İbrahim suresi 38. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
İbrahim suresi 38 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : İbrahim suresi - Ibrahim aya 38 (Abraham).
  
   

﴿رَبَّنَٓا اِنَّكَ تَعْلَمُ مَا نُخْف۪ي وَمَا نُعْلِنُۜ وَمَا يَخْفٰى عَلَى اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍ فِي الْاَرْضِ وَلَا فِي السَّمَٓاءِ ﴾ [إبراهيم: 38]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Rabbenâ inneke ta’lemu mâ nuḣfî vemâ nu’lin(u)(k) vemâ yaḣfâ ‘ala(A)llâhi min şey-in fî-l-ardi velâ fî-ssemâ/-(i) [İbrahim: 38]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

"Rabbimiz! Doğrusu Sen gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'tan gizli kalmaz." [İbrahim: 38]


İbrahim Suresi 38. ayet tefsiri

Rivayete göre İbrâhim ( a.s. ), eşi Hâcer’den oğlu İsmâil doğduğu zaman seksen altı yaşında; Sâre’den oğlu İshâk doğduğunda ise doksan dokuz yaşında bulunuyordu. ( İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ân, IV, 14 ) İbrâhim ( a.s. ), daha önce yapmış ol­duğu duasının kabul buyurup ( bk. Saffât 37/100 ) ihtiyarlığına rağmen kendisine bu iki evlâdı lütfettiği için Allah’a hamdetmiştir.

İbrâhim ( a.s. ), namaz ibâdeti üzerinde hassâsiyetle durmakta, hem kendini hem de zürriyetinin namazı dosdoğru kılanlardan yapması için Allah’a yalvarmaktadır. Namaz dini ayakta tutan âdeta çadırın orta direği mesâbesinde olduğu için, onu dosdoğru kılan bütün emir ve yasaklarıyla dini ayakta tutacaktır. Yani İbrâhim ( a.s. ) bu duasıyla, kendinin ve zürriyetinin dindâr, müslüman, Allah’a teslim olmuş, dini bütün ahkâmiyle yaşayan ve yaşatan kimseler olmasını talep etmiştir. Namazı devamlı kılmanın, namazın mü’minin miracı olması hasebiyle, manevî yükselişi devam ettirmeye de işarette bulunduğu anlaşılmaktadır.

Namaz, kulun bütün içtenlik ve samimiyetiyle Rabbine yöneldiği, ihtiyaçlarını arzettiği, Rabbinin birliğini, kudretini ve kıyamette kendisini hesaba çekeceğini düşündüğü, böylece geçmişini ve geleceğini kapsamlı bir şekilde gözden geçirdiği tefekkür yoğunluklu bir ibâdettir. Hz. Mevlânâ, Hz. İbrahîm ve oğlu Hz. İsmâil’le de bağlantı kurarak kulun namazda ne durumda olması gerektiğini şöyle izah etmeye çalışır:

“ Ey imam, namaza başlarken الله اكبر ( Allahu ekber ) demenin mânası şudur: «Allahım, biz senin huzûrunda kurban olduk.» Kurban keserken Allahu ekber dersin, işte öldürülmeye layık olan nefsi kurban ederken de bu söz söylenir. O esnada beden İsmâil, can da Halîl İbrâhim gibidir. Can, bu semiz bedenin hevâ ve hevesini kesmek için tekbîr getirince beden şehvetlerden, hırslardan kurtulur, namazda «Bismillâhirrahmânirrahîm» demekle kurban olur gider. Namaz kılanlar, kıyâmette olduğu gibi, Allah’ın huzûrunda saflar halinde dururlar, sorguya, hesap vermeye, yalvarmaya koyulurlar. Namazda gözyaşı dökerken ayakta durmak, kıyâmet günü dirilerek, kabirlerden kalkıp mahşer yerinde Allah’ın huzûrunda ayakta durmağa benzer.

Bu sırada Cenâb-ı Hakk: «Sana verdiğim bu kadar ömür içinde ne yaptın? Ne kazandın, ve bana ne getirdin?» diyecek. «Ömrünü ne ile, hangi işlerle, ne gibi ibâdetlerle, ne iyilikler yaparak harcadın, bitirdin? Sana verdiğim rızkı, kuvveti, gücü ne ile yok ettin? Gözünün nûrunu nerede tükettin? Beş duygunu nerelerde kullandın? Gözünü, kulağını, aklını, iradeni, bileğini, arşa ait olan bütün bu kuv­vetlerini, neye, nerelere harcadın da onlara karşılık, bu dünyada neyi satın aldın? Sana kazma gibi, bel gibi el, ayak verdim. Onları sana ben bağışladım; onlar ne oldular?» Allah’ın huzûrunda bunun gibi derde dert katan yüz binlerce haberler, sualler gelir.

Namazda kıyamda iken, kula gelen bu sözlerden kul utanır, utancından iki büklüm olur rükûya varır. Utancından ayakta durmağa gücü kalmaz, rukûda «Subhâne rabbiye’1-azîm ” diyerek Allah’ın noksan sıfatlardan berî olduğunu söyler. Sonra o kula Hakk’tan ferman gelir; «Başını kaldır da sorulan sorulara cevap ver» denir. Kul utana utana başını ruküdan kaldırır; fakat dayanamaz; o günahkâr, utancından yine yüz üstü yere kapanır. Ona tekrar; «Secdeden başını kaldır da, yaptıklarından haber ver» diye ferman gelir. O bir kere daha utanarak başını kaldırır ama, dayanamaz yine yılan  gibi yüz üstü düşer. Cenâb-ı Hakk; «Tekrar başını kaldır da söyle, yaptıklarını kıldan kıla, birer birer senden soracağım» diye buyurur.

Allah’ın heybetli hitabı, onun rûhuna tesir ettiği için, ayakta duracak gücü kalmamıştır. Bu ağır yük yüzünden kādeye varır, dizleri üstüne çöker. Cenâb-ı Hakk ise; «Haydi söyle, anlat» diye buyurur. «Sana nimet vermiştim, nasıl şükrettiğini söyle; sana sermaye vermiştim, onunla ne kâr elde ettiğini göster.» Kul yüzünü sağ tarafına döndürür, peygamberlerin rûhlarına ve meleklere selam verir. Onlara yalvararak der ki: «Ey mâna pâdişahları, bu kötü kişiye şefaat edin, bu günahkârın ayağı da, örtüsü de çamura battı.» Peygamberler selam veren kula, derler ki: «Çâre ve yardım günü geçti, gitti. Çâre dünyada olabilirdi, orada hayırlı işler yapmadın, ibâdet etme­din, öğünler geçti. Ey bahtsız kişi, sen vakitsiz öten bir horoz gibisin; git, bizi üzme, bi­zim kalbimizi kırma.» Kul yüzünü sola çevirir, bu defa akrabalarından yardım ister, onlar da ona; «Sus!» derler. «Ey efendi, biz kimiz ki sana yardım edelim, elini bizden çek de kendi cevâbını Allah’a kendin ver» derler. Ne bu taraftan, ne o taraftan bir çâre bulamayınca, o çâresiz kulun gönlü, yüz parça olur. O herkesten ümidini kesince, iki elini açar, duaya başlar. «Allahım, herkesten ümidimi kestim. Başta da sonda da kulunun başını vu­racağı, sığınacağı sensin; senin rahmet ve mağfiretine son yoktur.»

Namazdaki bu hoş işaretleri gör de, sonunda, kesin olarak işin böyle olacağını anla... Aklını başına al da namaz yumurtasından civciv çıkar, yâni namazdan mânen yararlan, yoksa dane toplayan bir şey öğrenememiş kuş gibi, Allah’ın büyüklüğünü düşünmeden yere başını koyup kaldırma.” ( Mevlânâ, Mesnevî, 2143-2175. beyitler )

Hz. İbrâhim, bir taraftan kendisinin ve zürriyetinin böyle bir ibâdet ve hesap şuuru içinde Allah’a kul olmasını Rabbinden niyaz ederken, diğer taraftan da engin gönlünde herkese karşı taşıdığı sınırsız şefkat ve merhametin bir göstergesi olarak duasını kendisi, zürriyeti, ana-babasıyla birlikte bütün ümmete şâmil kılmıştır. Bu, onun sadece kendini ve yakın akrabasını düşünen bir kişi değil, bütün ümmetin derdiyle dertlenen büyük bir peygamber, seçkin bir insan olduğunu gösterir. Bu yönden de geriden gelen mü’minlere güzel bir numûne olmaktadır. Nitekim Resûlullah ( s.a.s. ), yapılacak duanın umûmî olmasının önemine işaret ederek: “ Bir kişi bir topluluğa imam olur da onları bırakıp Sadece kendisi için dua ederse onlara hıyânet etmiş olur ” buyurur. ( Ebû Dâvûd, Tahâret 43; Tirmizî, Salât 148 )

Esasen tek başına bile olsa evlâ olan, kendisine, ana-babasına, atalarına, çocuklarına, kardeşlerine, sâlih mü’min dostlarına niyet ederek onları da duasına katmak, duasının bereketine onları da nâil etmektir. Böylece duasının keyfiyeti ve kabul olma ihtimâli artacak; ayrıca zikrettiği şahısların himmet ve rûhânî teveccühlerinin bereketi de dua eden kişiye ulaşmış olacaktır.

Bütün gayretler, korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı kıyamet gününün dehşetinden emniyette olabilmek içindir. Çünkü ilâhî buyrukları dinlemeyen zâlimleri pek korkunç bir son beklemektedir:


Ömer Çelik Tefsiri
İbrahim suresi Diyanet

İbrahim'den 38 Ayeti'ni dinle


İbrahim suresi 38 ayeti anlamı - okunuşu

“Rabbimiz! Hiç şüphesiz sen, bizim gizlediğimizi de bilirsin, açığa vurduğumuzu da. Çünkü yerde olsun, gökte olsun hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz!”


Mokhtasar tefsiri

Rabbimiz! Gizlediğimiz ve açığa vurduğumuz her şeyi hakkıyla bilirsin. Göklerde ve yerde hiçbir şey Allah`a gizli kalmaz. Bilakis Allah her şeyi bilir. Aynı zamanda muhtaç olduğumuz şeyler ve kendisine olan ihtiyacımız O`na gizli kalmaz.


Ali Fikri Yavuz

Ey Rabbimiz! Gizlediğimiz ve açıkladığımız her şeyi muhakkak sen bilirsin. Ne yerde, ne gökte hiç bir şey Allah’a gizli kalmaz


İngilizce - Sahih International


Our Lord, indeed You know what we conceal and what we declare, and nothing is hidden from Allah on the earth or in the heaven.

İbrahim suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Rabbimiz, şüphe yok ki gizlediğimizi de bilirsin sen, açığa vurduğumuzu da ve Allah'tan hiçbir şey gizlenemez ne yeryüzünde, ne de gökte.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Ey Rəbbimiz! Sən bizim gizli saxladığımız və aşkar etdiyimiz hər şeyi (bütün gizli və aşkar əməllərimizi) bilirsən. Yerdə də, göydə də Allahdan gizli heç bir şey qalmaz!


Kuran Araştırmaları Vakfı


"Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen bizim gizleyeceğimizi de açıklayacağımızı da bilirsin. Çünkü ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz."

İbrahim suresi (Ibrahim) 38 ayeti arapça okunuşu

﴿رَبَّنَا إِنَّكَ تَعْلَمُ مَا نُخْفِي وَمَا نُعْلِنُ ۗ وَمَا يَخْفَىٰ عَلَى اللَّهِ مِن شَيْءٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ
[ إبراهيم: 38]

rabbena inneke talemü ma nuhfi vema nülin vema yahfa alel lahi min şey'in fil 'ardi vela fissema'

ربنا إنك تعلم ما نخفي وما نعلن وما يخفى على الله من شيء في الأرض ولا في السماء

سورة: إبراهيم - آية: ( 38 )  - جزء: ( 13 )  -  صفحة: ( 260 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Yanlarında, örtülü yumurta gibi (bembeyaz), bakışlarını da yalnız eşlerine çevirmiş güzel gözlüler vardır.
  2. "Ey oğulcuğum! Namazı kıl, uygun olanı buyurup fenalığı önle, başına gelene sabret; doğrusu bunlar, azmedilmeğe
  3. Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini
  4. Hazinesi Bizim katımızda olmayan hiçbir şey yoktur. Biz onu ancak belli bir ölçüye göre indiririz.
  5. Ayetlerimizi inkar edenler Bize gizli değillerdir. Kıyamet gününde ateşe atılan mı, yoksa güven içinde gelen
  6. Rabbi ona: "Teslim ol" buyurduğunda, "Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti.
  7. Yoksa, kötülük işleyen kimseler, ölümlerinde ve diriliklerinde kendilerini, inanıp yararlı iş işleyen kimseler ile bir
  8. Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş
  9. Ad milletinin başından geçende de ibret vardır: Onların üzerine, uğradığı her şeyi bırakmayıp toza çeviren
  10. Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah İbrahim indirin:

İbrahim Suresi mp3 : İbrahim suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
İbrahim Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
İbrahim Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
İbrahim Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
İbrahim Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
İbrahim Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
İbrahim Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
İbrahim Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
İbrahim Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
İbrahim Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
İbrahim Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
İbrahim Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
İbrahim Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
İbrahim Suresi Al Hosary
Al Hosary
İbrahim Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
İbrahim Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Thursday, November 21, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler