Secde suresi 8. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿ثُمَّ جَعَلَ نَسْلَهُ مِنْ سُلَالَةٍ مِنْ مَٓاءٍ مَه۪ينٍۚ ﴾ [السجدة: 8]
ayet arapça & türkçe okunuşuŚumme ce’ale neslehu min sulâletin min mâ-in mehîn(in) [Secde: 8]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Yarattığı her şeyi güzel yaratan, insanı başlangıçta çamurdan yaratan, sonra onun soyunu, bayağı bir suyun özünden yapan, sonra onu şekillendirip ruhundan ona üfleyen Allah'tır. Size kulaklar, gözler, kalbler verilmiştir. Öyleyken, pek az şükrediyorsunuz. [Secde: 8]
Secde Suresi 8. ayet tefsiri
Dolayısıyla önce çamurdan, sonra değersiz bir su olan meniden, ondan süzülerek rahme yerleşen nutfeden başlayıp nice safhalardan geçerek ahsen-i takvîme erişen, Rabbi tarafından kendisine üflenen ruh ile büyük bir şeref kazanan ve kulak, göz ve kalp gibi müstesnâ nimetlerle donatılan insanın, bu nimetlerin gerçek sahibini tanıması; kâliyle, hâliyle ve gönlüyle O’na karşı sonsuz bir şükür hissiyâtı içinde bulunması gerekir.
Mevlânâ Celâleddin Rûmî ( k.s. ), insanın çamur ve ruhtan oluşan bu muazzam ve muamma yapısını şöyle tahlil edip ona yol göstermeye çalışır:
“ Ey Ganî olan Allah! Sen bir küçük yağ parçasına, yani göze aydınlık ihsan edersin. Bir kemik parçasına, yani kulağa işitme hassası verirsin. Görmek ve işitmek gibi mânaların, bedenle eşyayı anlayabilmenin de adları ile ne ilgisi vardır? Zaten söz yuva gibidir; mâna ise kuş gibi. Beden ırmak yatağı; rûh da ondaki akar suya benzer. Rûhun sembolü olan su akıp gitmededir. Sen ise «Duruyor» dersin. O koşup gitmededir; sen ise «Oturmuş kalmış» dersin. Suyun derelerden, arklardan akıp gittiğini görmüyorsan, onun üstündeki yeniden yeniye yığılan şu çerçöp nedir? Hiç değilse onlara bak! Ey insan! Senin çerçöpün de düşüncelerindir! Her an sana dokunulmamış, alınmamış, kızoğlan kız, çeşitli şekillere bürünmüş düşünce gelir gider. Suyun yüzü de, düşünce ırmağı da akıp giderken, sevimli sevimsiz, güzel çirkin, bir çok çerçöpü de sürükler, onlardan bir türlü kurtulamaz. Tertipleyen öyle tertiplemiştir. Aslında hakîkat bahçelerinden akıp gelen bu ırmağın üstüne, gayb âleminin meyvelerinden kabuklar düşer. Sen o kabukların özünü, meyvesini suyun içinde ara! Çünkü o su hakîkat bağından gelmektedir. O meyvelerden bazıları kabz yani acı, bazıları bast yani tatlıdır; bazıları insana yolunu şaşırtır, «dalalet»e sürükler, bazısı doğru yola, «hidâyet»e ulaştırır. Eğer sen hayat suyunun, rûh ırmağının nasıl akıp gittiğini göremiyorsan, hiç olmazsa bir ırmağın kenarına otur da ırmağı seyret ve kendi ömrünün bir su gibi akıp gittiğini ve tükendiğini düşün! Şu bitkilerin, o suda sürüklenen kabukların, çerçöpün geçip gidişine bak; her şey gelip geçicidir. Eğer su fazla gelirse, kuvvetli akacak olursa, üstündeki bizi etkileyen düşünce kabukları da çabucak geçer gider. Bu ırmak pek hızlı akınca, âriflerin gönüllerindeki gam, kasâvet de durmaz, çabucak geçer gider. Orada sudan başka, yani ilâhî feyzden başka bir şey kalmaz. ”[ 1 ] ( Mevlânâ, Mesnevî, 3290-3301. beyitler )
Ancak, ne yazık ki, pek çok insan bu noktada nefsânî girdapların esîri olmakta ve gereği gibi Rabbine şükür vazîfesini yerine getirmemektir. İşte Kur’an âyetleri bu hassas noktada devreye girerek, gaflet içinde bulunan insanlığı ölümle ve âhiretin korkunç ahvâliyle şöyle ikâz etmektedir:
[ 1 ] Bu beyitlerde Hz. Mevlâna bazı benzetmelerle gerçeği; hayatımızda karşılaştığımız acı tatlı her şeyin ilâhî bir tecellî eseri olduğunu anlatmaktadır. Bedenimiz bir ırmak yatağına, rûhumuz da o ırmaktaki suya benzetilmiştir. O su hakîkat padişahının, yani Allah’ın hasbahçesinden, ezel bahçesinden gelmektedir. Fikirler, hatıralar, hayatta başımıza gelen şeyler, meyve kabuklarına; Allah’ın isimleri ve sıfatları da o kabukların özüne, içine teşbih edilmiştir. Ey talip! Ey hakîkat yolcusu! Ey Hakk âşıkı! Sen kendini bu hayat suyunun, bu rûh ırmağının kenarına oturmuş farzet! Önüne gelen kabukları yakala, kır, içine bak; içinden çıkan meyve acı mı, tatlı mıdır; ona bak! O meyve tatlı ise, senin hoşuna gitti ise, onu Hakk’ın “ Bast ” isminin bir tecellîsi bil! Eğer acı ise, sana sıkıntı ve üzüntü verdi ise, o meyve; “ Kabz ” isminin mazharı olmuştur. Eğer hayatta meşgalen ilim ise, bir şeyler öğrenmeye çalışıyor isen, bil ki Hakk’’n “ İlm ” isminin mazharısın. Eğer sakin tabiatlı, kızmaz, affeder bir tabiatın var ise, bil ki Hakk’ın “ Halîm ” ismini yaşıyorsun. Eğer herkese yol göstermek, yararlı olmak için çalışıyorsan; Hakk’ın “ Hâdî ” ismini yaşıyorsun. Aksine nefse uymuş, sapıklığa düşmüş isen; Hakk’ın “ Mudil ” isminin tecellîsini yaşıyorsun demektir. Her şeyi buna kıyas et! Böylece sana gayb âleminden, o görünmez bahçenin meyvelerinden rûh ırmağı senin için neler getiriyor, onların hepsi sana, o padişahlar padişahının ezel bahçesinden gelen ve O’nun güzel isimlerinin ve sıfatlarının birer tecellîsidir. Böylece bil ki; hayatta başına gelen her şey, hep O’nun mübârek isimlerinin birer tecellîsidir. Bu sebeple O’nun gönderdiği her şeye râzı ol da; “ Hoştur bana senden gelen / Ya gonca veyahud diken / Lûtfun da hoş kahrın da hoş ” de! ( Şefik Can, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevî Tercümesi, I-II, 505-506 )
Ömer Çelik Tefsiri
Secde suresi 8 ayeti anlamı - okunuşu
Sonra onun neslini, değersiz bir sudan süzülmüş bir özden yarattı.
Mokhtasar tefsiri
Sonra onun ardından zürriyetini, insandan çıkan süzülmüş bir sudan (meniden) yarattı.
Ali Fikri Yavuz
Sonra insanın neslini, bir nutfeden (erkek ve dişi hücreden), hakîr bir sudan yaptı
İngilizce - Sahih International
Then He made his posterity out of the extract of a liquid disdained.
Secde suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Sonra onun soyunu, duru bir sudan, aşağılık bir su katresinden yaratmıştır.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Sonra onun nəslini nütfədən – bir qətrə zəif (dəyərsiz) sudan əmələ gətirdi.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Sonra onun zürryetini, dayanıksız bir suyun özünden üretmiştir.
Secde suresi (As-Sajdah) 8 ayeti arapça okunuşu
﴿ثُمَّ جَعَلَ نَسْلَهُ مِن سُلَالَةٍ مِّن مَّاءٍ مَّهِينٍ﴾
[ السجدة: 8]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi?
- Onun havada olan burnunu yakında yere sürteceğiz.
- Lut milletinin kasabalarını yere batıran, onları gömdükçe gömen O'dur.
- Sıkıntılarınızı giderince de, içinizden bazıları kendilerine verdiğimize nankörlük ederek Rablerine eş koşarlar. Geçinin bakalım, yakında
- De ki: "Allah'ın dilemesi dışında ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Görülmeyeni
- O gün, gök beyaz bulutlar halinde parçalanacak ve melekler bölük bölük indirilecektir.
- Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle
- Ey örtünüp bürünen! Gecenin yarısında, istersen biraz sonra, istersen biraz önce bir müddet için kalk
- Sen, Allah'tan korkup sana koşarak gelen kimseye aldırmıyorsun.
- Allah'a ve Peygamberine karşı gelenler, kendilerinden öncekiler nasıl alçaltıldı ise öyle alçaltılacaklardır. Biz, apaçık ayetler
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Secde indirin:
Secde Suresi mp3 : Secde suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler