Taha suresi 18. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿قَالَ هِيَ عَصَايَۚ اَتَوَكَّؤُ۬ا عَلَيْهَا وَاَهُشُّ بِهَا عَلٰى غَنَم۪ي وَلِيَ ف۪يهَا مَاٰرِبُ اُخْرٰى ﴾ [طه: 18]
ayet arapça & türkçe okunuşuKâle hiye ‘asâye etevekkeu ‘aleyhâ ve ehuşşu bihâ ‘alâ ġanemî veliye fîhâ meâribu uḣrâ [Taha: 18]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Musa: "O benim değneğimdir, ona dayanırım, onunla davarıma yaprak silkerim, ondan daha birçok işlerde faydalanırım" dedi. [Taha: 18]
Taha Suresi 18. ayet tefsiri
Her şeyi bilen Allah Teâlâ, şüphesiz ki Mûsâ ( a.s. )’ın elindekinin ne olduğunu öğrenmek için değil, ilâhî hitâbın dehşetiyle kendinden geçen Mûsâ’nın dikkatini elindeki asa üzerinde toparlayabilmesi için böyle sual buyurmuştur. Bir de onu asada ortaya çıkacak mûcizeyi tahammüle hazırlamak istemiştir. Eğer Cenâb-ı Hak onu, kendisini saran ilâhî heybetin tesiri altında bırakıverseydi, Mûsâ ( a.s. )’ın kendi gayretiyle aklının başına gelmesi ve yapması gereken işlere güç yetirmesi bir daha mümkün olmayabilirdi.
Abdülkâdir Geylânî ( k.s. ), bu âyetleri şu şekilde açıklar:
“ Âyetlerde beyân olunan hâdiselerin maksadı, Mûsâ ( a.s. )’ı Allah’ın kudretine muttalî kılmaktı. Tâ ki, Firavun’un saltanatı, O’nun gözünde büyük ve kudretli görünmesin! Diğer bir ilâhî gâye de, Firavun ve kavmiyle mücâdeleyi Mûsâ’ya öğretmekti. Böylece Allah, O’nu Firavun ve ahâlîsiyle savaşmaya hazırladı ve Mûsâ’yı hârikulâde şeylere muttalî kıldı. Zira önceleri o çekingen idi. Sonra Allah, onun kalbini genişletti. Kendisine hüküm, peygamberlik ve ilim verdi. ”
Hz. Mûsâ’nın asâsını yere atmasının, onun iç dünyasına âit bir irşad mâhiyetinde olduğu da anlaşılmaktadır. Şöyle ki:
Mûsâ ( a.s. ), “ Şu sağ elindeki de ne ey Mûsâ? ” ( Tâhâ 20/17 ) suâline cevâben “ O benim asamdır ” ( Tâhâ 20/18 ) diyerek onu kendine izâfe edince, yâni fânî bağlılıkları zikredince, Allah Teâlâ bunların atılmasını, bırakılıp terkedilmesini emretti. Nefs ve nefse ait olan kötü vasıflar, koca bir yılan hâlinde temessül etti. Böylece Mûsâ’ya nefsin hakîkati gösterildi. O ise korktu, ürktü ve ondan kaçtı. Bütün bunlarla ona bir bakıma şöyle denilmiş oldu:
“ Ey Mûsâ! İşte bu yılan, Allah’tan başka şeylere bağlılık vasfının ta kendisidir. Bu nefsânî vasıf, şekillenmiş bir sûrette sahibine gösterilince, ondan ürker ve kaçar. ”
“ Asânı yere at! ” ( Tâhâ 20/19 ) emrinin diğer bir işârî mânası da şudur:
“ Artık sen tevhîd sıfatı ile sıfatlanmışsın. Senin bir asâya dayanıp güvenmen, senin için kendisine dayanacağın ve kendisinden yardım dileyeceğin fânî bir varlığın olması, nasıl doğru ve yerinde olabilir? Nasıl olur da sen, o asâ ile şöyle yapıyorum, ondan istifade ediyorum ve onda benim için başka faydalar da var diyorsun? Tevhîd yolunda ilk adım, sebepleri terktir. Yâni mutlak tevekkül ve teslîmiyettir. O halde her türlü talep ve istekten vazgeç! ” ( Kuşeyrî, Letâifü’l-İşârât, II, 256-257 )
Nitekim Hz. İbrâhim, melekler dâhil bütün fânîlerin yardımından müstağnî kalarak izâfetlerden sıyrılmıştı. Bu şekilde, yalnız Hakk’a tevekkül ve teslîmiyet okyanusuna dalması ile ona ateş, serin ve selâmet olmuştu. Bu sebeple:
“ Hakk’ın nidâsını işiten ve O’nun cemâlinin nûrunu gören kişi, Allah’tan başka dayandığı her şeyi bırakır. Allah’ın fazl u kereminden başka bir şeye dayanmaz. Nefsin arzularından sıyrılır ” denilmiştir.[ 1 ]
Hz. Mûsâ’nın ayağında ayakkabısı, elinde asası vardı. Ayak kaçmanın, el ise istemenin aletidir. Bu sebeple Cenâb-ı Hak, Hz. Mûsâ’nın kaçmamasına bir işaret olsun diye önce, “ Ayakkabılarını çıkar ” buyurmuş; sonra da “ istemeyi bırakması ”na işaret olsun diye, “ Ey Mûsâ asanı yere bırak ” buyurmuştur. Buna göre sanki Hak Teâlâ: “ Sen, kaçma ve isteme makamında olduğun müddetçe, nefsinle meşgul olmuş, kendin için pay aramış olursun. O zaman da mârifetullâha uygun olacak şekilde, hâlis, saf ve sırf benim için olamazsın. Bu bakımdan, kulluğunun sadece bana ait olması için, kaçışı ve isteyişi bırakman gerekir ” buyurmuş olmaktadır. ( Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXII, 24 )
Allah Teâlâ Mûsâ ( a.s. )’a hâriçte âfâkî bir mûcize olan asa mûcizesini gösterdikten sonra ikinci bir mûcize olarak da bizzat kendi üzerinde cereyan eden enfüsî bir mûcize göstermek istedi. Bu sebeple şöyle buyurdu:
[ 1 ] Allah Resûlü ( s.a.s. )’in ümmetinin âlimlerini tekrîm ve taltif için buyurduğu:“ Ümmetimin âlimleri, İsrâiloğularıl peygamberleri gibidir! ” ( Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, II, 64/1744 ) hadis-i şerifiyle alakalı olarak Şeyh Ebu’l-Hasen Şâzelî, sâdık bir rüyâsını şöyle nakleder: Bir tahtın üzerine Resûlullah ( s.a.s. ) oturmuş, diğer bütün peygamberler de etrafına dizilmişlerdi. Onların etrafında da sâlih âlimler vardı. Ben de durup onlara bakmaya ve sözlerini dinlemeye başladım. Bir ara Hz. Mûsâ, Efendimiz ( s.a.s. )’e hitâben şöyle bir suâl sordu:
“ –Ey Allah’ın Rasûlü! ‘Ümmetimin âlimleri, İsrâiloğulları peygamberleri gibidir! buyurmuştunuz. Şimdi bana onlardan birini gösterir misiniz? ” Bunun üzerine Nebiyy-i Ekrem ( s.a.s. ):
“ –İşte bu! ” diyerek İmâm Gazâlî’yi gösterdi. Mûsâ ( a.s. ) da Gazâlî’ye bir suâl sordu. Gazâlî, bu suâle on tane cevap verdi. Mûsâ ( a.s. ), cevâbın suâle uygun olmadığını, suâlin bir tane olduğu hâlde cevâbın on tane olduğunu söyleyerek îtirazda bulundu. O zaman Gazâlî şöyle dedi:
“ –Bu îtiraz sizin için de vâriddir. Çünkü Allah Teâlâ da Siz’e, «Şu sağ elindeki de ne ey Mûsâ?» diye sormuştu. Bu suâlin cevâbının Sadece «O benim asâmdır!» olması gerekirken, siz de birçok sıfatlar daha saydınız!.. ”
İmam Şâzelî ( k.s ) devamla der ki:
“ Ben bu sırada Resûl-i Ekrem ( s.a.s. )’in kadrinin büyüklüğünü, onun tahtı üzerinde, diğer peygamberlerin de yerde oturmalarını düşünürken, birisi, ayağı ile bana öyle bir vurdu ki, derhal kendime geldim. Meğer Mescid-i Aksâ’nın kandillerini yakmakta olan kayyım imiş. Bana:
«–Hayret etme! Her şey Hz. Muhammed Mustafâ’nın nûrundan yaratıldı» dedi. Bunu duyunca düşüp bayıldım. Ancak cemâat namazı kıldıktan sonra ayılabildim. Hemen kayyımı aradım. Fakat bugüne kadar bulamadım. ” ( Bursevî, Rûhu’l-Beyân, V, 446 )
Ömer Çelik Tefsiri
Taha suresi 18 ayeti anlamı - okunuşu
Mûsâ: “O benim asamdır; yürürken ona yaslanırım, onunla davarlarıma yaprak silkelerim; ayrıca onunla daha pek çok ihtiyaçlarımı karşılarım” dedi.
Mokhtasar tefsiri
Musa -aleyhisselam- şöyle dedi: "O benim asamdır. Yürürken ona dayanırım. Onunla ağaçlara vurarak silkelerim. Böylece ağaç yaprakları koyunlarım için yere düşer. Ayrıca benim için onda söylediklerimden başka faydalar da vardır."
Ali Fikri Yavuz
Musâ şöyle dedi: “- O benim asâm (değneğim); ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak silkerim ve benim onda başka hacetlerim de var.”
İngilizce - Sahih International
He said, "It is my staff; I lean upon it, and I bring down leaves for my sheep and I have therein other uses."
Taha suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Sopam dedi, ona dayanırım, davarlarıma yaprak silkerim onunla, başka işler de yaparım onunla.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Musa) dedi: “O mənim əsamdır. Ona söykənir, onunla qoyunlarımı xəzəl silkələyirəm. O, başqa işlərdə də karıma gəlir!”
Kuran Araştırmaları Vakfı
O, benim asamdır, dedi, ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak silkelerim; benim ona başkaca ihtiyaçlarım da vardır.
Taha suresi (Ta-Ha) 18 ayeti arapça okunuşu
﴿قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَىٰ غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَآرِبُ أُخْرَىٰ﴾
[ طه: 18]
قال هي عصاي أتوكأ عليها وأهش بها على غنمي ولي فيها مآرب أخرى
سورة: طه - آية: ( 18 ) - جزء: ( 16 ) - صفحة: ( 313 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Sizi karada ve denizde yürüten Allah'tır. Bulunduğunuz gemi, içindekileri güzel bir rüzgarla götürürken yolcular neşelenirler;
- Ey ikiyüzlüler! Siz, sizden önce daha kuvvetli, malları ve çocukları daha çok olup, hisselerince bunlardan
- Musa onlara: "Size yazıklar olsun! Allah'a karşı yalan uydurmayın, yoksa sizi azabla yok eder. Allah'a
- Allah, rızasını gözetenleri onunla, selamet yollarına eriştirir ve onları, izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları
- "Böylece birçoğunu saptırdılar; Rabbim! Sen bu zalimlerin sadece şaşkınlığını artır."
- Eğer siz (Uhud'da) bir yara almışsanız, (size düşman olan) o topluluk da (Bedir'de) benzeri bir
- Yetimin malına ergin çağa ulaşana kadar en güzel şeklin dışında yaklaşmayın. Ahdi de yerine getirin,
- Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, Kuran şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.
- Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun
- Ateşte olanlar, cehennemin bekçilerine: "Rabbinize yalvarın da hiç değilse bir gün, azabımızı hafifletsin" derler.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Taha indirin:
Taha Suresi mp3 : Taha suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler