Enbiya suresi 97. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿وَاقْتَرَبَ الْوَعْدُ الْحَقُّ فَاِذَا هِيَ شَاخِصَةٌ اَبْصَارُ الَّذ۪ينَ كَفَرُواۜ يَا وَيْلَنَا قَدْ كُنَّا ف۪ي غَفْلَةٍ مِنْ هٰذَا بَلْ كُنَّا ظَالِم۪ينَ ﴾ [الأنبياء: 97]
ayet arapça & türkçe okunuşuVakterabe-lva’du-lhakku fe-iżâ hiye şâḣisatun ebsâru-lleżîne keferû yâ veylenâ kad kunnâ fî ġafletin min hâżâ bel kunnâ zâlimîn(e) [Enbiya: 97]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Gerçek vaad yaklaştığında, inkar edenlerin gözleri beleriverir: "Vah bize! Bundan önce gaflet içindeydik, hem de zalimdik" derler. [Enbiya: 97]
Enbiya Suresi 97. ayet tefsiri
Ye’cûc ve Me’cûc’un kimler olduğu ve Hz. Zülkarneyn’in onların şerrini engellemek için yaptığı seddin mâhiyeti hakkında gerekli açıklama Kehf sûresinin 94-98. âyetlerinin tefsirinde yapılmıştı. Orada kıyamete yakın o seddin yıkılacağı ve bir kıyamet alameti olarak Ye’cûc ve Me’cûc’un yeryüzüne yayılacaklarına işaret edilmişti. ( bk. Kehf 18/98-99 ) İşte burada tekrar o mevzuya temas edilmekte, kıyâmetin büyük alametlerinden biri olarak önlerindeki set açılıp Ye’cûc ve Me’cûc’un her tepeden, her taraftan dünyayı sarmalarına, orada büyük bir fitne ve bozgunculuk çıkarmalarına yer verilmektedir. Bunu hakikat mânasında değerlendirmek mümkün olduğu gibi, buradan “ kıyâmet gelip çatmadan önce top yekün insanlığı kuşatacak olan içtimâî, siyâsî, iktisâdi ve kültürel karışıklığı veya bu felâketin karşı durulmaz mâhiyetini ” anlamak da mümkündür. İşte her yönden büyük bir karışıklığın yaşandığı, kesinlikle gerçekleşecek bir va’d olan kıyamet vaktinin iyice yaklaştığı ve o kaçınılmaz sonun artık gelmeye başladığı an kâfirlerin korkudan gözleri dışarı fırlayıp donakalacak ve âh vâh ederek daha önce ne büyük bir gaflet içinde olduklarını, hatta kendilerine yazık ettiklerini itiraf edeceklerdir. Ne var ki, bunlar faydasız vâhlar ve hiçbir derde çâre olmayacak itiraflardan öteye geçmeyecektir. Zira:
Ömer Çelik Tefsiri
Enbiya suresi 97 ayeti anlamı - okunuşu
Artık gerçekleşeceği kesin olan kıyâmetin de vakti gelip çatmıştır. İşte o zaman, hayatları boyu küfürde ısrar etmiş olanların gözleri dehşetten donup kalacak: “Yazıklar olsun bize! Doğrusu biz bu ânı hiç hesaba katmıyor, sanki o hiç gelmeyecekmiş gibi tam bir umursamazlık içinde davranıyorduk. Meğer biz ne yanlışlık yapmış, kendimize yazık etmişiz!” diye feryat edecekler.
Mokhtasar tefsiri
Onların yerlerinden çıkması ile kıyamet yaklaşır, korkusu ve şiddeti daha çok ortaya çıkar. Kıyametin korkusunun şiddetinden kâfirlerin gözleri açılır ve şöyle derler: Eyvah bizlere! Biz dünyada oyun içindeydik ve o büyük gün için hazırlık yapmaktan kendimizi alıkoyduk. Bilakis biz küfür ve günahları işleyerek zalim kimseler olduk.
Ali Fikri Yavuz
Ve hak olan vaad (kıyamet) yaklaştığı vakit, işte o zaman, kâfir olanların gözleri hemen dikilecek: “- Vah bizlere! Biz bundan gaflet ettik, doğrusu kendimize zulmetmiş olduk.” diyecekler
İngilizce - Sahih International
And [when] the true promise has approached; then suddenly the eyes of those who disbelieved will be staring [in horror, while they say], "O woe to us; we had been unmindful of this; rather, we were wrongdoers."
Enbiya suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Ve gerçek vait yaklaşınca işte o zaman kafir olanlar, gözlerini dikip kalacaklar ve yazıklar olsun bize diyecekler, bundan gafildik, hatta zalimdik biz.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Doğru və’d (qiyamət günü) yaxınlaşdıqda kafir olanların gözləri (dəhşətdən) dərhal bərəlib: “Vay halımıza! Biz (dünyada) bundan qafil idik. Xeyr, biz zalım olmuşuq (peyğəmbərlərin dediklərinə inanmamaqla zülm etmişik)!” – deyərlər.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkar edenlerin gözleri donakalır! "Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz."
Enbiya suresi (Al-Anbiya) 97 ayeti arapça okunuşu
﴿وَاقْتَرَبَ الْوَعْدُ الْحَقُّ فَإِذَا هِيَ شَاخِصَةٌ أَبْصَارُ الَّذِينَ كَفَرُوا يَا وَيْلَنَا قَدْ كُنَّا فِي غَفْلَةٍ مِّنْ هَٰذَا بَلْ كُنَّا ظَالِمِينَ﴾
[ الأنبياء: 97]
واقترب الوعد الحق فإذا هي شاخصة أبصار الذين كفروا ياويلنا قد كنا في غفلة من هذا بل كنا ظالمين
سورة: الأنبياء - آية: ( 97 ) - جزء: ( 17 ) - صفحة: ( 330 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Onlar: "Ey kendisine Kitap indirilen kimse! Sen mutlaka delisin. Doğrulardan isen melekleri bize getirsene" dediler.
- Firavun: "Bir mucize getirdiysen ortaya koy bakalım, doğru sözlülerden isen bunu yaparsın" dedi.
- "Çünkü benim dostum, Kitap'ı indiren Allah'tır. O, iyileri dost edinir."
- Allah, onlara çetin bir azap hazırlamıştır. İşledikleri şey ne kötüdür!
- And olsun ki, senden önce birçok peygamberler alaya alınmıştı, onlarla eğlenenleri, alaya aldıkları şey mahvetti.
- Rabbinin katından ona bir nimet ulaşmasaydı, kınanmış olarak sahile atılacaktı.
- Yeryüzünde rengarenk şeyleri de sizin için yaratmıştır. Bunda, öğüt alan kimseler için ibret vardır.
- O gün bir takım yüzler zillete bürünmüştür.
- O, yüreklere çökecek olan, Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir.
- İyi toprak Rabbinin izniyle bitki verir, çorak toprak kavruk bitki çıkarır. Şükredecek millet için böylece
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Enbiya indirin:
Enbiya Suresi mp3 : Enbiya suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler