Taha suresi 18. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Taha suresi 18 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Taha suresi - Ta-Ha aya 18 (Ta-Ha).
  
   

﴿قَالَ هِيَ عَصَايَۚ اَتَوَكَّؤُ۬ا عَلَيْهَا وَاَهُشُّ بِهَا عَلٰى غَنَم۪ي وَلِيَ ف۪يهَا مَاٰرِبُ اُخْرٰى ﴾ [طه: 18]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Kâle hiye ‘asâye etevekkeu ‘aleyhâ ve ehuşşu bihâ ‘alâ ġanemî veliye fîhâ meâribu uḣrâ [Taha: 18]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Musa: "O benim değneğimdir, ona dayanırım, onunla davarıma yaprak silkerim, ondan daha birçok işlerde faydalanırım" dedi. [Taha: 18]


Taha Suresi 18. ayet tefsiri

Her şeyi bilen Allah Teâlâ, şüphesiz ki Mûsâ ( a.s. )’ın elindekinin ne olduğunu öğrenmek için değil, ilâhî hitâbın dehşetiyle kendinden geçen Mûsâ’nın dikkatini elindeki asa üzerinde toparlayabilmesi için böyle sual buyurmuştur. Bir de onu asada ortaya çıkacak mûcizeyi tahammüle hazırlamak istemiştir. Eğer Cenâb-ı Hak onu, kendisini saran ilâhî heybetin tesiri altında bırakıverseydi, Mûsâ ( a.s. )’ın kendi gayretiyle aklının başına gelmesi ve yapması gereken işlere güç yetirmesi bir daha mümkün olmayabilirdi.

Abdülkâdir Geylânî ( k.s. ), bu âyetleri şu şekilde açıklar:

“ Âyetlerde beyân olunan hâdiselerin maksadı, Mûsâ ( a.s. )’ı Allah’ın kudretine muttalî kılmaktı. Tâ ki, Firavun’un saltanatı, O’nun gözünde büyük ve kudretli görünmesin! Diğer bir ilâhî gâye de, Firavun ve kavmiyle mücâdeleyi Mûsâ’ya öğretmekti. Böylece Allah, O’nu Firavun ve ahâlîsiyle savaşmaya hazırladı ve Mûsâ’yı hârikulâde şeylere muttalî kıldı. Zira önceleri o çekingen idi. Sonra Allah, onun kalbini genişletti. Kendisine hüküm, peygamberlik ve ilim verdi. ”

Hz. Mûsâ’nın asâsını yere atmasının, onun iç dünyasına âit bir irşad mâhiyetinde olduğu da anlaşılmaktadır. Şöyle ki:

Mûsâ ( a.s. )“ Şu sağ elindeki de ne ey Mûsâ? ” ( Tâhâ 20/17 ) suâline cevâben “ O benim asamdır ” ( Tâhâ 20/18 ) diyerek onu kendine izâfe edince, yâni fânî bağlılıkları zikredince, Allah Teâlâ bunların atılmasını, bırakılıp terkedilmesini emretti. Nefs ve nefse ait olan kötü vasıflar, koca bir yılan hâlinde temessül etti. Böylece Mûsâ’ya nefsin hakîkati gösterildi. O ise korktu, ürktü ve ondan kaçtı. Bütün bunlarla ona bir bakıma şöyle denilmiş oldu:

“ Ey Mûsâ! İşte bu yılan, Allah’tan başka şeylere bağlılık vasfının ta kendisidir. Bu nefsânî vasıf, şekillenmiş bir sûrette sahibine gösterilince, ondan ürker ve kaçar. ”

“ Asânı yere at! ” ( Tâhâ 20/19 ) emrinin diğer bir işârî mânası da şudur:

“ Artık sen tevhîd sıfatı ile sıfatlanmışsın. Senin bir asâya dayanıp güvenmen, senin için kendisine dayanacağın ve kendisinden yardım dileyeceğin fânî bir varlığın olması, nasıl doğru ve yerinde olabilir? Nasıl olur da sen, o asâ ile şöyle yapıyorum, ondan istifade ediyorum ve onda benim için başka faydalar da var diyorsun? Tevhîd yolunda ilk adım, sebepleri terktir. Yâni mutlak tevekkül ve teslîmiyettir. O halde her türlü talep ve istekten vazgeç! ” ( Kuşeyrî, Letâifü’l-İşârât, II, 256-257 )

Nitekim Hz. İbrâhim, melekler dâhil bütün fânîlerin yardımından müstağnî kalarak izâfetlerden sıyrılmıştı. Bu şekilde, yalnız Hakk’a tevekkül ve teslîmiyet okyanusuna dalması ile ona ateş, serin ve selâmet olmuştu. Bu sebeple:

“ Hakk’ın nidâsını işiten ve O’nun cemâlinin nûrunu gören kişi, Allah’tan başka dayandığı her şeyi bırakır. Allah’ın fazl u kereminden başka bir şeye dayanmaz. Nefsin arzularından sıyrılır ” denilmiştir.[ 1 ]

Hz. Mûsâ’nın ayağında ayakkabısı, elinde asası vardı. Ayak kaçmanın, el ise istemenin aletidir. Bu sebeple Cenâb-ı Hak, Hz. Mûsâ’nın kaçmamasına bir işaret olsun diye önce, “ Ayakkabılarını çıkar ” buyurmuş; sonra da “ istemeyi bırakması ”na işaret olsun diye, “ Ey Mûsâ asanı yere bırak ” buyurmuştur. Buna göre sanki Hak Teâlâ: “ Sen, kaçma ve isteme makamında olduğun müddetçe, nefsinle meşgul olmuş, kendin için pay aramış olursun. O zaman da mârifetullâha uygun olacak şekilde, hâlis, saf ve sırf benim için olamazsın. Bu bakımdan, kulluğunun sadece bana ait olması için, kaçışı ve isteyişi bırakman gerekir ” buyurmuş olmaktadır. ( Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXII, 24 )

Allah Teâlâ Mûsâ ( a.s. )’a hâriçte âfâkî bir mûcize olan asa mûcizesini gösterdikten sonra ikinci bir mûcize olarak da bizzat kendi üzerinde cereyan eden enfüsî bir mûcize göstermek istedi. Bu sebeple şöyle buyurdu:

[ 1 ] Allah Resûlü ( s.a.s. )’in ümmetinin âlimlerini tekrîm ve taltif için buyurduğu:“ Ümmetimin âlimleri, İsrâiloğularıl peygamberleri gibidir! ” ( Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, II, 64/1744 ) hadis-i şerifiyle alakalı olarak Şeyh Ebu’l-Hasen Şâzelî, sâdık bir rüyâsını şöyle nakleder: Bir tahtın üzerine Resûlullah ( s.a.s. ) oturmuş, diğer bütün peygamberler de etrafına dizilmişlerdi. Onların etrafında da sâlih âlimler vardı. Ben de durup onlara bakmaya ve sözlerini dinlemeye başladım. Bir ara Hz. Mûsâ, Efendimiz ( s.a.s. )’e hitâben şöyle bir suâl sordu:

“ –Ey Allah’ın Rasûlü! ‘Ümmetimin âlimleri, İsrâiloğulları peygamberleri gibidir! buyurmuştunuz. Şimdi bana onlardan birini gösterir misiniz? ” Bunun üzerine Nebiyy-i Ekrem ( s.a.s. ):

“ –İşte bu! ” diyerek İmâm Gazâlî’yi gösterdi. Mûsâ ( a.s. ) da Gazâlî’ye bir suâl sordu. Gazâlî, bu suâle on tane cevap verdi. Mûsâ ( a.s. ), cevâbın suâle uygun olmadığını, suâlin bir tane olduğu hâlde cevâbın on tane olduğunu söyleyerek îtirazda bulundu. O zaman Gazâlî şöyle dedi:

“ –Bu îtiraz sizin için de vâriddir. Çünkü Allah Teâlâ da Siz’e, «Şu sağ elindeki de ne ey Mûsâ?» diye sormuştu. Bu suâlin cevâbının Sadece «O benim asâmdır!» olması gerekirken, siz de birçok sıfatlar daha saydınız!.. ”

İmam Şâzelî ( k.s ) devamla der ki:

“ Ben bu sırada Resûl-i Ekrem ( s.a.s. )’in kadrinin büyüklüğünü, onun tahtı üzerinde, diğer peygamberlerin de yerde oturmalarını düşünürken, birisi, ayağı ile bana öyle bir vurdu ki, derhal kendime geldim. Meğer Mescid-i Aksâ’nın kandillerini yakmakta olan kayyım imiş. Bana:

«–Hayret etme! Her şey Hz. Muhammed Mustafâ’nın nûrundan yaratıldı» dedi. Bunu duyunca düşüp bayıldım. Ancak cemâat namazı kıldıktan sonra ayılabildim. Hemen kayyımı aradım. Fakat bugüne kadar bulamadım. ” ( BursevîRûhu’l-Beyân, V, 446 )


Ömer Çelik Tefsiri
Taha suresi Diyanet

Taha'den 18 Ayeti'ni dinle


Taha suresi 18 ayeti anlamı - okunuşu

Mûsâ: “O benim asamdır; yürürken ona yaslanırım, onunla davarlarıma yaprak silkelerim; ayrıca onunla daha pek çok ihtiyaçlarımı karşılarım” dedi.


Mokhtasar tefsiri

Musa -aleyhisselam- şöyle dedi: "O benim asamdır. Yürürken ona dayanırım. Onunla ağaçlara vurarak silkelerim. Böylece ağaç yaprakları koyunlarım için yere düşer. Ayrıca benim için onda söylediklerimden başka faydalar da vardır."


Ali Fikri Yavuz

Musâ şöyle dedi: “- O benim asâm (değneğim); ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak silkerim ve benim onda başka hacetlerim de var.”


İngilizce - Sahih International


He said, "It is my staff; I lean upon it, and I bring down leaves for my sheep and I have therein other uses."

Taha suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Sopam dedi, ona dayanırım, davarlarıma yaprak silkerim onunla, başka işler de yaparım onunla.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


(Musa) dedi: “O mənim əsamdır. Ona söykənir, onunla qoyunlarımı xəzəl silkələyirəm. O, başqa işlərdə də karıma gəlir!”


Kuran Araştırmaları Vakfı


O, benim asamdır, dedi, ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak silkelerim; benim ona başkaca ihtiyaçlarım da vardır.

Taha suresi (Ta-Ha) 18 ayeti arapça okunuşu

﴿قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَىٰ غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَآرِبُ أُخْرَىٰ﴾
[ طه: 18]

kale hiye asay etevekkeü aleyha ve ehüşşü biha ala ganemi veliye fiha mearibü uhra

قال هي عصاي أتوكأ عليها وأهش بها على غنمي ولي فيها مآرب أخرى

سورة: طه - آية: ( 18 )  - جزء: ( 16 )  -  صفحة: ( 313 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. "Ey Adem! Eşin ve sen cennette kal, orada olandan istediğiniz yerde bol bol yiyin, yalnız
  2. Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim;
  3. Oradaki duaları: "Münezzehsin ey Allah'ım", dirlik temennileri: "Selam size" ve dualarının sonu da: "Alemlerin Rabbi
  4. Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu durdururdu. Sonra Biz güneşi, ona delil kılıp
  5. İşlediklerine karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır. Orada boş ve günaha sokacak bir
  6. Onlardan öncekiler de tuzak kurdular, oysa bütün tuzaklar(ın cezası) Allah'ındır, Herkesin yaptığını bilir. İnkarcılar da,
  7. Büyüklük taslayanlar, "Sizin inandığınızı biz inkar ediyoruz" dediler ve dişi deveyi kesip devirdiler; Rablerinin buyruğuna
  8. Allah'a karşı gelmekten sakınanlara, Rableri katında nimet cennetleri vardır.
  9. Yüzüp yüzüp gidenlere and olsun,
  10. Bırakınca, değnek hemen, koşan bir yılan oluverdi.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Taha indirin:

Taha Suresi mp3 : Taha suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Taha Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Taha Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Taha Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Taha Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Taha Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Taha Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Taha Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Taha Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Taha Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Taha Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Taha Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Taha Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Taha Suresi Al Hosary
Al Hosary
Taha Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Taha Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Tuesday, July 16, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler