Ahzab suresi 56. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Ahzab suresi 56 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Ahzab suresi - Al-Ahzab aya 56 (Confederates - The Combined Forces).
  
   

﴿اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّۜ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْل۪يمًا ﴾ [الأحزاب: 56]

ayet arapça & türkçe okunuşu

İnna(A)llâhe vemelâ-iketehu yusallûne ‘alâ-nnebiy(yi)(c) yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû sallû ‘aleyhi vesellimû teslîmâ(n) [Ahzab: 56]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler: Ey inananlar! Siz de onu övün, ona salat ve selam getirin. [Ahzab: 56]


Ahzab Suresi 56. ayet tefsiri

Allah Teâlâ, âlemlere rahmet olarak gönderdiği Habîb-i Ekrem’ini husûsî olarak seçmiş ve ona sonsuz lütûflarda bulunmuştur. Bu ilâhî ihsanların en mühimlerinden biri de salât ü selâmdır. Bu, ümmetinin Rasûlü’ne olan saygı, muhabbet ve ta’zimini artıracak ve onunla mü’minler arasındaki kalbî irtibatı sürekli canlı tutacaktır.

Salât; istiğfâr, mağfiret, dua, bereket, övgü, tebrîk, ta’zîm, namaz ve ibâdet gibi mânalara gelir. İslâm âlimleri bu kelimeye, salât edene göre farklı mânalar vermişlerdir:

  Allah’ın bir kula salât etmesi; ona rahmet etmesi, şân ve şerefini yüceltip tezkiye etmesi, başarıya ulaştırıp koruması ve sevap vermesidir.

  Meleklerin salât etmesi; onun için bağışlanma talebinde bulunmaları, kadr ü kıymetini anıp yüce mertebelere erişmesi için Allah’a dua etmeleridir.

  Mü’minlerin salâtı ise hayır dua etmeleri, her hususta Resûlullah ( s.a.s. )’e tâbî olup sünnetlerini aynen tatbik etmeleri ve ondan şefâat istemeleridir.

Hâsılı, Resûl-i Ekrem Efendimiz’e salât getirmenin mânası, onun ta’zim edilmesidir. “ Rabbimiz! Sevgili Peygamberimiz’in şânını yücelt ” demektir. Efendimiz’in dünyada şânının yüceltilmesi, dîninin dünyanın her bir yanına yayılıp diğer dinlere üstün getirilmesi ve şeriatının devam ettirilmesiyle olur. Âhirette ise mükâfatının artırılması, ümmetine şefâata izin verilmesi, Makâm-ı Mahmûd’a ulaştırılarak faziletinin ebedîleştirilmesi şeklinde tahakkuk eder.

Âyette geçen “ selâm ” kelimesi; selâmet, esenlik, huzûr, emniyet anlamlarını ihtivâ eder. Selâmın ayrıca teslim olma, itâat etme ve sulh içerisinde bulunma mânaları da bulunmaktadır.

Bu durumda biz Efendimiz’e salât ü selâm getirirken Cenâb-ı Hakk’a şöyle dua etmiş oluruz:

“ Yâ Rabbî! Resûl-i Ekrem’inin nâmını, şânını hem dünya hem de âhirette yüce kıl. Onun getirdiği İslâm dînini bütün cihâna yay ve bu dini dünya durdukça yaşat. Ona âhirette ümmetine şefaat etme hakkı ver ve kendisine sayısız sevaplar ihsan eyle! Ona selâmet, huzur ve emniyet bahşeyle! Bize de onun sünnet-i seniyyesine tam bir teslimiyet ve alçakgönüllülükle teslim olmayı nasip eyle! ”

En uygun ve makbul davranış, Peygamberimizin her ismi geçtikçe ve her hatırlandıkça salât ü selâm getirmektir. Efendimiz’e salât ü selâm getirmeye bizi teşvik eden pek çok sebep vardır:

    Her şeyden önce Rabbimiz, bizzat kendisi salât ederek onu rahmet, rızâ ve hoşnutluğu ile yüceltmiş ve bize de böyle yapmamızı emretmiştir.

Allah Resûlü’ne selâm verdiğimiz yerlerden birisi de namazda okuduğumuz tahiyyattır. Her gün namaz kılarken tahiyyatta Resûlullah’ı bizzat karşımızdaymış gibi tahayyül ederek ona اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ اَيُّهَا النَّبِيُّ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ ( esselâmü aleyke eyyühen Nebiyyü ve rahmetullâhi ve berakâtüh ) “ Ey Peygamber! Selâm, Allah’ın rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun ” dememizi istemiştir. Hâlid-i Bağdâdî hazretleri bu hususta şu açıklamayı yapar:

“ Namazda her bir rüknü edâ ederken kalbinde Nebiyy-i Ekrem ( s.a.s. )’i, onun mükerrem şahsiyetini hazır bulundur ve اَلسَّلَامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا النَّبِيُّ  ( esselâmü aleyke eyyühen Nebiyyü ) de! Böyle yaparsan selâmın ona ulaşır o da sana daha üstünü ile mukâbelede bulunur. ”

    Bütün melekler Peygamberimiz’e dua ve istiğfâr ederek saygılarını sunarken salât getiren kul da, bizzat Allah Teâlâ ve meleklerin yapmış olduğu bir fiile iştirak etmektedir. Allah’ın kendi zâtına izâfe ettiği bir fiile iştirak ediyor olmak dahi salavât-ı şerîfe getirmenin ehemmiyetine âit kâfî bir delil sayılabilir.

    Bizi karanlıktan aydınlığa çıkarmasına ve hidâyeti göstermesine karşılık, her ne kadar ona olan borcumuzu tam olarak ödememiz mümkün olmasa da, Efendimiz’e olan minnet ve şükrân hislerimizin bir ifadesidir.

    Sa­lât ü se­lâm ge­tir­mek, Resûlullah ( s.a.s. )’in rûhâniye­tiy­le ir­ti­bat kur­ma­yı ve onun nûrun­dan istifade et­me­yi te­min eder. Kulun bu sa­la­vât­lardan elde edeceği mü­kâ­fâ­t ise ih­lâ­sı ve Allah Resûlü’ne olan muhabbe­ti derecesindedir.

    Salât ü selâm, Fahr-i Kâinat Efendimiz’e mânen yakınlaştıran, böylece Allah’ın rızâsını elde eden kulun mertebesini yükselten müessir vâsıtalardan biridir.

Efendimiz’in rûhâniyetine yaklaşmak ve onunla beraber olabilmek dünya ve âhirette elde edilebilecek en büyük saadet ve bahtiyarlıktır. Bu bahtiyarlığa erişebilmenin yolu Peygamberimiz’in muhabbet ve rızâsını kazandıracak davranışları sergilemektir. Bunun anahtarı ise ona bolca salât ü selâm getirmektir. Nitekim Fahr-i Kâinat Efendimiz, salât ve selâmların kıyâmet gününde kendisine yakınlık vesîlesi olduğunu şöyle ifade etmiştir:

“ Kıyâmet gününde insanların bana en yakın olanı, bana en çok salât ü selâm getirendir. ” ( Tirmizî, Vitir 21 )

    Salât ve selâm, müminler için her konuda numûne-i imtisâl olan Resûlullah Efendimiz’in kalbî, hissî ve fikrî bakımdan bizimle beraber olmasına, onun mânevî dünyasından bizim gönül âlemimize feyiz ve bereketin akmasına vesîledir.

Dolayısıyla ilâ­hî feyz ve be­re­ke­ti kal­be nak­şedebilmek, Resûlullah ( s.a.s. )’in rû­hâ­ni­ye­tin­den his­se­ler ala­bil­mek ve onunla râ­bı­ta­yı güç­len­dir­mek için bü­tün za­man ve me­kân­lar­da, hu­sû­siy­le se­her va­kit­le­rin­de sa­la­vât-ı şe­rî­fe­ getirmenin pek bü­yük bir ehem­mi­ye­ti var­dır.

    Sa­lât ü se­lâm oku­yan kim­se, Allah ve Ra­sû­lü’nün mu­hab­be­ti­ni di­ğer sevgilere ter­cih ettiğinden, kö­tü huylardan kur­tu­lur ve onun ah­lâ­kıy­la ah­lâk­lanır. Ne­biyy-i Ek­rem’e olan muhabbe­ti art­tı­ğı gi­bi, Efen­di­miz’in de o kimseye teveccühü kat­la­na­rak ar­tar.

Resûlullah Efendimiz’e getirilen salavât, mü’mini Allah’ın rahmet ve bereketine nâil eder. Efendimiz bu konuda şöyle buyurmuştur:

“ Kim ba­na bir de­fa sa­lât ge­ti­rir­se, Allah o kim­se­ye on de­fâ sa­lât eder, on ha­tâ­sı si­li­nir ve on de­re­ce yük­sel­ti­lir. ” ( Ne­sâî, Sehv 55 )

Salât getirmenin diğer bir faydası da dua ve yakarışların arş-ı a‘lâya yükselmesine vesîle olmasıdır. Bu sebeple namazdan sonra veya diğer zamanlarda Allah’a dua edecek kimse, اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ وَ الصَّلَاةُ وَ السَّلَامُ عَلَي سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰي اٰلِه۪ وَ صَحْبِه۪ اَجْمَع۪ينَ ( elhamdü lillâhi Rabbil âlemîn vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ) veya buna benzer bir hamdele ve salvele ile başlamalıdır. Nitekim bir defasında Resûl-i Ekrem Efendimiz sahâbîlerden birinin Allah’a hamd ve Resûlü’ne salât getirerek duaya başladığını gördüğünde, onu takdir ederek; “ Ey namaz kılan zât! Dua et, Duana hamdele ve salvele ile başladığın müddetçe duan kabul olunur ” buyurmuştur. ( Tirmizî, Deavât 65 )

Ömer b. Hattâb ( r.a. ) şöyle demiştir; “ Yaptığın dua yerle gök arasında durur. Peygamberine salât getirmedikçe hiçbir duan Allah katına yükselmez. ” ( Tirmizî, Vitr 21 )

Ebubekir ( r.a. ) salavât-ı şerîfenin fazileti ile alâkalı olarak şöyle demiştir:

“ Resûlullah’a salavât getirmek günahları, suyun ateşi söndürmesinden daha çabuk yok eder. Ona selâm göndermek pek çok köle âzâd etmekten daha faziletlidir. Onu sevmek ise riyâzet ve mücâhededen, Allah yolunda kılıç sallamaktan daha üstündür. ” ( Bağdadî, Târih, VII, 161 )

Salavât-ı şerîfeye devam etmek insanın mânevî dünyasına âhenk kazandırır, tefekkürünü lüzumsuz şeylerden arındırır. Nitekim salavât getirmenin unu­tu­lan bir şeyin kolayca ha­tır­lan­ma­sı­na yardımcı olduğu müşâhede edilmiştir. Özellikle Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen kimseler bunu birçok defa tecrübe etmişlerdir. Aşk ve mu­hab­bet, iki kalb ara­sın­da kurulan mânevî bir bağdır. Bu bağın tezâhürü ise se­ven­in, se­vdiğini hiç­bir za­man gönlünden ve dilinden dü­şür­memesidir. Sevgiliyi hatırlatan her söz, zaman ve mekan kaydı olmaksızın sevenin gönlünü ürpertir, ona olan iştiyâkı canlı tutar. Dolayısıyla mü’minler de salât ü selâm getirmek sûretiyle Efendimiz’in ruhâniyetini kendileri ile birlikte hissedecekler ve Efendimizin güzel ahlâkından nasip alacaklardır. Ama ne yazık ki, bu manevî sofradan nasibi olmayanlar, hatta buna ihanet edip düşmanlığa yeltenen bedbahtlar da vardır. Bu gibiler hakkında buyruluyor ki:
Ömer Çelik Tefsiri
Ahzab suresi Diyanet

Ahzab'den 56 Ayeti'ni dinle


Ahzab suresi 56 ayeti anlamı - okunuşu

Şüp­he­siz Al­lah ve me­lek­le­ri, Peygamber’e çok­ça sa­lât eder­ler. Ey mü’­min­ler! Siz de ona salât edin ve tam bir tes­lî­mi­yet­le se­lâm ve­rin.


Mokhtasar tefsiri

Şüphesiz Yüce Allah, meleklerinin katında resulü Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-`i övmekte (ona senâ etmekte) dir. Melekler ise O`nun için dua etmektedirler. Ey Allah`a iman edenler ve Allah`ın kulları için gönderdiği din ile amel edenler! Sizler de Rasûlullah`a salat ve selam edin.


Ali Fikri Yavuz

Gerçekten Allah ve melekleri, Peygambere salât ederler (şeref ve şanını yüceltirler). Ey iman edenler! Siz de O’na salât edin (Allahümme salli alâ MUHAMMED, deyin) ve gönülden teslim olun


İngilizce - Sahih International


Indeed, Allah confers blessing upon the Prophet, and His angels [ask Him to do so]. O you who have believed, ask [Allah to confer] blessing upon him and ask [Allah to grant him] peace.

Ahzab suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Şüphe yok ki Allah ve melekleri, salavat getirir Peygambere; ey inanlar, siz de ona salavat getirin, tam teslim olarak da selam verin.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Həqiqətən, Allah və Onun mələkləri Peyğəmbərə salavat göndərirlər (xeyir-dua verirlər). Ey iman gətirənlər! Siz də ona salavat göndərib (onun üçün salavat deyib) layiqincə salamlayın! (Allahümmə səlli əla Muhəmmədin və ali Muhəmməd; əssəlamu əleykə əyyuhənnəbi və rəhmətullahi və bərəkətuhu–deyin!)


Kuran Araştırmaları Vakfı


Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevat getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.

Ahzab suresi (Al-Ahzab) 56 ayeti arapça okunuşu

﴿إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ ۚ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
[ الأحزاب: 56]

innel lahe vemelaiketehu yüsallune alen nebiyy ya eyyühel lezine amenu sallu aleyhi vesellimu teslima

إن الله وملائكته يصلون على النبي ياأيها الذين آمنوا صلوا عليه وسلموا تسليما

سورة: الأحزاب - آية: ( 56 )  - جزء: ( 22 )  -  صفحة: ( 426 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Bunlar, namaz kılan, zekat veren ve ahirete de kesin olarak inanan müminlere doğruluk rehberi ve
  2. Onlar, Rablerinin rızasını dileyerek sabrederler, namazı kılarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan, gizlice ve açıkça sarfederler; iyilik
  3. Şeytan, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbinizin sizi bu ağaçtan menetmesi melek olmanız
  4. Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin bakalım.
  5. Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş
  6. Kardeşleri Lut, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
  7. "Ey dağlar ve kuşlar! Davud tesbih ettikçe siz de onu tekrarlayın" diyerek and olsun ki,
  8. Kadınların babası: "Bana sekiz yıl çalışmana karşılık bu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum. Eğer
  9. Gerçekten onlar düzen kuruyorlar.
  10. Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu durdururdu. Sonra Biz güneşi, ona delil kılıp

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Ahzab indirin:

Ahzab Suresi mp3 : Ahzab suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahzab Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Ahzab Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Ahzab Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Ahzab Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Ahzab Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Ahzab Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Ahzab Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Ahzab Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Ahzab Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Ahzab Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Ahzab Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Ahzab Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Ahzab Suresi Al Hosary
Al Hosary
Ahzab Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Ahzab Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Tuesday, July 16, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler