Tevbe suresi 25. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Tevbe suresi 25 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Tevbe suresi - At-Tawbah aya 25 (The Repentance).
  
   

﴿لَقَدْ نَصَرَكُمُ اللّٰهُ ف۪ي مَوَاطِنَ كَث۪يرَةٍۙ وَيَوْمَ حُنَيْنٍۙ اِذْ اَعْجَبَتْكُمْ كَثْرَتُكُمْ فَلَمْ تُغْنِ عَنْكُمْ شَيْـًٔا وَضَاقَتْ عَلَيْكُمُ الْاَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ ثُمَّ وَلَّيْتُمْ مُدْبِر۪ينَۚ ﴾ [التوبة: 25]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Lekad nasarakumu(A)llâhu fî mevâtine keśîratin(ﻻ) veyevme huneynin(ﻻ) iż a’cebetkum keśratukum felem tuġni ‘ankum şey-en vedâkat ‘aleykumu-l-ardu bimâ rahubet śümme velleytum mudbirîn(e) [Tevbe: 25]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

And olsun ki Allah size birçok yerlerde, ve çokluğunuzun sizi böbürlendirdiği fakat bir faydası da olmadığı, yeryüzünün geniş olmasına rağmen size dar gelip de bozularak arkanıza döndüğünüz Huneyn gününde yardım etmişti. [Tevbe: 25]


Tevbe Suresi 25. ayet tefsiri

Allah Resûlü ( s.a.s. ), Mekke’nin fethinden sonra Sadece Kâbe’deki putları yıkmakla kalmamış, civar bölgelere de mücâhit gruplar gönderip her tarafta bir tevhîd temizliği başlatmıştı. Ancak bu durumu, Huneyn’de yaşayan Hevâzin kabîlesi ile Tâif’te oturan Sakîfoğulları hazmedemediler. Müslümanların üzerine hücûm etmeye karar verdiler. Bunun için büyük bir ordu hazırladılar. Bir ölüm-kalım savaşına çıkmışçasına her şeylerini beraberle­rine aldılar. ( İbn Hişâm, es-Sîre, IV, 65; İbn Sa‘d, et-Tabakât, II, 150 )

Durumdan haberdâr olan Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ), ordusuna Mekke’den iki bin kişi daha katarak onların üzerine yürüdü. İslâm ordusu her bakımdan mükemmeldi. Göz kamaştırıcı bir ihtişamla Huneyn’e doğru ilerliyordu. Herkes, şimdiye dek böyle techîzat ve teşkîlâtlı kalabalık bir ordunun Arabistan’da görülmediğini düşünüyordu. Bu durum, ashâb-ı kirâmın gönlünü bir an gurûra sevk edip: “ Böyle bir ordu aslâ yenilmez! ” diyerek düşmanı küçümsemelerine ve maddî güce rağbetle gâlibiyete mutlak gözüyle bakmalarına sebep oldu. İşte bu bir anlık gurur ve ucub, müslümanların ilâhî imtihâna tâbî tutulmalarına se­bebiyet verdi:

İslâm ordusunun öncü kuvvetleri, Huneyn’e girilen dar yollarda kendilerinden emîn bir şekilde ilerlerken, sabahın alacakaranlığında âniden pusuya düşürüldüler. Büyük bir panik zuhûr etti. müslümanlar, üzerlerine yağmur gibi yağan oklar karşısında durakladı­lar. İslâm ordusunda, tereddüt ve telâş dolu bir dağınıklık ve bozulma baş gösterdi. Bu, arkadan gelenlere de sirâyet edince, müslüman safları çözülüp geriledi. Hevâzin ve Sakîf kabîleleri de onları tâkibe koyuldu.

O dehşetli hengâmede yerinden ayrılmayan, sürekli olarak düşmanın üzerine yürü­yen ve bindiği hayvanı dâimâ ileri sürerek kendisini düşmanın ortasına atan yalnız Allah Resûlü ( s.a.s. ) oldu. O gün Efendimiz, eşsiz bir cesâret ve şecaat nümûnesi sergiledi. Hattâ amcası Hz. Abbâs ve Ebû Süfyân b. Hâris, onun mübârek cânının tehlikeye düşmemesi için hayvanının dizginini tutmuşlar, daha fazla ilerlemesine mânî olmaya çalı­şıyorlardı. ( Müslim, Cihâd 76 )

Diğer taraftan, İslâm ordusunun karışıklığı devam ediyordu. Aralarında “ Bugün sihir bozuldu ” diye feryâd edenlerden; “ Bu bozgunluğun arkası denize kadar alınamaz! ” diyenlere kadar birçok ye’se kapılanlar vardı. Mekkelilerden bâzılarının arasından da: “ Peygamber öldü. Araplar eski dinlerine dönecekler! ” diye şâyialar duyu­luyordu. Oysa Peygamberimiz ( s.a.s. ) sağ idi ve düşmana mukâ­vemet göstererek hayvanının üzerinde dimdik durmaktaydı. Allah’a tevekkül ve teslîmi­yet hâlinde ashâbına şöyle sesleniyordu:

“ –Ey Ensâr! Ey Muhâcirler! Ey Allah’ın kulları! Buraya geliniz! Ben Allah’ın kulu ve peygamberiyim!.. ”

Sonra gür sesli olan amcası Hz. Abbâs’a işaret buyurarak, İslâm ordu­suna seslenmeye devam etmesini istedi. Abbâs ( r.a. )’ın yüksek sesle: “ Ey Akabe’de bey’at edenler! Ey Rıdvân ağacı altında söz verenler! Koşun, Allah’ın Resûlü burada!.. ” diyerek seslenmeye başladı. Nidayı duyan sahâbe-i kirâm Efendimiz’in yanına koştu. Böylece Peygamberimiz’in yanında saf tutmaya başlayan mü’min gönüller, içine düştük­leri korkudan sıyrılarak huzur ve sükûnete erdi. Yavaş yavaş Allah’ın lutfuyla bütün İslâm safları derlenip toparlandı. Bundan sonra Allah Resûlü ( s.a.s. ), ellerini yüce dergâha açıp:

“ Allahım! Bana olan zafer va‘dini ihsân buyur! ” niyâzında bulundu.

Tıpkı Bedir savaşındaki gibi yerden mübârek elleriyle bir avuç toprak alarak düşman saflarına doğru attı ve ashâb-ı güzîne:

“ –Haydi şimdi tam bir samimiyet ve gayret içinde hücûm edin! ” buyurdu. ( Müslim, Cihâd, 76-81; Ahmed b. Hanbel, Müsned,  III, 157, V, 286; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, 72; Vâkıdî, el-Meğâzî, III, 897-899 )

Bu defâ İslâm ordusu, savaş yeni başlarcasına bir hızla müşriklerin üzerine saldırdı. Yaptıkları şiddetli hücûm ve hamlelerle kısa zamanda düşmanı perişan edip hüsrâna uğ­rattılar. Sadece dört şehîd verilmiş, buna karşılık müşriklerden yetmiş kişi öldürülmüştü. Düşman öyle mağlûb edilmişti ki, onların savaş meydanına getirdikleri her şey müslüman­lara kalmıştı. Ele geçen ganimetin hadd ü hesâbı yoktu. ( İbn Hişâm, es-Sîre, IV, 79 )

Şüphesiz ki bu hâl, yüce Allah’ın mü’minlere nasîb buyurduğu büyük bir lutfu ve ik­râmı idi. Çünkü onlar, başlangıçta yenilmiş durumda iken netîcede Resûlullah ( s.a.s. )’in şecaat, cesâret, îtidal ve Cenâb-ı Hakk’a gönülden ilticâ ve niyâzıyla zafere nâil olmuşlardı.

Nitekim o gün müşrik saflarında olup da sonradan iman edenler, Allah Teâlâ’nın mü’minlere olan bu yardımını ifade sadedinde, kendilerine, o âna kadar hiç görmedikleri kimselerin hücumda bulunduklarını hayretle îtirâf etmişlerdir. ( Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 286; Heysemî, Mecma‘u’z-zevâid, VI, 182-183; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, 79 )

Huneyn savaşının ardından, Sakîf kabilesinin reisi ve 1düşman ordularının başkumandanı Mâlik b. Avf en-Nadrî ile birlikte daha pek çokları müslüman oldu. Allah onlara küfürden dönüp doğru yolu bulma nimetini lütfetti. müslüman olmayıp şirk içinde kalanlarla ilgili ise, onların Mescid-i Haram’a yaklaşmalarını yasaklayan yeni hükümler indi:


Ömer Çelik Tefsiri
Tevbe suresi Diyanet

Tevbe'den 25 Ayeti'ni dinle


Tevbe suresi 25 ayeti anlamı - okunuşu

Gerçek şu ki, Allah size pek çok yerde ve bu arada Huneyn gününde yardım etmişti. O gün sayıca çokluğunuz sizi gururlandırmış, fakat bu size hiçbir fayda sağlamamıştı. Onca genişliğine rağmen yeryüzü size dar gelmiş, sonra da arkanızı dönüp kaçmıştınız.


Mokhtasar tefsiri

-Ey Müminler!- Muhakkak ki Allah, pek çok savaşta müşriklerden olan düşmanlarınıza karşı sayınızın az olmasına ve gücünüzün de zayıf olmasına rağmen O`na tevekkül etmeniz ve sebeplere sarılmanız nedeniyle size yardım etmişti. Siz, bu savaşlarda çokluğunuz ile böbürlenmemiş ve çokluk, onlara karşı size yardım edilmesine sebep olmamıştı. Huneyn gününde çokluğunuzla böbürlenirken size yardım etti ve şöyle demiştiniz: "Bugün az olmaktan dolayı yenilmeyeceğiz." Sizi gururlandıran çokluğunuz size bir fayda sağlamamıştı. Ve düşmanlarınız size galip gelmişlerdi. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmiş ve yenilmiş bir şekilde arkanıza dönerek düşmanlarınızdan kaçmıştınız.


Ali Fikri Yavuz

Şüphe yok ki Allah, size bir çok savaş yerlerinde zafer verdi; ve “HUNEYN” gününde size yardım etti. O vakit Huneyn’de çokluğunuz size güven vermişti de, bir faydası olmamıştı. Yeryüzü, o genişliği ile başınıza dar gelmişti. Sonra da bozularak arkanızı dönmüştünüz


İngilizce - Sahih International


Allah has already given you victory in many regions and [even] on the day of Hunayn, when your great number pleased you, but it did not avail you at all, and the earth was confining for you with its vastness; then you turned back, fleeing.

Tevbe suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Andolsun ki Allah size birçok yerlerde ve Huneyn gününde yardım etmişti; hani o gün çokluğunuzla övünüp sevinmiştiniz de bu çokluk, düşmanı defedememişti, hiçbir işinize yaramamıştı, yeryüzü, o kadar genişken daralmıştı size, sonra da arka çevirip geri çekilmiştiniz.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Allah sizə bir çox yerlərdə, həmçinin Hüneyn (vuruşu) günündə kömək etdi. O gün çox olmağınız xoşunuza gəlsə də, bir faydası olmadı, gen dünya sizə dar oldu (yer üzü genişliyinə baxmayaraq sizə dar gəldi), sonra dönüb qaçdınız.


Kuran Araştırmaları Vakfı


Andolsun ki Allah, birçok yerde (savaş alanlarında) ve Huneyn savaşında size yardım etmişti. Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonunda (bozularak) gerisin geri dönmüştünüz.

Tevbe suresi (At-Tawbah) 25 ayeti arapça okunuşu

﴿لَقَدْ نَصَرَكُمُ اللَّهُ فِي مَوَاطِنَ كَثِيرَةٍ ۙ وَيَوْمَ حُنَيْنٍ ۙ إِذْ أَعْجَبَتْكُمْ كَثْرَتُكُمْ فَلَمْ تُغْنِ عَنكُمْ شَيْئًا وَضَاقَتْ عَلَيْكُمُ الْأَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ ثُمَّ وَلَّيْتُم مُّدْبِرِينَ﴾
[ التوبة: 25]

lekad nesarakümül lahü fi mevatine kesirativ veyevme huneynin iz acebetküm kesratüküm felem tugni anküm şey'ev vedakat aleykümül 'ardu bima rahubet sümme velleytüm müdbirin

لقد نصركم الله في مواطن كثيرة ويوم حنين إذ أعجبتكم كثرتكم فلم تغن عنكم شيئا وضاقت عليكم الأرض بما رحبت ثم وليتم مدبرين

سورة: التوبة - آية: ( 25 )  - جزء: ( 10 )  -  صفحة: ( 190 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. De ki: "Geceleyin ve gündüzün sizi Rahman'dan kim koruyabilir?" Ama onlar Rablerinin Kitabından yüz çevirmektedirler.
  2. Medyen halkına kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şöyle dedi: "Ey milletim! Allah'a kulluk edin; O'ndan başka tanrınız
  3. Doğrusu inkarcılar, "Ölum bir defadır, tekrar diriltilmeyeceğiz. Eğer doğru sözlü iseniz bize babalarımızı getirsenize" derler.
  4. Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar?
  5. İnandıktan sonra inkar edip, inkarda aşırı gidenler var ya, onların tevbeleri kabul edilmeyecektir. İşte sapıklar
  6. Onlara şöyle denir: "İşlediklerinizden ötürü, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için." Onlara, ceylan gözlü
  7. Allah'a karşı yalan uydurandan veya hak kendisine gelmişken onu yalanlayandan daha zalim kimdir? Cehennemde inkarcılar
  8. Ama, kendilerine kitap verilenler, onlara apaçık belge geldikten sonra ayrılığa düştüler.
  9. Bir çağırıcının yakın bir yerden çağıracağı güne kulak ver.
  10. Şüphesiz Allah, gizliliklerin ortaya çıkacağı gün, insanı tekrar yaratmaya Kadir'dir.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Tevbe indirin:

Tevbe Suresi mp3 : Tevbe suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Tevbe Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Tevbe Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Tevbe Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Tevbe Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Tevbe Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Tevbe Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Tevbe Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Tevbe Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Tevbe Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Tevbe Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Tevbe Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Tevbe Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Tevbe Suresi Al Hosary
Al Hosary
Tevbe Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Tevbe Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Tuesday, July 16, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler