Ahzab suresi 20. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿يَحْسَبُونَ الْاَحْزَابَ لَمْ يَذْهَبُواۚ وَاِنْ يَأْتِ الْاَحْزَابُ يَوَدُّوا لَوْ اَنَّهُمْ بَادُونَ فِي الْاَعْرَابِ يَسْـَٔلُونَ عَنْ اَنْبَٓائِكُمْۜ وَلَوْ كَانُوا ف۪يكُمْ مَا قَاتَلُٓوا اِلَّا قَل۪يلًا۟ ﴾ [الأحزاب: 20]
ayet arapça & türkçe okunuşuYahsebûne-l-ahzâbe lem yeżhebû(s) ve-in ye/ti-l-ahzâbu yeveddû lev ennehum bâdûne fî-l-a’râbi yes-elûne ‘an enbâ-ikum(s) velev kânû fîkum mâkâtelû illâ kalîlâ(n) [Ahzab: 20]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Bunlar, düşman birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Bu birlikler tekrar gelmiş olsalardı, kendileri çöllerde bedevilerin yanında bulunup, sadece sizin haberlerinizi sormayı dilerlerdi. Aranızda olsalar ancak pek az savaşırlardı. [Ahzab: 20]
Ahzab Suresi 20. ayet tefsiri
Müslüman safları dağıtmaya çalışan ve yandaşlarını evlerinde oturmaya çağırıp böylece insanları savaştan alıkoyan münafıkların üç bâriz vasfı canlı tablolar halinde tasvir edilir:
› Bunlar mü’minlere karşı çok hasistirler, cimridirler:
İçlerinde müslümanlara karşı bir çekememezlik, cihada ve onların elde ettikleri ganimete karşı bir kıskançlık, müslümanlara yönelik duygu ve düşüncelerinde bir cimrilik vardır. müslümanlarla beraber savaşmak istemezler, ellerindeki imkânları fakirlerle paylaşmazlar ve Allah yolunda harcamada cimrilik gösterirler. ( Kurtubî, el-Câmi‘, XIV, 152-153 )
› İkinci olarak onların korku halinde ne kadar perişan ve çaresiz bir duruma düştükleri tasvir edilmektedir:
Onlar, savaşta düşmanların hücumuyla birlikte korku dolu anlar gelince, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş insan gibi, gözleri dönerek bakarlar. Bu, korkan bir insanın iç âleminde olup bitenleri muşahhas hale getiren canlı bir tablodur. Burada resmedilen hareketler ve tavırlar, tir tir titreyen ve ödleri kopan korkakların dehşet anındaki durumlarını anlatmaktadır. Daha dikkat çekici taraf ise, korku gidip yerini güvenliğe bırakmasından sonraki durumlarıdır. Onlar, korku gittikten sonra saklandıkları deliklerinden çıkar, sivri dilleriyle müslümanları incitirler. Biraz önce korkudan tir tir titreyen bu ödlekler seslerini yükseltmeye başlar, kabararak etrafa caka satarlar. Güvenli ortamda ortaya çıkıp şişinirler; utanmadan nasıl savaşta zorluklarla karşılaştıklarını, ne yararlı işler becerdiklerini, büyük bir cesaretle savaş alanına atıldıklarını anlatıp dururlar. Ayrıca onlar, bütün bu iddialara, övünmelere ve bol keseden atmalara rağmen iyilik adına güçlerini, çabalarını, mal ve canlarını harcamazlar, fedakârlıkta bulunmazlar. ( Seyyid Kutub, Fî Zılâl, V, 2840 ) Onların bu duruma gelmelerinin sebebi ise gerçek mânada inanmamış olmalarıdır.
› Münafıkların Hendek savaşı sürecindeki durumları ise gülünç ve küçük düşürücü bir şekilde şöyle tasvir edilir:
Bu korkaklar, düşman birlikleri çoktan dağılıp gittikleri halde, onların henüz Medine’den gitmediklerini sanıyor ve hâlâ korkudan titriyorlar. Kaçıp bir köşede sinmeye çalışıyorlar. Düşman birliklerinin gittiklerine, korkunun gidip güvenliğin geldiğine bir türlü inanamıyorlar. Burada yine oldukça alaycı bir ifade ve tahkir edici bir tasvir yer almaktadır: Eğer düşman birlikleri tekrar gelmiş olsalardı, bu korkak yürekli insanlar, hiçbir zaman Medine’de bulunuyor olmayı tercih etmez, bilakis Medinelilerin içtimâî, iktisâdî ve siyâsî hayatlarıyla bir alakaları bulunmayan bedevi Araplardan olmayı, çöllerde yaşamayı isterlerdi. Böylece Medine’de neler olup bittiğini bilmemiş olmayı, aradaki uzaklığın ve ayrılığın boyutlarını vurgulamak ve orada yaşanan dehşet dolu anlardan uzak bulunmak bakımından Medine’ye ilişkin bilgileri bir yabancının diğer bir yabancıdan sorması gibi uzaktan edinmeyi isterlerdi. Evlerinde oturmuş, savaştan uzak olmalarına ve doğrudan savaşa katılmamalarına rağmen bu tür komik temennilerde bulunurlardı. Onlar savaşa girmedikleri ve ondan uzak bulundukları halde paniğe kapılmış, yürekleri ağızlarına gelmişti. Savaşa girmeden önceki hali böyle olanlar, peki savaşa katılsalar ne yaparlardı. Ayet buna cevap vererek, “ Zaten size katılmış olsalardı bile doğru dürüst savaşmazlardı ” ( Ahzâb 33/20 ) buyurmakta ve bununla birlikte tablo tamamlanmaktadır. ( Seyyid Kutub, Fî Zılâl, V, 2841 )
Halbuki insanlar savaşta ve barışta, kulluk ve ahlâkta, hâsılı hayatın her safhasında kendilerine Allah Resûlü ( s.a.s. )’i örnek alabilseler, böyle içler acısı duruma düşmekten kurtulacakları gibi, izzet ve şeref dolu bir hayat yaşayarak Allah katında değerli bir kul payesine erişeceklerdir:Ömer Çelik Tefsiri
Ahzab suresi 20 ayeti anlamı - okunuşu
Savaştan kaçıp evlerine sığınan bu münafıklar, şiddetli korkularından dolayı düşman ordularının henüz dağılıp gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer o düşman orduları tekrar gelecek olsa, gönülden isterler ki, keşke kendileri çöllerde yaşayan bedevîler arasında bulunsalar da, gelenlere sizin haberlerinizi uzaktan uzağa sorsalar. Zâten size katılmış olsalardı bile doğru dürüst savaşmazlardı.
Mokhtasar tefsiri
Bu korkaklar, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ve Müminler ile savaşmak için toplanan grupların Müminleri yok etmeden gitmeyeceğini zannetmektedirler. Şayet bu gruplar bir daha gelecek olsa bu münafıklar Medine`den bedeviler ile beraber çıkmak isterler. Düşmanlarınızla savaştıktan sonra size ne oldu diye haberlerinizi soruyorlar. -Ey Müminler!- Eğer sizin aranızda olsalardı azı hariç sizinle birlikte savaşmazlardı. Onları umursamayın ve onlar için üzülmeyin.
Ali Fikri Yavuz
Münafıklar sanıyorlar ki, (Hendek savaşında Allah’ın perişan ettiği) düşman birlikleri (Medine etrafından) gitmediler. Eğer o düşman birlikleri ikinci bir defa daha (savaş için) gelecek olsa, münâfıklar, (korkularından Medine dışında) çöllerdeki Bedevîler arasında bulunub da (Medine tarafından gelip geçenlerden karşılaştığınız hadiselere ait) haberlerinizden sormayı arzularlar. İçinizde kalacak olsalar da ancak (gösteriş için) pek az savaşırlar
İngilizce - Sahih International
They think the companies have not [yet] withdrawn. And if the companies should come [again], they would wish they were in the desert among the bedouins, inquiring [from afar] about your news. And if they should be among you, they would not fight except for a little.
Ahzab suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Sanırlar ki düşman bölükleri gitmedi ve ö bölükler, bir daha gelseler isterler ki çöllerde, bedevilerin aralarında bulunsunlar da size ait haberleri soruştursunlar ve zaten sizin içinizde de olsalar pek az savaşacaktır onlar.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Münafiqlər qorxularından Xəndək müharibəsində mələklərin pərən-pərən saldığı düşmən) dəstələrinin çıxıb getmədiklərini zənn edirlər. O dəstələrin bir də qayıdıb gələcəyi təqdirdə onlar (qorxularından) çöldə bədəvilər arasında olmaq istərdilər ki, (gəlib-gedəndən) sizə dair xəbərləri soruşub öyrənsinlər. (Əgər mö’minlər zəfər çalıbsa, qənimətə şərik çıxsınlar, yox, əgər kafirlər qalib gəliblərsə, onlara qoşulsunlar). Əgər aranızda olsaydılar, çox az (özü də yalandan) döyüşərdilər.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Bunlar, düşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı içindedirler. Müttefikler ordusu yine gelecek olsa, isterler ki, çölde göçebe Araplar içinde bulunsunlar da, sizin haberlerinizi (uzaktan) sorsunlar. Zaten içinizde bulunsalardı dahi pek savaşacak değillerdi.
Ahzab suresi (Al-Ahzab) 20 ayeti arapça okunuşu
﴿يَحْسَبُونَ الْأَحْزَابَ لَمْ يَذْهَبُوا ۖ وَإِن يَأْتِ الْأَحْزَابُ يَوَدُّوا لَوْ أَنَّهُم بَادُونَ فِي الْأَعْرَابِ يَسْأَلُونَ عَنْ أَنبَائِكُمْ ۖ وَلَوْ كَانُوا فِيكُم مَّا قَاتَلُوا إِلَّا قَلِيلًا﴾
[ الأحزاب: 20]
يحسبون الأحزاب لم يذهبوا وإن يأت الأحزاب يودوا لو أنهم بادون في الأعراب يسألون عن أنبائكم ولو كانوا فيكم ما قاتلوا إلا قليلا
سورة: الأحزاب - آية: ( 20 ) - جزء: ( 21 ) - صفحة: ( 420 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın!
- Kendilerine edilen yasakları aşınca, onlara: "Aşağılık birer maymun olun" dedik.
- Bir aksaklık bulmak için gözünü tekrar tekrar çevir bak; ama göz umduğunu bulamayıp bitkin ve
- Allah'ın katında İsa'nın durumu kendisini topraktan yaratıp sonra ol demesiyle olmuş olan Adem'in durumu gibidir.
- Onlara denir ki: "İşlediklerinize karşılık afiyetle yiyiniz, içiniz."
- Rabbini gönülden ve korkarak içinden hafif bir sesle sabah akşam an, gafillerden olma.
- Cehennem, yalnız azgınları bekleyen yerdir. Dönecekleri yer orasıdır.
- Ey İnananlar! Akidleri yerine getirin. İhramda iken avlanmayı helal görmeksizin, size bildirilecek olanlar dışında, hayvanlar
- Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
- "Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan, bugünle karşılaşmanızdan sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?"
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Ahzab indirin:
Ahzab Suresi mp3 : Ahzab suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler