Sad suresi 6. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Sad suresi 6 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Sad suresi - Saad aya 6 (Sad).
  
   

﴿وَانْطَلَقَ الْمَلَاُ مِنْهُمْ اَنِ امْشُوا وَاصْبِرُوا عَلٰٓى اٰلِهَتِكُمْۚ اِنَّ هٰذَا لَشَيْءٌ يُرَادُۚ ﴾ [ص: 6]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Ventaleka-lmeleu minhum eni-mşû vasbirû ‘alâ âlihetikum(s) inne hâżâ leşey-un yurâd(u) [Sad: 6]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Onlardan ileri gelenler: "Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur. Başka dinde de bunu işitmedik; bu ancak bir uydurmadır. Kuran, aramızda ona mı indirilmeliydi?" dediler. Hayır, bunlar Kuran'ımızdan şüphededirler. Hayır, azabımızı henüz tatmamışlardır. [Sad: 6]


Sad Suresi 6. ayet tefsiri

Mekkeli müşrikler, kendi aralarından çıkmış, fakir bir ailede yetim olarak büyümüş, dünyevi liderlik ve malvarlığı bakımından kendilerinden çok aşağı seviyedeki birinin kalkıp peygamberlik iddiasında bulunmasını, kendilerine akıl vermesini, yönlendirmesini, yaptıklarına karışıp onları Allah’ın azabıyla uyarmasını hazmedemiyorlardı. Böyle bir şey olamazdı. Olacaksa da bu peygamberlik ve Kur’an, fakir bir yetime değil de, vasıflarını kendilerinin belirlediği birine verilmeliydi. ( bk. Zuhruf 43/31 ) Bu sebeple böyle bir şeyi ihtimal harici tutarak onu müthiş bir muhalefetle karşıladılar. Allah Resûlü ( s.a.s. ) hakkında ne diyeceklerini bilemediklerinden onu “ sihirbâz ” ve “ yalancı ” olmakla itham ettiler.

Efendimiz ( s.a.s. )’e “ sihirbaz ” diyorlardı. Çünkü o, insanlar üzerinde o kadar bir tesir gücüne sahipti k, peşinden gidenler, ne kadar zarar görürlerse görsünler, yine de ondan kopmuyorlardı. Baba oğlunu, oğlu babasını sırf onun yüzünden terk ediyordu. Kadın kocasından, kocası karısından yine onun yüzünden ayrılıyordu. Hatta kendi öz vatanlarını bile terk etmeyi göze alabiliyorlardı. İşleri ve ticaretleri zarara uğrasa da, uğramasa da, akrabalarıyla bir ilgileri kalsa da kalmasa da, her türlü işkence de dâhil hiçbir şey onları, Sevgili Peygamberimiz ( s.a.s. )’in kendilerine öğrettiği düşüncelerden vazgeçirmeye yetmiyordu. Ona “ yalancı ” diyorlardı. Çünkü onun getirdiği sözleri, herkesi bağlayıcı olması bakımından Allah’a nispet etmesini doğru bulmuyor; bunu sırf insanları kendisine bağlamak için başvurduğu bir plan olarak değerlendiriyorlardı.

Hele hele onun, toplumsal düzenlerinin, siyasi ve iktisadi çıkarlarının temelini oluşturan “ putlara ” cephe almasını, hepsini lağvedip bir Allah’a ibâdeti emretmesini çok tuhaf karşılıyorlardı. Çünkü putların ve putperestliğin lağvı demek, zanlarına göre tüm geçim kaynaklarının kuruması, aç ve perişan kalmaları demekti. Bu sebeple önde gelenler halkı da kışkırtarak, protesto gösterileri yaparak putperestliğin devamı için büyük bir gayrete soyunmuşlardı. Yapılacak en önemli işin bu olduğunu söylüyorlardı. Hem ne yahudi ve Hristiyanlardan, ne mecusilerden, ne de Arap yarımadasında bulunan diğer insanlardan “ Allah’ın tek ilâh olduğu ” hususunda bir şey duymadıklarını, hepsinin Allah’ın dışında yalvardıkları putları olduğunu, dolayısıyla bu “ tevhid ” denen şeyin Muhammed ( s.a.s. )’in uydurup ortaya koyduğu bir safsatadan öteye geçemeyeceğini iddia ediyorlardı. Vahyin de ine ine Muhammed ( s.a.s. ) gibi birisine inmesi ise onları iyice çileden çıkarıyordu. Böylece vahiyle, Kur’an’la ve Peygamber’le ilgili ciddi bir şüphenin içinde bulundukları her hallerinden belli oluyordu. Bunun da sebebi, henüz inkârları sebebiyle Allah’ın azabını tatmamış olmalarıydı. İlâhî azap kamçısı tepelerine indiğinde, bu şüphe ve inkârdan gönüllerinde hiçbir iz kalmayacaktır.

Sûrenin bu ilk sekiz âyetinin iniş sebebi olarak şu hâdise zikredilir:

Ebu Talib hastalandığı zaman Kureyş’ten bir heyet geldi. İçlerinde Ebu Cehil de vardı. Yanına girdiler. “ Kardeşinin oğlu bizim ilâhlarımızı kötülüyor, şöyle yapıyor, şöyle şöyle diyor. Ona haber göndersen de bundan vazgeçse ” dediler. Haber gönderdi. Resûl-i Ekrem ( s.a.v. ) geldi, odaya girdi. Ebu Talib’in yanında bir kişilik yer vardı, oraya oturmasın diye Ebu Cehil sıçradı, oraya oturdu. Resûlullah, amcasının yakınında oturacak yer bulamayınca kapının yanında oturdu. Ebu Talib: “ Ey kardeşimin oğlu! Kavmin yine senden şikâyet ediyorlar, ilâhlarını kötülüyorsun, şöyle şöyle diyorsun, iddiasında bulunuyorlar ” dedi. Onlar da birçok şeyler söylediler. Resûlullah ( s.a.s. ) söz aldı:

“ - Ey amca! Ben onlardan bir söz istiyorum. Öyle bir söz ki o sayede Araplar onlara boyun eğecek, Acemler de onlara cizye verecek ” dedi. Bunun üzerine sevindiler, “ Babanın aşkına ondan fazlasını da veririz, nedir o kelime? ” dediler. “ Bir tek kelime ” dedi. “ Ne o? ” dediler. Efendimiz ( s.a.s. ) “ Lâ ilâhe illallah ” der demez telaşla kalktılar ve elbiselerini çırparak âyetlerde belirtildiği şekilde şaşkınlıklarını ifade ettiler. ( Tirmizî, Tefsir 38/1; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 227, 362 )

Küfür ve şirkin derin bataklıklarında ruh dünyaları iyice kararmış o kâfirlerin, kafa ve kalplerini sarsarak düşünmelerini sağlamak için sor onlara:
Ömer Çelik Tefsiri
Sad suresi Diyanet

Sad'den 6 Ayeti'ni dinle


Sad suresi 6 ayeti anlamı - okunuşu

İçlerinden önde gelenler derhal harekete geçip: “Ey ahali!” dediler, “Haydi yürüyün, gösteri yapın! İlâhlarınıza bağlılıkta direnin! Sizden istenen de, yapılması gereken de budur!”


Mokhtasar tefsiri

Onlardan ileri gelenler ve büyükleri kendilerine tabi olanlara: "Olduğunuz hal üzere devam edin. Muhammed`in dinine girmeyin. İlahlarınıza ibadet hususunda kararlılık gösterin. Şüphesiz Muhammed`in sizi bir tek ilaha ibadet etme daveti bize üstün gelmek ve ona tabi olmamız için önceden dikkatle hesaplanmış bir şeydir." diyerek harekete geçtiler.


Ali Fikri Yavuz

Kureyş’in ileri gelenleri (birbirlerine): “Haydi yürüyün, ilâhlarınıza (putlarınıza ibadete) devam edin. Doğrusu, arzu edilecek olan budur.” diyerek (meclisten) ayrılıp gittiler


İngilizce - Sahih International


And the eminent among them went forth, [saying], "Continue, and be patient over [the defense of] your gods. Indeed, this is a thing intended.

Sad suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Ve ileri gelenlerinden.bir kısmı, kalkıp gitmiş ve yürüyün demiştir ve dayanın mabutlarınıza kulluk etmede; şüphe yok ki istenen şey de budur elbet.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Onların ə’yanları (toplandıqları məclisdən) çıxıb gedərək (bir-birinə) belə dedilər: “Gedin öz tanrılarınıza (ibadətdə) möhkəm (səbatlı) olun. (Bizdən) istənilən şey budur (tövhiddir).


Kuran Araştırmaları Vakfı


Onlardan ileri gelenler: Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur.

Sad suresi (Saad) 6 ayeti arapça okunuşu

﴿وَانطَلَقَ الْمَلَأُ مِنْهُمْ أَنِ امْشُوا وَاصْبِرُوا عَلَىٰ آلِهَتِكُمْ ۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ يُرَادُ
[ ص: 6]

ventalekal meleü minhüm eni mşu vasbiru ala alihetiküm inne haza leşey'üy yürad

وانطلق الملأ منهم أن امشوا واصبروا على آلهتكم إن هذا لشيء يراد

سورة: ص - آية: ( 6 )  - جزء: ( 23 )  -  صفحة: ( 453 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. İşte bu hesap günü için, size söz verilenlerdir.
  2. Allah'ın, onların tevbelerini kabul veya onlara azab etmesi işiyle senin bir ilişiğin yoktur; çünkü onlar
  3. Karısı da, boynunda bir ip olduğu halde ona odun taşıyacaktır.
  4. Ey inananlar! Allah'tan sakının, Peygamberine inanın ki, Allah size rahmetini iki kat versin; size ışığında
  5. İlgililere şöyle emredilir: "Zulmedenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah'ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları cehennem
  6. Yeri yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik, orada her şeyi bir ölçüye göre bitirdik.
  7. Kötülükleri işleyip dururken, ölüm kendisine geldiği zaman; "şimdi tevbe ettim" diyenler ile kafir olarak ölenlerin
  8. Yusuf: "Bugün azarlanacak değilsiniz, Allah sizi bağışlar. O, merhametlilerin merhametlisidir. Bu gömleğimi götürün, babamın yüzüne
  9. Sonra onların ardından, nasıl davranacağınıza bakmak için sizi yeryüzünde onların yerine geçirdik.
  10. Başına gelen sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırırsak, "Musibetler başımdan gitti" der; doğrusu o, şımarıp

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Sad indirin:

Sad Suresi mp3 : Sad suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Sad Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Sad Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Sad Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Sad Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Sad Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Sad Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Sad Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Sad Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Sad Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Sad Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Sad Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Sad Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Sad Suresi Al Hosary
Al Hosary
Sad Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Sad Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Sunday, November 17, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler