Enam suresi 78. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿فَلَمَّا رَاَ الشَّمْسَ بَازِغَةً قَالَ هٰذَا رَبّ۪ي هٰذَٓا اَكْبَرُۚ فَلَمَّٓا اَفَلَتْ قَالَ يَا قَوْمِ اِنّ۪ي بَر۪ٓيءٌ مِمَّا تُشْرِكُونَ ﴾ [الأنعام: 78]
ayet arapça & türkçe okunuşuFelemmâ raâ-şşemse bâziġaten kâle hâżâ rabbî hâżâ ekber(u)(s) felemmâ efelet kâle yâ kavmi innî berî-un mimmâ tuşrikûn(e) [Enam: 78]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Güneşi doğarken görünce "işte bu benim Rabbim, bu daha büyük!" dedi; batınca, "Ey milletim! Doğrusu ben ortak koştuklarınızdan uzağım" dedi. [Enam: 78]
Enam Suresi 78. ayet tefsiri
Allah’ın birliğine kesinlikle inanmış olan Hz. İbrâhim, yıldızlara, aya, güneşe tapan kavminin, bu bâtıl inançlarından hareket ederek ve bir metot gereği onlarla aynı düşünceyi paylaşıyormuş süsü vererek onları tevhid akidesini kabule davet eder. Öncelikle bunlar içinde görüntü itibariyle en küçüğü olan yıldızdan başlar. Gece karanlığı bastırıp yıldızlar doğunca, muhtemelen içlerinden en parlak birini gözüne kestirip, “ onun gerçek rab olabileceğini ” söyler. Fakat kısa bir müddet sonra yıldız batıp kaybolunca, bu haliyle yıldızın gerçek rab olmasının imkânsızlığını bildirmek üzere hemen “ Ben batıp kaybolanları sevmem ” ( En‘âm 6/76 ) der. Bu sözüyle Hz. İbrâhim, Rab ile kul arasındaki münasebette sevginin en mühim esas olduğunu, fakat hareket etme ve batmanın rubûbiyet delili değil, sonradan yaratılmış olma, etkilenme, mahkum olma ve yok olma delili olduğunu gösterir. Bu sebeple batıp kaybolanın rab olamayacağını, batana sevgi göstermenin sonu boşa çıkacak bir sapıklık olduğunu ve gerçek Rabbin her türlü zevalden uzak bulunan bir yaratıcı kudret olması gerektiğini ortaya koyar. Sonra doğmakta olan ayı görür. Bunun “ gerçek rab olma ” ihtimalini dile getirir, fakat batıp kaybolunca hem kendinin hidâyet üzere bulunduğunu belirtmek, hem her an rabbine olan ihtiyacını itiraf edip şükretmek, hem de muhataplarını kendisi gibi inanmaya çağırmak niyetiyle hemen “ Eğer Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşenlerden olurdum ” ( En‘âm 6/77 ) der. Daha sonra doğmakta olan güneşi görüp, diğerlerinden daha büyük olması itibariyle “ gerçek rabbin bu olabileceği ” ihtimali üzerinde durur. Fakat o da batıp kaybolunca Hz. İbrâhim derhal, çok önceden kalbinin her köşesine tam olarak yerleşmiş, iliklerine, hücrelerine işlemiş tevhid inancını bütün samimiyetiyle dile getirerek: “ Ey kavmim, şüphesiz ben, sizin Allah’a koştuğunuz ortaklardan beriyim. Şunu bilin ki ben, dupduru bir iman ve teslimiyetle yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim. Ben müşriklerden değilim ” ( En‘âm 6/78-79 ) buyurur.
Görüldüğü üzere kıssada Hz. İbrâhim’in, Allah’ın birliğine hangi delillerle ve nasıl ulaştığı anlatılır. Kıssanın esasının, Allah’ı birleyenle Allah’a ortak koşanın tartışması olduğu açıkça görülür. Dolayısıyla bu ikna edici ve susturucu delillerle aynı zamanda Allah Resûlü ( s.a.s. ), Hz. İbrâhim’e çok değer veren ve onun neslinden gelmekle öğünen putperest kavmini tevhide davet etmiştir. Hak dinin temsilcileri ve tebliğcileri de kıyamete kadar insanları bu nevi delillerle tevhide davet edeceklerdir. Çünkü zaman değişse de insan gerçeği, şirk ve tevhid hakikati hiçbir zaman değişmemektedir.
Bu âyetlerden şöyle bir işârî mâna anlamak mümkündür: İnsanı talep perdeleri kuşatır ve ona “ varlık sabahı ”nın ötesi tecelli etmez. Ancak “ akıl yıldızı ” doğduğunda delil ışığıyla sırrında Hakk’ı müşâhede eder ve “ Bu benim Rabbim ” der. Sonra sırrındaki ışık biraz daha artarak “ ilim ayı ” doğar. Anlama ve izah şartı ile onu mütalaa eder ve “ Bu benim Rabbim ” der. Sonra sabah iyice açılır, gün aydınlık olur, sırrın şeref burcundan “ irfan güneşleri ” doğar da talep için bir mekan, ihtimal için bir hüküm ve töhmet için bir karar kalmaz. Hepsi mânasını yitirir de kul: “ Ey kavmim! Ben sizin koştuğunuz ortaklardan uzağım ” der. Çünkü gözle ayân beyân gördükten sonra hiçbir şüpheye, gerçek ortaya çıktıktan sonra onu örtecek bir perdeye yer yoktur. ( Kuşeyrî, Letâifü’l-işârât, I, 301 )
Hz. İbrâhim ile kavmi arasındaki tartışma şöyle devam ediyor:
Ömer Çelik Tefsiri
Enam suresi 78 ayeti anlamı - okunuşu
Birgün de güneşi doğarken gördü ve hemen: “Bu benim Rabbim, öyle mi? Bu hepsinden de büyük!” dedi. O da batıp kaybolunca asıl gerçeği haber verdi: “Ey kavmim, şüphesiz ben, sizin Allah’a koştuğunuz ortaklardan beriyim.”
Mokhtasar tefsiri
Güneşi doğarken gördüğü zaman: "Bu doğan benim Rabbimdir, bu doğan yıldız ve Ay`dan daha büyüktür", Güneş batınca dedi ki: "Ey kavmim! Ben sizin Allah`a şirk koştuğunuz şeylerden beriyim", dedi.
Ali Fikri Yavuz
Daha sonra, güneşi doğar halde görünce: “- Rabbim bu mudur?” “Bu, gördüklerimden daha büyük ve parlak!” demiş ve batınca da; “-Ey kavmim, bu gördükleriniz, hep yok olan varlıklardır, ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden kat’iyyen berîyim.” diye söylemişti
İngilizce - Sahih International
And when he saw the sun rising, he said, "This is my lord; this is greater." But when it set, he said, "O my people, indeed I am free from what you associate with Allah.
Enam suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Derken güneşin ışıklar saçarak doğduğunu görmüş, Rabbim bu demişti, bu daha büyük. Fakat güneş de batıp gidince ey kavim demişti, benim, sizin şirk koştuğunuz şeylerle hiçbir ilgim yok.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Daha sonra) doğan günəşi görüb: “Bu mənim Rəbbimdir, bu, daha böyükdür!” – dedi. (Günəş) batdıqda isə dedi: “Ey camaatım, mən, həqiqətən, sizin Allaha şərik qoşduqlarınızdan (bütlərdən, səma cismlərindən) uzağam!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Güneşi doğarken görünce de, Rabbim budur, zira bu daha büyük, dedi. O da batınca, dedi ki: Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.
Enam suresi (Al-Anam) 78 ayeti arapça okunuşu
﴿فَلَمَّا رَأَى الشَّمْسَ بَازِغَةً قَالَ هَٰذَا رَبِّي هَٰذَا أَكْبَرُ ۖ فَلَمَّا أَفَلَتْ قَالَ يَا قَوْمِ إِنِّي بَرِيءٌ مِّمَّا تُشْرِكُونَ﴾
[ الأنعام: 78]
فلما رأى الشمس بازغة قال هذا ربي هذا أكبر فلما أفلت قال ياقوم إني بريء مما تشركون
سورة: الأنعام - آية: ( 78 ) - جزء: ( 7 ) - صفحة: ( 137 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Yoksa Allah'ın bol nimetinden verdiği kimseleri mi çekemiyorlar? Oysa İbrahim ailesine kitap ve hikmet verdik,
- Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilenler, -canları çıkmadan önce kesmemişseniz, boğulmuş, bir yerine
- "Sana mı inanacağız? Sana en rezil kimseler uymaktadır" dediler.
- O, kendiliğinden konuşmamaktadır.
- "Şu şehre girin, orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin, secde ederek kapısından girin, "bağışla!" deyin,
- "Tanrılarımız üzerinde direnmeseydik, doğrusu neredeyse bizi onlardan uzaklaştıracaktı" derler. Azabı gördükleri zaman, kimin yolunun sapık
- Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler.
- Allah' "Pek az kaldınız, keşke bilseydiniz! Sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" der.
- Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini
- Ümidsizliğe düşünce, konuşmak üzere bir kenara çekildiler. Büyükleri şöyle dedi: "Babanızın Allah'a karşı sizden bir
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Enam indirin:
Enam Suresi mp3 : Enam suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler