Tur suresi 29. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿فَذَكِّرْ فَمَٓا اَنْتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍۜ ﴾ [الطور: 29]
ayet arapça & türkçe okunuşuFeżekkir femâ ente bini’meti rabbike bikâhinin velâ mecnûn(in) [Tur: 29]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Öğüt ver; Rabbinin nimetiyle sen, ne kahinsin ne de delisin. [Tur: 29]
Tur Suresi 29. ayet tefsiri
Müşrikler, Resûlullah ( s.a.s. )’i halkın nazarında küçük düşürüp insanların ona inanmalarını engellemek için onun hakkında çeşitli yaftalamalarda bulunuyorlardı. Bu sebeple ona “ kâhin ”, “ mecnûn ” ve “ şâir ” diyorlardı.
Kâhin, Arapçada falcı, gaipten haber veren, düzenbaz mânalarında kullanılır. Cahiliye döneminde kâhinlik apayrı bir meslekti. Kâhinler yıldızları tanıyıp onlara mâna verdiklerini iddia ediyorlardı. İtikadı bozuk insanlar da onların böyle olduklarını; ruhlar, şeytanlar ve cinlerle özel irtibata geçmelerinden dolayı gizli bilgileri öğrendiklerini zannediyorlardı. Kaybolan bir şeyi ve nerede olduğunu gösterebileceklerine, çalınan bir şeyin kim tarafından çalındığını bildireceklerine, talihini soranlara talihinde ne yazdığını bildiklerine inanıyorlardı. İşte bu maksatlarla halk onlara gidiyor, onlar da halktan bir şeyler alarak karşılığında istikballerine ait gaybî haberler veriyorlardı. Dilleri de genel konuşma tarzından ayrı idi. Kafiyeli, secîli cümleleri kendilerine has lehçe ile yarı terennümle söylerler ve genellikle herkesin kendi niyetine göre anlayacağı yuvarlak mânalı cümleler kullanırlardı. İşte Kureyş ileri gelenleri halkı aldatmak için Peygamberimiz ( s.a.s. )’e kâhinlik iftirasını yalnızca halkın gözünden saklı olan hakikatleri haber verdiğinden dolayı yapmışlardı.
Mecnûn deli demektir. Cinlerin tasallutuna uğrayarak aklını kaybetmiş, ne konuştuğunu ve ne yaptığını bilemez hale gelmiş kişi mânasındadır. Efendimiz ( s.a.s. ), tek başına başlattığı İslâm davasıyla sapıklık ve şaşkınlık çukurunda bulunan bütün bir toplumu karşısına aldığı ve gerekirse canı pahasına onlarla amansız bir mücadeleye giriştiği için, müşriklerin nazarında bu delilikten başka bir şey değildi.
Şâir ise şiir söyleyen kimse demektir.
Müşrikler, Allah Resûlü ( s.a.s. )’e bu iftiraları atıyor, fakat bunlar bekledikleri neticeyi vermeyince ne yapacaklarını bilmemenin verdiği kararsızlık ve çaresizlik içinde, zamanın felaketlerinin veya ölümün gelip onu yok etmesini bekliyorlardı. Nasıl ki söyledikleri hamasi şiirlerle zaman zaman canlarını yakan, kabile izzet ve şereflerini ayaklar altına seren önceki şairler felakete uğrayarak ölüp gidiyor ve onların belâsından kurtuluyor iseler, Hz. Muhammed ( s.a.s. ) de bir gün gelip yok olacak, böylece -hâşâ- onun şerrinden kurtulacaklardı.
Esasen burada müşriklerin Peygamberimiz ( s.a.s. )’in günden güne gelişen İslâm tebliği karşısında kapıldıkları paniğin tesiriyle içine düştükleri çelişkili söz ve tutumlarına dikkat çekilmektedir. Çünkü Resûlullah ( s.a.s. )’i bir taraftan “ deli ” ilan ederken, diğer taraftan da onu özel kabiliyet ve ince zekâ gerektiren “ kâhinlik ” ve “ şâirlik ”le vasıflandırmaları, akıl ve mantığa sığacak bir iş değildi. Kâhinlikle şâirlik de birbirinden apayrı şeylerdi. Bu sebeple böyle bir çelişkili tavrın, selim aklın emredeceği bir şey olmayıp ancak baştan başa azgınlık, cehalet, hak hukuk tanımama, inat ve vicdansızlıktan kaynaklanan bir durum olduğuna işaret edilmektedir.
Müşriklerin Kur’ân-ı Kerîm hakkındaki iddiaları ise onun Peygamberimiz ( s.a.s. ) tarafından uydurulduğu şeklindeydi. Aslında bunun böyle olduğuna kendileri de inanmıyorlardı. Çünkü Kur’an’ın gerçekten beşer üstü bir kelam olduğunu fark ediyor, kendilerini bile zaman zaman onu dinlemekten alıkoyamıyorlardı. Resûlullah ( s.a.s. )’in, bırakalım Allah adına yalan uydurmayı, sıradan bir insana bile en küçük bir yalan söylemeyecek derecede doğru ve emin olduğunu biliyorlardı. Fakat hem kendileri inanmak istemedikleri, hem de başkalarının inanmalarına engel olabilmek için onu böylece karalamak istiyorlardı. Allah Teâlâ onların bu itirazlarını çürütmek üzere, onlardan Kur’an gibi mûcize bir söz getirmelerini istemiş, fakat onlar böyle bir söz getirmeye hiçbir zaman güç yetirememişlerdir.
Kıyâmete kadar gelecek tüm Allah ve Peygamber düşmanlarını ebediyen susturacak ve onlarda cevap verebilmek için en küçük bir mecâl bırakmayacak şu dehşetli sorulara kulak verin:Ömer Çelik Tefsiri
Tur suresi 29 ayeti anlamı - okunuşu
Rasûlüm! Sen öğüt vermeye devam et. Şunu bil ki sen, Rabbinin nimeti sâyesinde ne bir kâhinsin, ne de bir deli!
Mokhtasar tefsiri
-Ey Resul!- Sen Kur`an ile öğüt ver. Allah`ın sana bahşetmiş olduğu iman ve akıl sebebiyle sen kâhin değilsin. Sana görünen cinler vardır ve sen deli de değilsin.
Ali Fikri Yavuz
O halde (Ey Rasûlüm, sen) öğüd ve nasihata devam et; çünkü sen, Rabbinin (nübüvvet ve İslâm) nimeti sayesinde ne kâhinsin, ne mecnûn
İngilizce - Sahih International
So remind [O Muhammad], for you are not, by the favor of your Lord, a soothsayer or a madman.
Tur suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Artık öğüt ver, gerçekten de Rabbinin nimeti sayesinde sen, ne kahinsin, ne deli.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Elə isə (ya Peyğəmbər! Sən müşriklərə) öyüd-nəsihət ver. Sən öz Rəbbinin ne’məti (nübüvvət və islam dini) sayəsində nə kahinsən, nə də divanə!
Kuran Araştırmaları Vakfı
(Resulüm!) Sen öğüt ver. Rabbinin lütfuyla sen ne bir kahinsin, ne de bir deli.
Tur suresi (At-Tur) 29 ayeti arapça okunuşu
﴿فَذَكِّرْ فَمَا أَنتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍ﴾
[ الطور: 29]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe sizler bir şey dileyemezsiniz.
- Salih: "Ey milletim! Niye iyilikten önce, acele kötülük istiyorsunuz? Merhamet olunasınız diye Allah'tan mağfiret dileseniz
- Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir. Bütün işler O'na döndürülür. Öyleyse O'na kulluk et, O'na
- Doğru yolu bulanların ise Allah doğruluklarını artırır, onların karşı gelmekten sakınmalarını sağlar.
- Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri
- Deniz avı ve onu yemek size de, yolculara da, geçimlik olarak helal kılınmıştır. İhramlı bulunduğunuz
- Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir; iyiyi emreder kötülükten alıkorlar; namaz kılarlar, zekat verirler,
- Attıklarında, Musa: "Yaptığınız sihirdir, fakat Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah bozguncuların işini elbette düzeltmez. Suçlular
- Allah, "Ben onu size indireceğim; bundan sonra içinizden kim inkar ederse, dünyalarda kimseye azabetmiyeceğim şekilde
- And olsun ki, onlardan önce, Firavun milletini denemiştik. Onlara gelen değerli bir peygamber demişti ki:
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Tur indirin:
Tur Suresi mp3 : Tur suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler