Beled suresi 17. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِۜ ﴾ [البلد: 17]
ayet arapça & türkçe okunuşuŚumme kâne mine-lleżîne âmenû ve tevâsav bi-ssabri ve tevâsav bil-merhame(ti) [Beled: 17]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Sonra, inanıp birbirlerine sabır tavsiye edenlerden, merhametlilerden olmayı tavsiye edenlerden olmaktır. [Beled: 17]
Beled Suresi 17. ayet tefsiri
İnsana gösterilen iki yoldan biri iman yolu, diğeri küfür yoludur. Biri cennete, yükseklere varan yol; diğeri cehenneme, alçaklara giden yoldur. Yükseklere giden yol, yokuştur, sarptır, meşakkatli ve zor geçitlere sahiptir. Ona tırmanmak, geçitlerini geçmek için insanın nefsânî arzularına ve şeytanın vesveselerine karşı mücadele etmesi lazımdır. Aşağılara giden yol, insanı uçuruma götürür. Bu yol kolaydır. Çünkü oradan aşağı yuvarlanmak için bir meşakkate ihtiyaç yoktur. İnsanın kendini serbest bırakması yeterlidir. İşte kendisine iki yol gösterilen pek çok insan, nefsine kolay geldiği için uçuruma giden yolu tutmuştur. Kendini yükseklere çıkartacak sarp yokuşu tırmanmaya ve o yokuştaki zor geçitleri geçmeye cesaret edememiştir.
İnsanı cennet bahçelerine yükseltecek, Allah’ın rızâsına, muhabbetine ve cemâline yakınlaştıracak o sarp yokuşun geçitleri şöyle haber verilir:
› Bir köleyi veya esiri bedelini ödeyerek hürriyetine kavuşturmak.
› Her tarafı sarmış açlık ve kıtlık günlerinde akraba olan yetîmi, yahut akraba olmayan fakat çaresizlik ve halsizlik içinde toprağa uzanıp kalmış, kımıldayacak mecali olmayan, hiçbir şeyi bulunmayan bir yoksulu doyurmak.
Nitekim Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ) şöyle buyurur:
“ Yoksula verilen sadaka bir sadaka, akrabaya verilen sadaka ise iki sadaka yerine geçer: Biri sadaka sevabı, öteki de akrabayı koruyup gözetme sevabıdır. ” ( Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Zekât 26 )
Alasonyalı Hacı Cemal Öğüt Hocaefendi’nin, muhtâca yardımla alâkalı son derece ibretli bir hâtırası şöyledir:
Bir kış mevsimi, akşam vakti sokaktan yoğurtçu geçer. Kızına yoğurt alalım mı, diye sorar. Kızı evde yoğurt olduğunu ve ihtiyaçlarının bulunmadığını söyler. Biraz sonra yoğurtçu tekrar; “ Yoğurt alacak var mı? ” diyerek sokaktan geçer. Hocaefendi tekrar sorar. Kızı aynı cevâbı verir. Hâdise bir kere daha tekerrür edince kızı dayanamayıp sorar:
“ –Babacığım, ihtiyacımız olmadığını söylemiştim. Bu kadar ısrarınızın sebebi nedir? ”
Hocaefendi’nin cevâbı, hassas bir mü’min gönlünün güzelliğini sergilemektedir:
“ –Kızım, adamcağızın çok ihtiyacı olmasa, akşam vakti, bu kışta-kıyâmette niye bu kadar dolaşıp dursun. Biz şu yoğurdu alalım da zavallı evine gitsin. Sen nasıl olsa yoğurtla yapacak bir şeyler bulursun. Bu şekilde belki garibin ihtiyacı görülmüş olur… ” ( Topbaş, Faziletler Medeniyeti, II, 258 )
Amir b. Abdullah b. Kays ( r.h. ), delileri toplar, onlara yemek yedirirdi. Halk:
“ - Onlar deli… Yemeği ne bilirler? ” deyince, şöyle cevap verirdi:
“ - Allah biliyor. İsterse onlar bilmesin. ” ( Velîler Ansiklopedisi, I, 87 )
Hoca Ahmed-i Yesevî ( k.s. ) Hazretleri ne güzel söyler:
Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol sen
Öyle mazlum yolda kalsa, hemdem ol sen
Mahşer günü dergâhına mahrem ol sen!..
Akıllı isen, gariplerin gönlünü avla,
Mustafâ gibi ülkeyi gezip yetîm ara!..
Ubeydullah Ahrâr ( k.s. ) da şöyle der:
- Yazın gölge ol…
- Kışın örtü ol…
- Açlık zamanı yiyecek ol…” ( el-Hadâiku’l-Verdiyye, s. 474 )
› Yaptığı bu işin Allah rızâsına uygun ne kadar mühim bir amel olduğuna inanarak yapmak.
Nitekim Allah dostlarından Ahmed er-Rufâî ( k.s. ) delilerin ve kötürümlerin yanına giderdi. Onların elbiselerini yıkar, başlarındaki, sakallarındaki bitleri alır, temizlerdi. Onlara yemek götürür, birlikte oturur, yerdi. Sonra da dua etmelerini isterdi. Bir şey diyenlere de şöyle cevap verirdi:
“ - Bu gibileri ziyâret vaciptir; müstehap değil… ” ( Velîler Ansiklopedisi, II, 512 )
› Kendi imkânlarıyla elinden gelen tüm gayreti göstermekle beraber, bir taraftan muhtaçlara sabırlı olmayı, bir taraftan da diğer insanlara da yoksullara karşı merhametli olmayı tavsiye etmek.
Peygamberimiz ( s.a.s. ): “ Merhamet etmeyene merhamet olunmaz ” ( Buhârî, Edeb 18; Müslim, Fezâil 65 ) buyurmaktadır. Bu bakımdan mü’minlerin kendi aralarında her daim sabrı ve merhameti tavsiyeleşmeleri gerekir. Çünkü bu tür hayır hizmetleri ancak, bu hususta coşkulu gönüllerin devamlı teşvik ve gayretlendirmeleriyle yürüyebilmektedir. İşte böyle davrananlar meymenetli, hayırlı ve faziletli insanlardır. Onlara mahşerde amel defterleri sağlarından verilecek ve cennete gireceklerdir. ( bk. Vâkıa 56/8, 27-40, 90-91 )
Buna karşılık:
Ömer Çelik Tefsiri
Beled suresi 17 ayeti anlamı - okunuşu
Bir de iman etmek ve birbirlerine sabır ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır.
Mokhtasar tefsiri
Sonra da Allah’a iman eden kimselerden, birbirilerine Allah’a itaat etmeyi, günahlara bulaşmamayı ve musibetlere karşı sabır göstermeyi tavsiye eden ve birbirlerine Allah Teâlâ’nın kullarına karşı merhametli davranmayı tavsiye edenlerden olmaktır.
Ali Fikri Yavuz
(Bütün bunlardan) sonra iman edib de birbirlerine sabır tavsiye eden ve merhamet tavsiye eden kimselerden olmaktır
İngilizce - Sahih International
And then being among those who believed and advised one another to patience and advised one another to compassion.
Beled suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Sonra da inananlardan ve birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve acımayı tavsiye edenlerden olmak.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Sonra da iman gətirən və bir-birinə səbr tövsiyə edən, mərhəmət tövsiyə edən kimsələrdən olmaqdır!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden olmaktır.
Beled suresi (Al-Balad) 17 ayeti arapça okunuşu
﴿ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ﴾
[ البلد: 17]
ثم كان من الذين آمنوا وتواصوا بالصبر وتواصوا بالمرحمة
سورة: البلد - آية: ( 17 ) - جزء: ( 30 ) - صفحة: ( 594 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- İçinde yörüngeler bulunan göğe and olsun ki, ey inkarcılar, siz, şüphesiz aykırı görüştesiniz.
- Suçluları Rablerinin huzurunda, başları öne eğilmiş olarak: "Rabbimiz! Gördük, dinledik, artık bizi dünyaya geri çevir
- Ancak inanıp yararlı iş işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında haklarını alanlar bunun
- Bunlar: "Allah'ın Peygamberinin yanında bulunanlara bir şey vermeyin de dağılıp gitsinler" diyen kimselerdir. Oysa göklerin
- İnsanlar: "Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır; doğrusu artık biz inananlarız" derler.
- Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaşmışlardı. İnkarcılar: "Bu, pek yalancı bir sihirbazdır; tanrıları tek bir tanrı
- Göklerde ve yerde olan kimselerin, sıra sıra uçan kuşların Allah'ı tesbih ettiğini görmez misin? Her
- Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi
- Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk"
- Onlara bir musibet geldiğinde: "Biz Allah'ınız ve elbette O'na döneceğiz" derler.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Beled indirin:
Beled Suresi mp3 : Beled suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler