Kehf suresi 37. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿قَالَ لَهُ صَاحِبُهُ وَهُوَ يُحَاوِرُهُٓ اَكَفَرْتَ بِالَّذ۪ي خَلَقَكَ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ سَوّٰيكَ رَجُلًاۜ ﴾ [الكهف: 37]
ayet arapça & türkçe okunuşuKâle lehu sâhibuhu vehuve yuhâviruhu ekeferte billeżî ḣalekake min turâbin śümme min nutfetin śümme sevvâke raculâ(n) [Kehf: 37]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: "Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: "Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!" demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabilir. Yahut suyu çekilir bir daha da bulamazsın" dedi. [Kehf: 37]
Kehf Suresi 37. ayet tefsiri
Dördüncü safhada, bahçeleri, mal ve mülkü bulunmayan, ehlü iyali kalabalık olmayan fakir ama bununla birlikte Allah’a inanan ve O’na güvenen arkadaşın, kendisine taslanılan üstünlükler karşısında ezilmediğini, aşağılık duygusuna kapılmadığını, bilakis kendinden gayet emin bir şekilde tatlı ve anlamlı bir dille gururlu arkadaşını ikaz edip onu düşünmeye, aklını başına alıp gerçeği anlamaya çağırdığını görüyoruz:
Önce ona Allah’ı hatırlatıyor; kendisini aslen topraktan sonra bir damla sudan yaratan sonra da ona eli yüzü düzgün adam şeklini veren Allah’ı. Ve bu davranışının, yüce Allah’ı inkâr anlamına geldiğini ihtar ediyor. Tabi bu arada da kendisinin Allah’ı tek Rab kabul eden, O’na asla şirk koşmayan, fakirlik, zenginlik vs. O’nun verdiği her şeye razı olan muvahhid biri olduğunu, bunun kendi nazarında her şeyden üstün büyük bir sermaye olduğunu ifadeden çekinmiyor. Daha sonra arkadaşına, bahçesine girdiği zaman “ Mâşallah, Allah dilemiş olmuş! Bütün kuvvet ancak Allah’a aittir ” ( Kehf 18/39 ) demesi[ 1 ], böylece bütün bunların Allah’ın vergisi olduğunu kabul etmesi ve gururlanmak yerine hamd ve şükran duygularıyla O’na boyun eğmesi gerektiğini bildiriyor. Onu gerçek bir iman ve teslimiyete çağırıyor. Ayrıca onu, tevbe edip durumunu düzeltmediği, kendisini mal ve evlatça üstün görerek böbürlenmeğe devam ettiği, arkadaşını da mal ve evladı az olduğu için hakir gördüğü takdirde Allah’ın, arkadaşına, kendisinin bahçelerinden daha hayırlısını verebileceği, kendisinin bahçelerine de bir felaket göndererek kaypak bir toprak haline getirebileceği veya suyunu, bir daha bulunmayacak şekilde batırıp yok edebileceği ikaz ve tehdidinde bulunuyor. Daha doğrusu bu yolla da onu, Allah’ın gücü ve kuvveti karşısında teslimiyete davet ediyor.
Anlaşılan o ki, gururlu kişi, mü’min arkadaşının bu nasihatlerine pek kulak asmıyor, o da Rabbinden, haksız yere kendisini horlayan ve kendine üstünlük taslayan bu zalime layık olduğu cezayı vermesini talep ediyor da bahçelerin ve sahiplerinin kötü akıbetini sergileyen şu beşinci safha meydana geliyor:
[ 1 ] Resûlullah ( s.a.s. ) Ebû Mûsâ’ya: “ Ben sana cennet hazinelerinden olan bir sözü öğreteyim mi? ” diye buyurdu. O da: “ Buyur, öğret ” deyince Efendimiz: “ Bu, لَا حَوْلَ وَ لَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ الْعَلِيِّ الْعَظ۪يمِ ( La havle ve lâ kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l-azim ) sözüdür ” buyurdu. ( Müslim, Zikir 44 ) Peygamberimiz ( s.a.s. ) şöyle buyurur: “ Kişi, evinin kapısından çıktığında, onunla birlikte görevli iki melek bulunur. Eğerبِسْمِ اللّٰهِ ( Bismillah ) derse, melekler ona: «Doğru yolu buldun», derler. لَا حَوْلَ وَ لَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ ( La havle vela kuvvete illa billah ) derse, «Korundun», derler. «Allah’a güvenip dayandım» derse, «Bunlar sana yeter», derler. Bu sefer ins ve cin şeytanları onunla karşılaşır ve birbirlerine şöyle derler: «Doğru yola iletilmiş, korunmuş ve söyledikleri sözler kendisine yeterli gelmiş bir kimseden ne istiyorsunuz.» ” ( İbn Mâce, Dua 18 ) Nebiyy-i Ekrem ( s.a.s. )’in verdiği habere göre:“ Kim, bir şey görüp de onu beğenecek olursa , مَا شَاۤءَ اللّٰهُ لَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ ( mâşallah la kuvvete illa billah ) derse ona hiç bir nazar değmez. ” ( Heysemî, Mecma‘u’z-zevâid, V, 109 )
Ömer Çelik Tefsiri
Kehf suresi 37 ayeti anlamı - okunuşu
Arkadaşı ona şöyle cevap verdi: “Seni aslen topraktan, sonra bir nutfeden yaratan, sonra da seni eli yüzü düzgün bir adam hâline getiren Allah’ı inkâr mı ediyorsun?”
Mokhtasar tefsiri
Kendisiyle konuşan Mümin kimse ise, ona sözünü tekrar ederek şöyle dedi: "Baban Âdem`i topraktan yaratan, sonra seni meniden yaratan, sonra da olgun erkek bir insan haline getiren, bütün azalarını dengeli ve mükemmel olarak yaratan Rabbine iman etmede küfür mü ediyorsun? Şüphesiz bunların hepsini eksiksiz olarak yapmaya gücü yetenin, öldükten sonra tekrar diriltmeye de gücü yeter.
Ali Fikri Yavuz
(Mümin olan) arkadaşı ona hitap ederek şöyle dedi: “- seni (aslen) topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün bir adam kılığına getiren Allah’ı inkâr mi ettin
İngilizce - Sahih International
His companion said to him while he was conversing with him, "Have you disbelieved in He who created you from dust and then from a sperm-drop and then proportioned you [as] a man?
Kehf suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Onunla konuşurken arkadaşı da seni dedi, topraktan, sonra bir damla sudan yaratıp bundan sonra da tam, azası düzgün bir insan haline getireni inkar mı ediyorsun?
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Onunla söhbət edən (mömin) yoldaşı isə belə dedi: “Əvvəlcə səni (baban Adəmi) torpaqdan, sonra bir qətrə sudan (mənidən) yaratmış, daha sonra səni adam şəklinə (insan qiyafəsinə) salmış Allahı inkarmı edirsən?
Kuran Araştırmaları Vakfı
Karşılıklı konuşan arkadaşı ona hitaben: "Sen, dedi, seni topraktan, sonra nutfeden (spermadan) yaratan, daha sonra seni bir adam biçimine sokan Allah'ı inkar mı ettin?"
Kehf suresi (Al-Kahf) 37 ayeti arapça okunuşu
﴿قَالَ لَهُ صَاحِبُهُ وَهُوَ يُحَاوِرُهُ أَكَفَرْتَ بِالَّذِي خَلَقَكَ مِن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ سَوَّاكَ رَجُلًا﴾
[ الكهف: 37]
قال له صاحبه وهو يحاوره أكفرت بالذي خلقك من تراب ثم من نطفة ثم سواك رجلا
سورة: الكهف - آية: ( 37 ) - جزء: ( 15 ) - صفحة: ( 298 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- İçinizden cumartesi günü azgınlık edenleri elbette biliyorsunuz. Onlara "Aşağılık birer maymun olunuz" dedik; bunu, çağdaşlarına
- Allah'ı bırakıp, kendilerine fayda da zarar da veremeyen şeylere kulluk ederler. İnkar eden, Rabbine karşı
- "Hayat, ancak bu dünyadaki hayatımızdır. Ölürüz ve yaşarız; bizi ancak zamanın geçişi yokluğa sürükler" derler.
- Musa, halkının haberi olmadığı bir zamanda, şehre girdi. Biri kendi adamlarından, diğeri de düşmanı olan
- Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık
- "Bu iddiada samimi iseniz, bu azabın gerçekleşmesi ne zamandır? söyle" derler.
- "Onları kötülüklerden koru! O gün kötülüklerden kimi korursan, ona şüphesiz rahmet etmiş olursun. Bu büyük
- İnsan iyiliğin gelmesine dua ettiği gibi, kötülüğün gelmesine de dua eder. Esasen insanoğlu acelecidir.
- Yaratan Rabbinin adıyla oku!
- İnanıp, yararlı iş işleyenlere gelince, Rableri onları rahmetine garkeder. İşte bu, apaçık kurtuluştur.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Kehf indirin:
Kehf Suresi mp3 : Kehf suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler