Nur suresi 63. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿لَا تَجْعَلُوا دُعَٓاءَ الرَّسُولِ بَيْنَكُمْ كَدُعَٓاءِ بَعْضِكُمْ بَعْضًاۜ قَدْ يَعْلَمُ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ يَتَسَلَّلُونَ مِنْكُمْ لِوَاذًاۚ فَلْيَحْذَرِ الَّذ۪ينَ يُخَالِفُونَ عَنْ اَمْرِه۪ٓ اَنْ تُص۪يبَهُمْ فِتْنَةٌ اَوْ يُص۪يبَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴾ [النور: 63]
ayet arapça & türkçe okunuşuLâ tec’alû du’âe-rrasûli beynekum kedu’â-i ba’dikum ba’dâ(an)(c) kad ya’lemu(A)llâhu-lleżîne yetesellelûne minkum livâżâ(en)(c) felyahżeri-lleżîne yuḣâlifûne ‘an emrihi en tusîbehum fitnetun ev yusîbehum ‘ażâbun elîm(un) [Nur: 63]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Peygamberin çağrısını, kendi aranızda birbirinizi çağırmanız gibi tutmayın. Allah, içinizden sıvışıp gidenleri şüphesiz bilir. O'nun buyruğuna aykırı hareket edenler, başlarına bir belanın gelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar. [Nur: 63]
Nur Suresi 63. ayet tefsiri
Nebiyy-i Muhterem ( s.a.s. ) hem Allah katında hem de insanlar nezdinde çok şerefli bir makama sahiptir. Onu sıradan bir insan olarak telakki edip ona göre davranmak doğru değildir. Bu sebepledir ki Kur’ân-ı Kerîm, müslümanların Peygamberlerine nasıl saygı göstermeleri gerektiğini açıkça beyân etmektedir. ( bk. Hucurât 49/1-5 ) Nitekim bu âyet, Efendimiz ( s.a.s. )’e sadece ismiyle hitap etmenin veya kendisinden bahsederken sırf ismini söylemenin yahut Onun yaptığı çağrıyı, sıradan insanların çağrısı gibi karşılamanın iman ve İslâm haysiyetiyle bağdaşmayacağını haber vermektedir. Meselâ ondan bahsederken ismi ile beraber Peygamber, Nebî, Rasûl, Resûlullah, Resûl-i Ekrem, Nebiyy-i Muhterem, Habîb-i Ekrem, Peygamberimiz, Peygamber Efendimiz… gibi onu anlatan ve ona hürmetimizi gösteren sıfat ve ünvanları ilâve etmek yerinde bir davranış olur. Ayrıca Allah Teâlâ’nın Ahzab sûresi 56. âyetin emri gereğince, Resûlüllah ( s.a.s. )’in ismi anıldığı zaman ona salât edip selâm vermemiz, meselâ:
اَللّٰهُمَّ عَلٰي سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰي اٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
( Allahümme alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed ) veya:
صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ
( Sallallahü aleyhi ve selem ) dememiz ona duyduğumuz o derin saygının bir ifadesidir.
Nitekim Peygamber âşığı şâir Nâbî’yle ilgili anlatılan şu kıssa ne kadar ibretâmizdir:
Şâir Nâbî, 1678 yılında, devlet adamları ile beraber Hac seferine çıkar. Kâfile Medine’ye yaklaşırken, heyecandan Nâbî’nin gözüne uyku girmez olur. Kâfilede bulunan bir paşanın, ayağını gafleten Medine-i Münevvere’ye doğru uzattığını görür. Bu durumdan çok müteessir olarak meşhur na‘tini yazmaya başlar. Sabah namazına yakın Medine-i Münevvere’ye yaklaştıklarında Nâbî, yazdığı na‘tin Mescid-i Nebî’nin minârelerinden okunduğunu duyar:
“ Sakın terk-i edebden kûy-i mahbûb-i Hudâ’dır bu;
Nazargâh-ı ilâhîdir, makâm-ı Mustafâ’dır bu. ”
“ Cenâb-ı Hakk’ın nazargâhı ve O’nun sevgili peygamberi Hz. Muhammed Mustafâ’nın makâmı ve beldesi olan bu yerde edebe riâyetsizlikten sakın!.. ”
“ Murâât-ı edeb şartıyla gir Nâbî bu dergâha,
Metâf-ı kudsiyândır, bûsegâh-ı enbiyâdır bu. ”
“ Ey Nâbî, bu dergâha edeb kâidelerine uyarak gir! Burası, kudsî ruhların etrafında pervâne olduğu ve peygamberlerin eşiğini öptüğü mübârek bir makamdır. ”
Bu durum karşısında çok heyecanlanan şâir Nâbî, hemen müezzini bulur:
“ –Bu na‘ti kimden ve nasıl öğrendin? ” diye sorar. Müezzin:
“ –Bu gece Allah Resûlü ( s.a.s. ) rüyâmızda bize:
«–Ümmetimden Nâbî isimli bir şâir beni ziyârete geliyor. Bu zât bana son derece aşk, muhabbet ve hürmetle doludur. Bu aşkı sebebiyle onu mescidimin minârelerinden kendi na’ti ile karşılayın!..» buyurdu. Biz de bu emr-i nebevîyi yerine getirdik... ” der.
Nâbî, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Hem ağlar, hem de şunları söyler:
“ –Demek Allah Resûlü ( s.a.s. ) bana «ümmetim» dedi! Demek, İki Cihân Güneşi beni ümmetliğe kabul buyurdu!.. ”
Tekrar âyet-i kerîmenin tefsirine dönecek olursak, rivayete göre Resûlullah ( s.a.s. )’in Cuma günleri okuduğu hutbe münafıklara ağır geliyordu. Böylece onlar, ashâb-ı kirâmın arkasına gizlenerek, izin almaksızın çekip gidiyorlardı. Yine onlar savaşta da saftan çıkıp sıvışarak gidiyorlardı. Yine onlar Allah’ın Rasûlü’nden, kitabından ve onun hatırlatmasından sıvışıp kaçıyorlardı. ( Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXIV, 35 ) Âyet-i kerîme onların bu hâline işaret etmekte, bunun hastalıklı bir durum olduğunu belirtmektedir.
Peygamber ( s.a.s. )’in daveti Allah’ın daveti, Peygamberi’in emri Allah’ın emri, ona itaat etmek de Allah’a itaat etmektir. Âyet-i kerîmede: “ Peygamber’e itâat eden, Allah’a itaat etmiş olur ” ( Nisâ 4/80 ) buyrulur. Bu sebeple Cenâb-ı Hak, Peygamberi’nin emrine karşı gelmekten sakındırmakta, ona isyan edenlerin dünyada fitnelere, belâ ve musibetlere maruz kalacaklarını; âhirette de can yakıcı bir azaba uğrayacaklarını hatırlatmaktadır. Dünyada başlarına gelecek “ fitne ”den maksat; öldürülmek, çeşitli sıkıntılara maruz kalmak, başlarına zâlim idarecilerin Musallat olması, Efendimiz’e karşı gelmenin uğursuzluğu sebebiyle kalplerin mühürlenmesi gibi feci durumlardır. Bu izahlara göre Allah Resûlü ( s.a.s. )’in emrine uymanın farz, ona karşı gelmenin ise haram olduğu anlaşılmaktadır. Zira iki dünyanın saadeti sünnete tâbi olmakla, iki dünyanın bedbahtlığı da sünnete aykırı davranmaktadır. Allah Resûlü ( s.a.s. )’in sünnetine uymayanın başına gelecek en küçük musîbet, ona uymaktan mahrumiyet ve sonra tekrar ona uyabilmeyi sağlamanın zorluğudur. Bu sebeple bütün gücümüzü kullanarak Allah Resûlü’ne hürmet ve muhabbet ve onun sünnetine itaat çizgisinden ayrılmamaya çalışmalıyız.
Netice itibariyle:
Ömer Çelik Tefsiri
Nur suresi 63 ayeti anlamı - okunuşu
Ey mü’minler! Peygamber’in sizi çağırmasını, kendi aranızda herhangi birinin diğerini çağırmasıyla bir tutmayın. Allah içinizden birbirlerini siper edinerek sıvışıp gidenleri çok iyi biliyor. Rasûlullah’ın emrine aykırı hareket edenler, artık başlarına büyük bir belânın gelmesinden veya pek elemli bir azâbın tepelerine inmesinden korkup çekinsinler.
Mokhtasar tefsiri
Ey Müminler! Allah`ın resulüne gereken saygıyı gösterip, ona değer verin. O`nu çağırdığınız zaman birbirinizi çağırdığınız gibi ismi ile, "Ey Muhammed!" ya da babasının ismi ile, "Ey Abdullah`ın Oğlu!" diye çağırmayın! Fakat, "Ey Allah`ın resulü! Ey Allah`ın Nebisi!" diye çağırın. Allah`ın resulü, sizi bir şeye davet edip çağırdığı zaman onun davetini birbirinizi davet ettiğiniz davetler gibi ehemmiyetsiz bir davet olarak görmeyin. Aksine onun davetine icabet etmekte acele edin. Muhakkak ki Allah, sizden izin almadan gizlice sıvışıp gidenleri bilmektedir. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-`in emrine muhalefet edenler, Allah`ın kendilerine bir bela ve bir musibet isabet ettirmesinden yahut sabredemeyecekleri bir azap ile azap etmesinden sakınsınlar.
Ali Fikri Yavuz
Peygamberlerin çağrışını, aranızda birbirinizi çağırış gibi tutmayın (davetine hemen koşun ve izinsiz ayrılmayın). İçinizden birbirini siper ederek (savaştan veya hutbeden) sıvışıb kaytaranları Allah muhakkak biliyor. Bunun için, Peygamberin emrine aykırı hareket edenler, başlarına bir belâ inmekten, yahud kendilerine acıklı bir azab isabet etmekten sakınsınlar
İngilizce - Sahih International
Do not make [your] calling of the Messenger among yourselves as the call of one of you to another. Already Allah knows those of you who slip away, concealed by others. So let those beware who dissent from the Prophet's order, lest fitnah strike them or a painful punishment.
Nur suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Aranızda, birbirinizi çağırdığınız gibi çağırmayın Peygamberi. İçinizden, birbirini siper ederek gizlice gidenleri, gerçekten de bilir Allah; artık onun emrine aykırı hareket edenler, bir sınanmaya uğramaktan, yahut da elemli bir azaba düşmekten sakınsınlar.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Peyğəmbəri çağırmağı öz aranızda bir-birinizi çağırmağınızla eyni tutmayın! (Peyğəmbəri özünüz bir-birinizi çağırdığınız kimi çağırmayın. Ona “Muhəmməd, nə deyirsən?” yox, “Bəli! Buyur, ey Allahın elçisi, ey Allahın peyğəmbəri!” – deyə cavab verin. Və ya Peyğəmbərin duasını öz duanız kimi hesab etməyin. Onun duası, sizinkilərdən fərqli olaraq, Allah dərgahında mütləq qəbul olunar). Həqiqətən, Allah sizlərdən (xütbə zamanı məsciddən) xəlvət sovuşub aradan çıxanları bilir. Onun (Allahın, yaxud Peyğəmbərin) əmrinə qarşı çıxanlar başlarına gələcək bir bəladan, yaxud düçar olacaqları şiddətli bir əzabdan həzər etsinlər!
Kuran Araştırmaları Vakfı
(Ey müminler!) Peygamber'i, kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın. İçinizden, birini siper edinerek sıvışıp gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, onun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar.
Nur suresi (An-Nur) 63 ayeti arapça okunuşu
﴿لَّا تَجْعَلُوا دُعَاءَ الرَّسُولِ بَيْنَكُمْ كَدُعَاءِ بَعْضِكُم بَعْضًا ۚ قَدْ يَعْلَمُ اللَّهُ الَّذِينَ يَتَسَلَّلُونَ مِنكُمْ لِوَاذًا ۚ فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَن تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ﴾
[ النور: 63]
لا تجعلوا دعاء الرسول بينكم كدعاء بعضكم بعضا قد يعلم الله الذين يتسللون منكم لواذا فليحذر الذين يخالفون عن أمره أن تصيبهم فتنة أو يصيبهم عذاب أليم
سورة: النور - آية: ( 63 ) - جزء: ( 18 ) - صفحة: ( 359 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- "Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir
- O doğurmamış ve doğmamıştır.
- Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi.
- Rablerinden kendilerine gelen her yeni ihtarı mutlaka, gönülleri gaflet içinde eğlenerek dinlerler. Zulmedenler, gizli toplantılarında:
- Bu onların ulaştıkları bilginin seviyesini gösterir. Doğrusu Rabbin yolundan sapmış olanı pek iyi bilir, doğru
- Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun" denince: "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" derler. Ya şeytan, babalarını alevli
- Bunun üzerine Musa değneğini attı, besbelli bir yılan oluverdi.
- Buyruğumuz gelince, Salih'i ve beraberindeki inananları katımızdan bir rahmet olarak o günün rezilliğinden kurtardık. Doğrusu
- İnsanların fırka fırka olacağı, Allah katından kaçınılmaz o günün gelmesinden önce, kendini dosdoğru dine yönelt.
- Yerde olanların hepsini; sizin için yaratan O'dur. Sonra, göğe doğru yönelerek yedi gök olarak onları
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Nur indirin:
Nur Suresi mp3 : Nur suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler