Bakara suresi 167. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Bakara suresi 167 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Bakara suresi - Al-Baqarah aya 167 (The Cow).
  
   

﴿وَقَالَ الَّذ۪ينَ اتَّبَعُوا لَوْ اَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَتَبَرَّاَ مِنْهُمْ كَمَا تَبَرَّؤُ۫ا مِنَّاۜ كَذٰلِكَ يُر۪يهِمُ اللّٰهُ اَعْمَالَهُمْ حَسَرَاتٍ عَلَيْهِمْۜ وَمَا هُمْ بِخَارِج۪ينَ مِنَ النَّارِ۟ ﴾ [البقرة: 167]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Vekâle-lleżîne-ttebe’û lev enne lenâ kerraten feneteberrae minhum kemâ teberraû minnâ(k) keżâlike yurîhimu(A)llâhu a’mâlehum haserâtin ‘aleyhim(s) vemâ hum biḣâricîne mine-nnâr(i) [Bakara: 167]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Uyanlar: "Keşke bizim için dünyaya bir dönüş olsa da, bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak" derler. Böylece Allah onlara, hasretini çekecekleri işlerini gösterir. Onlar cehennemden çıkmayacaklardır. [Bakara: 167]


Bakara Suresi 167. ayet tefsiri

İnsanlardan bir kısmı dosdoğru yolun, tevhid caddesinin dışında kalmaktadır. Sonsuz merhamet, sınırsız kudret, sayısız nimet sahibi olan Allah’ı bir tarafa bırakıp, O’nun dışında bir kısım eşler, ortaklar ve önderler edinmekte, üstelik Allah’ı sever gibi onları sevmektedirler. Allah’ı ve emirlerini unutacak derecede onlarla hemhâl olmaktadırlar. Allah’a isyanı göze alarak onların yanlış yollarından gitmektedirler. Bu ne büyük bir gaflet ve ne büyük bir dalâlettir.

Abdullah b. Mesud ( r.a. ), Peygamber Efendimiz’e, “ Hangi günah daha büyüktür? ” diye sorduğunda Allah Rasulü ( s.a.s. ): “ Seni yaratan yalnızca Allah olduğu halde,  O’na başkasını ortak tutmandır ” buyurmuştur. ( Buhârî, Edeb 20; Müslim, İman 141-142 )

İmrân b. Husayn şöyle anlatıyor: Resûlullah ( s.a.s. ) babam Husayn’a: “ Kaç tane ilâha tapıyorsun? ” diye sorunca babam: “ Altısı yerde ve biri gökte olmak üzere yedi ilâha tapıyorum ” dedi. Peygamberimiz: “ Azâbından korkarak ve faydasını umarak hangisine ibâdet ediyorsun? ” diye sordu. O da: “ Göktekine ” şeklinde cevap verince Resûlullah ( s.a.s. ): “ Sana gökteki ilâh yeter ” buyurarak onu tevhid inancına çağırdı. Sonra: “ Ey Husayn! Eğer müslüman olursan sana faydalı iki söz öğreteceğim ” dedi. Husayn müslüman oldu ve: “ Ya Rasûlallah, bana o iki sözü öğret ” diye talepte bulundu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ) ona: “ Allahım! Bana doğruyu ilham et ve beni nefsimin şerrinden koru, de! ” buyurdu. ( Tirmizî, Da‘avat  69 )

Dolayısıyla bu hususta iman edenlerin tuttuğu yol, en güzel yoldur. Zira onlar, şirkin her türünden uzak durarak zâtı, sıfatları ve fiilleriyle Allah’ı tanır ve O’nu her şeyden çok severler. Gerçekten mü’minlerin Allah’a olan sevgileri, bütün sevgilerin üstünde, son derece sağlam ve kuvvetlidir. Onlar mal, evlat, akraba, dost ve arkadaş gibi Allah’ın dışındaki varlıkları ise durumlarına göre ve yine Allah için severler. Dolayısıyla muhabbet açısından bir hata içine düşmezler.

Dostlarından biri, Mârûf-i Kerhî Hazretleri’ne:

“ –Ey Mârûf! Seni bu derece ibâdete sevk eden nedir? ” diye sormuştu. Hazret sükût etti. Arkadaşı ısrâr ederek:

“ –Ölümü hatırlamak mı? ” dedi. Mârûf-i Kerhî cevap verdi:

“ –Ölüm dediğin nedir ki? ”

“ –Kabir ve âlem-i berzahı düşünmek mi? ”

“ –Kabir dediğin nedir ki? ” Arkadaşı yine ısrâr ederek:

“ –Cehennem korkusu veya cennet ümîdi mi? ” diye sordu. Bunun üzerine Mârûf-i Kerhî Hazretleri şu muhteşem cevâbı verdi:

“ –Bunlar da nedir ki?!. Bu saydığın şeylerin hepsini elinde tutan Zât-ı Kibriyâ öyle yüce bir Rab’dır ki, eğer O’na karşı derin bir muhabbet ve iştiyâka sahip olabilirsen, bu dediklerinin hepsini sana unutturur. Allah ile aranda bir mârifet, bir muhabbet meydana gelir ve bu sâyede O, saydıklarının hepsinden seni kurtarır! ” ( Topbaş, Faziletler Medeniyeti-1, 217-218 )

Hz. Mevlânâ, Hak âşıklarının ilâhî muhabbet bağı içinde yaşadıkları müstesnâ hâli ne güzel anlatır:

“ Hak âşıkları, ilâhî muhabbet deryâsının balıklarıdır. Onlar vuslat suyuna kanmazlar, bu sebeple balıktan başka herkes suya kandı, nasibi olmaya­nın da günü uzadıkça uzadı. ” ( Mevlânâ, Mesnevî, 17. beyt )

Fakat Allah’a karşı başkalarını eş ve ortak tutan, onları Allah’ı sever gibi seven ve Allah’a karşılık onları bizzat kendilerine uyulacak varlıklar edinerek emirlerine itaat eden, özellikle Allah Teâlâ’nın hakkı olan ilâhlık sıfatına ve mabudluğuna başkalarını da ortak kılanlar büyük bir zulüm ve haksızlık içindedirler. İşte “ Şüphe yok ki şirk, gerçekten çok büyük bir zulümdür! ” ( Lokmân 31/13 ) ayeti bu gerçeği beyân etmektedir. Böyle yapan zâlimler, birgün gelecek, mutlaka Allah’ın azabını göreceklerdir. İşte o zaman ne kadar kuvvet ve kudret varsa hepsinin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının ne kadar şiddetli bulunduğunu da elbette anlayacaklardır. Fakat bu durum, onlara bir fayda sağlamayacaktır. Çünkü artık dünya sayfası kapanmış, iman ve amel etme fırsatları tükenmiş, imtihan bitmiş ve sonuçların açıklanması beklenmektedir. Geriye dönüş yolları bütünüyle kapatılmış ve hesap vermek üzere ilâhî divan huzurunda durulmuştur. Bu sebeple Yüce Rabbimiz, yanlış yolda yürüyen insanların, dönüşü mümkün olmayan bu noktaya gelmeden ve çaresiz bir pişmanlık içine düşmeden önce akıllarını başlarına almalarını, Allah’ın kudret ve kuvvetini tanımalarını ve O’nun şiddetli azabından korunmaya çalışmalarını öğütlemektedir.

Zira kıyâmet günü, çok dehşetli bir gündür. O günün durumu, dünya hayatına benzemez. O gün kişi anasından, babasından, kardeşinden, eşinden ve evladından, yani en sevdiklerinden kaçacaktır. ( Abese 80/34-36 )  Dolayısıyla o gün gelip de azâbı gördükleri zaman kendilerine uyulan önderler dünyadayken savundukları dâvânın bâtıl olduğunu itiraf ederek, kendilerine uyanlardan uzaklaşırlar, onlara lânetle mukabelede bulunurlar ve böylece aralarındaki bütün bağlar kopup parçalanır. Kötülerin ardından gidenler, uydukları o meymenetsizlerin kendilerinden uzaklaştıklarını görünce, dünyada onlara uyduklarına pişman olurlar; “ keşke tekrar dünyaya dönebilsek de bunların şu anda bizden kaçtıkları gibi biz de orada onlardan kaçabilsek ve onlara uymasak! ” derler. Fakat artık bu mümkün değildir. Allah Teâlâ onlara, azâbın inişini ve birbirlerinden uzaklaşmalarını gösterdiği gibi, şiddetli pişmanlıklar doğuracak amellerini de gösterecektir. Onlar, küfürleri sebebiyle iyi amellerinin boşa çıkmasına ve yaptıkları kötülüklere pişman olacaklardır. “ Keşke iyiliklerimiz yok olmasaydı, keşke günah işlemeseydik ” diye yakınıp duracaklardır. Müfessir Süddî’nin nakline göre, kıyâmet günü kâfirlere cennet gösterilir. Onlar Allah’a itâat etmiş olanlara verilecek köşklere bakarlarken: “ Eğer siz Allah’a itaat etmiş olsaydınız bu köşkler sizin olacaktı ” denilir. Bunlar mü’minler arasında taksim edilince kâfirler son derece pişmanlık duyarlar. ( Taberî, Câmi‘u’l-beyân, II, 102-103 ) Sonra cehenneme atılırlar ve oradan asla çıkamazlar.

Bu değişmez gerçekler ve kaçınılmaz sonuçlar sebebiyle, takip eden ayetlerde Cenab-ı Hak bütün insanları ikaz etmekte ve şeytana uymaktan sakındırmaktadır:


Ömer Çelik Tefsiri
Bakara suresi Diyanet

Bakara'den 167 Ayeti'ni dinle


Bakara suresi 167 ayeti anlamı - okunuşu

Kötülerin arkasından gidenler: “Keşke dünyaya bir daha dönebilsek de, onların şimdi bizi tanımazlıktan geldiği gibi, biz de onları görmezlikten gelsek” diyecekler. Böylece Allah onlara, dünyada yaptıklarını üzerlerine yığılmış acı pişmanlıklar halinde gösterecektir. Artık onlar cehennemden asla çıkamayacaklardır.


Mokhtasar tefsiri

O zaman zayıf ve tabi olanlar şöyle diyecekler: “Bizim, dünyaya tekrar geri dönüş şansımız yok mudur ki, önderlerimizin bizi inkâr edip kendilerini bizden uzak kıldıkları gibi, biz de onları inkâr ederek uzak duralım?” Allah, ahiretteki şiddetli azabı onlara gösterdiği gibi, onlara bir pişmanlık ve üzüntü olması için, önderlerine batıl üzerine tabi olmalarının akıbetini de gösterecektir. Onlar, cehennem ateşinden de ebedî olarak çıkamayacaklardır.


Ali Fikri Yavuz

Ve öncülere tâbi olanlar da şöyle demektedir: “- Ah! Bizim için dünyaya bir dönüş olaydı da onlar bizden ayrılıp uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşsaydık.” İşte böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını hasret ve pişmanlıklar hâlinde gösterecektir; ve onlar ateşten de çıkacak değillerdir


İngilizce - Sahih International


Those who followed will say, "If only we had another turn [at worldly life] so we could disassociate ourselves from them as they have disassociated themselves from us." Thus will Allah show them their deeds as regrets upon them. And they are never to emerge from the Fire.

Bakara suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Onlara uyanlar da muhakkak derler ki: Keşke bir kere daha dünyaya dönseydik de onlar bizden nasıl kaçındıysa biz de onlardan kaçınsaydık, çekinseydik. İşte Allah, onlara yaptıkları işleri, üstlerine çöken bir hasretten ibaret olarak gösterir. Onlar, ateşten dışarı çıkamazlar.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


O zaman (bütpərəstlərə) tabe olanlar: “Əgər bir də (dünyaya) qayıda bilsəydik, onlar bizdən uzaqlaşdıqları kimi biz də onlardan uzaqlaşardıq”, - deyərlər. Beləcə (qiyamətdə) Allah onların əməllərinin yalnız həsrətdən (peşmançılıqdan) ibarət olduğunu göstərər və onlar cəhənnəm odundan çıxa bilməzlər.


Kuran Araştırmaları Vakfı


(Kötülere) uyanlar şöyle derler: Ah, keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık! Böylece Allah onlara, işlerini, pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkamazlar.

Bakara suresi (Al-Baqarah) 167 ayeti arapça okunuşu

﴿وَقَالَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا لَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَتَبَرَّأَ مِنْهُمْ كَمَا تَبَرَّءُوا مِنَّا ۗ كَذَٰلِكَ يُرِيهِمُ اللَّهُ أَعْمَالَهُمْ حَسَرَاتٍ عَلَيْهِمْ ۖ وَمَا هُم بِخَارِجِينَ مِنَ النَّارِ
[ البقرة: 167]

ve kalel lezinet tebeu lev enne lena kerraten feneteberrae minhüm kema teberrau minna kezalike yürihimül lahü amalehüm haseratin aleyhim vema hüm biharicine minen nar

وقال الذين اتبعوا لو أن لنا كرة فنتبرأ منهم كما تبرءوا منا كذلك يريهم الله أعمالهم حسرات عليهم وما هم بخارجين من النار

سورة: البقرة - آية: ( 167 )  - جزء: ( 2 )  -  صفحة: ( 25 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.
  2. Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi
  3. And olsun ki Musa'yı, mucizelerimiz ve apaçık delillerle Firavun, Haman ve Karun'a göndermişizdir. Onlar: "Bu,
  4. Geceye ve gecenin içinde olan şeylere and olsun;
  5. Cahiliye devri hükmünü mü istiyorlar? Yakinen bilen bir millet için Allah'tan daha iyi hüküm veren
  6. Firavun: "Ben size izin vermeden mi O'na inandınız? Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için düzdüğünüz
  7. Şüphesiz Rabbin onların gönüllerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir.
  8. Bunun üzerine ona en büyük mucizeyi gösterdi.
  9. Allah: "Hayır; ikiniz mucizelerimizle gidiniz. Doğrusu Biz sizinle beraber dinlemekteyiz. Firavun'a varınız: "Biz şüphesiz alemlerin
  10. Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Bakara indirin:

Bakara Suresi mp3 : Bakara suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Bakara Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Bakara Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Bakara Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Bakara Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Bakara Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Bakara Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Bakara Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Bakara Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Bakara Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Bakara Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Bakara Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Bakara Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Bakara Suresi Al Hosary
Al Hosary
Bakara Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Bakara Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Friday, October 18, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler