeterli olmakla birlikte, O’nun Allah katındaki değerini anlamak ve ona en küçük bir eziyette bulunmanın bile ne büyük kayıplara yol açacağını görmek için bir de şu ilâhî fermanlara kulak verin:Ömer Çelik Tefsiri
Ahzab suresi 55 ayeti anlamı - okunuşu
Peygamber’in hanımları için babaları, oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, diğer mü’min kadınlar ve sahip oldukları câriyelerle perde olmaksızın görüşüp konuşmalarında bir günah yoktur. Ey Peygamber hanımları! Allah’a karşı gelmekten sakının! Şüphesiz ki Allah, her şeye hakkiyle şâhittir.
Mokhtasar tefsiri
Babalarının, oğullarının, erkek kardeşlerinin, erkek kardeşlerinin oğullarının, kız kardeşlerinin oğullarının, nesep yahut süt emme yoluyla kız kardeşlerinin Peygamber hanımlarını onlar örtülü olmadıkları bir halde görmelerinde ve onlarla konuşmalarında bir günah yoktur. Mümine kadınlar ve ellerinin altında bulunan cariyelerle de hicapsız bir şekilde konuşmalarında onlara bir günah yoktur. (Ey Peygamber hanımları!) Emrettiği ve yasakladığı şeyler hususunda Allah’tan korkun (sakının). Şüphesiz Allah, sizden zahir olana da sadır olana da şahittir.
Ali Fikri Yavuz
Peygamberin zevcelerine (ve müminlerin karılarına), babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, din kardeşlerinden olan kadınları ve sahib oldukları köleleri hakkında bir günah yoktur. (Evlerine gelebilirler ve onlarla konuşabilirler. Burada amca ve dayı anılmamıştır, çünkü bunlar ana ve baba mevkiindedirler). Bununla beraber (Ey Peygamberin zevceleri), Allah’dan korkun; çünkü Allah her şeye şahid bulunuyor
İngilizce - Sahih International
There is no blame upon women concerning their fathers or their sons or their brothers or their brothers' sons or their sisters' sons or their women or those their right hands possess. And fear Allah. Indeed Allah is ever, over all things, Witness.
Ahzab suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Peygamberin kadınlarının, babalarına, oğullarına, erkek kardeşlerine, erkek kardeşlerinin oğullarına, kız kardeşlerinin oğullarına, inanan kadınlara ve sahip oldukları kölelere ve cariylere görünmelerinde bir vebal yok ve çekinin Allah'tan; şüphe yokki Allah her şeye tanıktır.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Onlara (Peyğəmbərin və mö’minlərin övrətlərinə) ataları, oğulları, qardaşları, qardaşlarının oğulları, bacılarının oğulları, öz (müsəlman) qadınları, sahib olduqları kölə və cariyələr barədə (onlara görünmək, onlarla söhbət etmək xüsusunda) heç bir günah yoxdur. (Siz ey qadınlar!) Allahdan qorxun! (Onun sizə buyurduqlarına əməl edin!) Şübhəsiz ki, Allah hər şeyə şahiddir!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Onlara (Peygamber'in hanımlarına), babaları, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları (mümin kadınlar) ve ellerinin altında bulunan cariyelerinden dolayı bir günah yoktur. (Ey Peygamber hanımları!) Allah'tan korkun; şüphesiz Allah, her şeye şahittir.
Ahzab suresi (Al-Ahzab) 55 ayeti arapça okunuşu
﴿لَّا جُنَاحَ عَلَيْهِنَّ فِي آبَائِهِنَّ وَلَا أَبْنَائِهِنَّ وَلَا إِخْوَانِهِنَّ وَلَا أَبْنَاءِ إِخْوَانِهِنَّ وَلَا أَبْنَاءِ أَخَوَاتِهِنَّ وَلَا نِسَائِهِنَّ وَلَا مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ ۗ وَاتَّقِينَ اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدًا﴾
[ الأحزاب: 55]
لا جناح عليهن في آبائهن ولا أبنائهن ولا إخوانهن ولا أبناء إخوانهن ولا أبناء أخواتهن ولا نسائهن ولا ما ملكت أيمانهن واتقين الله إن الله كان على كل شيء شهيدا
سورة: الأحزاب - آية: ( 55 ) - جزء: ( 22 ) - صفحة: ( 426 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler kötü kadınlara yakışırlar. İyi kadınlar iyi erkeklere, iyi erkekler
- Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.
- Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık
- Rabbin meleklere şöyle demişti: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan ona üflediğim zaman
- Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Seni insanlara peygamber gönderdik, şahid
- Devamlı bu günahın azabında kalacaklar. Kıyamet günü onlar için ne kötüdür bu yük!
- Allah kendisine mülk verdi diye İbrahim ile Rabbi hakkında tartışanı görmedin mi? İbrahim: "Rabbim, dirilten
- Bu arada ikisi katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve kendisine ilim öğrettiğimiz kullarımızdan birini buldular.
- De ki: "Allah'ı bırakıp da taptığınız putlarınıza hiç baktınız mı? Bana gösterin, onlar yerden hangi
- Kardeşleri Lut, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Ahzab indirin:
Ahzab Suresi mp3 : Ahzab suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler