Ali İmran suresi 64. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Ali İmran suresi 64 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Ali İmran suresi - Al Imran aya 64 (The Family of Imraan).
  
   

﴿قُلْ يَٓا اَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْا اِلٰى كَلِمَةٍ سَوَٓاءٍ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ اَلَّا نَعْبُدَ اِلَّا اللّٰهَ وَلَا نُشْرِكَ بِه۪ شَيْـًٔا وَلَا يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضًا اَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللّٰهِۜ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُولُوا اشْهَدُوا بِاَنَّا مُسْلِمُونَ ﴾ [آل عمران: 64]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Kul yâ ehle-lkitâbi te’âlev ilâ kelimetin sevâ-in beynenâ vebeynekum ellâ na’bude illa(A)llâhe velâ nuşrike bihi şey-en velâ yettaḣiże ba’dunâ ba’dan arbâben min dûni(A)llâh(i)(c) fe-in tevellev fekûlû-şhedû bi-ennâ muslimûn(e) [Ali İmran: 64]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

De ki: "Ey Kitap ehli! Ancak Allah'a kulluk etmek, O'na bir şeyi eş koşmamak, Allah'ı bırakıp birbirimizi rab olarak benimsememek üzere, bizimle sizin aranızda müşterek bir söze gelin". Eğer yüz çevirirlerse: "Bizim müslüman olduğumuza şahid olun" deyin. [Ali İmran: 64]


Ali İmran Suresi 64. ayet tefsiri

İniş sebebiyle ilgili bir kısım hususi olaylar rivayet edilse de bu âyet-i kerîme, yahudi ve Hristiyanlar başta olmak üzere, aslı itibariyle tevhid itikadına dayalı bütün din mensuplarına hitap etmektedir.

Âyette, “ Sizinle aramızda ortak olan bir söz ” diye meâl verilen كَلِمَةٌ سَوَاۤءٌ  ( kelimetün sevâün ), “ söylendiğinde ve gereği yapıldığında kimsenin birbirine insafsız davranmasının veya haksızlık yapmasının mümkün olmadığı bir söz ” demektir. Zira “ sevâ ” lafzı “ adâlet ve insaf ” mânasındadır. İnsaf, bir şeyin yarısını vermek ve ortalamak demektir. Esas gaye, kişinin insaflı davranmak sûretiyle hem kendine hem de başkasına haksızlığı terk etmesidir. Bu da ancak yarısını vermek, ortalamak, ortayı gözetmek yani dengeyi sağlamakla mümkündür. Adâlet de zaten budur. Herhangi bir tarafa haksızlık yapıldığı takdirde ise denge bozulur.

Bu âdil, insaflı ve dosdoğru söz, kendisine inanan ve gereğini yapan herkesi eşitlik, adâlet ve istikâmete eriştirecek mübârek bir sözdür. Allah Teâlâ’nın, son Peygamberi Hz. Muhammed ( s.a.s. ) diliyle özellikle yahudi ve Hristiyanları davet ettiği bu sözden maksadı şudur:

    Sadece Allah’a kulluk etmek ve O’ndan başkasına tapmamak,

    O’na hiçbir şeyi ortak koşmamak,

    Allah’ı bırakıp da başkalarını rab edinmemek.

Gerçekten de yahudi ve Hristiyanlar, bozulmamış aslî halleri itibariyle tevhid ve tek Allah’a kulluk anlayışına sahip olmalarına rağmen zamanla ihdâs ettikleri bazı yanlış inanç ve davranışlar sebebiyle “ Allah’ın birliği ve O’ndan başka hiçbir varlığın rab sayılamayacağı inancını ”, buna bağlı olarak da “ yalnız Allah’a kulluk etme ” kaidesini yıkmışlardır. Meselâ yahudiler Hz. Üzeyir’i, Hristiyanlar da Hz. İsâ’yı “ Allah’ın oğlu ” olarak telakki etmişlerdir. ( bk. Tevbe 9/30 )  Yine Hristiyanlar Allah “ üçün üçüncüsüdür ” demişler ( bk. Mâide 5/73 ); yahudiler ise inandıkları Allah’ı millî bir ilâh hâline getirerek Yüce Allah’ın bütün kâinatın yaratıcısı ve Rabbi olduğu gerçeğini perdelemeye çalışmışlardır.

Diğer taraftan yine Kur’ân-ı Kerîm’in verdiği bilgilere göre hem yahudiler hem de Hristiyanlar, Allah’ı, O’nun emir ve yasaklarını bir tarafa bırakıp, şahsi kanaatlerine ve daha ziyâde nefsanî çıkarlarına dayalı olarak beyân ettikleri haram ve helâllere itaat etmek sûretiyle din adamlarını rabler edinmişlerdir. Böylece Allah’tan başka ve fakat O’nun benzeri bir otorite tanıyarak yalnız Allah’a ibâdet etme çizgisinin dışına çıkmışlardır. Nitekim Tevbe sûresi 31. âyette geçen “ Ehl-i kitap Allah’ı bırakıp hahamlarını, râhiplerini ve Meryem oğlu Mesîh’i rab edindiler ” ifadesiyle alakalı olarak Peygamber Efendimiz’le Adiy b. Hatim ara­sında geçen şu konuşma, “ Allah’ın dışında rab edinme ” ifadesini kolaylıkla anlamaya yardımcı olmaktadır:

Adiy: “ Yâ Resûlallah! Biz onlara kulluk etmiyorduk ki! ” dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü ( s.a.s. ): “ Peki, onlar size istediklerini helâl, istediklerini haram kılıyorlar ve siz de onlara itaat etmiyor muydunuz? ” diye sordu. Adiy, “ Evet ” deyince Efendimiz: İşte burada kastedilen de odur ” buyurdu. ( Zemahşerî, el-Keşşâf, I, 179 )

İşte Kur’an bu hitabıyla, hangi din ve inanca mensup olursa olsunlar, çeşitli din, inanç ve kitaplarıyla birlikte bütün insanlığı hak bir sözde birleşmeye çağırmaktadır. Bu çağrı, İslâm’ın insanlık âlemine son derece açık, geniş ve dosdoğru bir hidâyet yolu öğretmiş olduğunu ve mesajının herkesi kuşatan evrensel bir mesaj özelliği taşıdığını göstermektedir. İnsanların hidâyete ermelerine, imanlarının kuvvetlenmesine ve dindarlıklarının gelişerek kulluk şuurlarının derinleşmesine vesile olacak en büyük âmil, Kur’an’ın bu evrensel mesajına kulak vererek onu hayata geçirmeye çalışmaktır. Bunun için de, bölücülük ve ayrımcılığı körükleyen, gönülleri birbirinden ayıran, ruhları bölüp parçalayan ayrıntılara değil, ilâhî kelâmın birleştiren, bütünleştiren, kafa ve gönülleri kaynaştıran ulvî davetine bütün kuvvetimizle icâbet etme mecburiyeti vardır. O da ancak tevhidi kavramak, sadece Allah’a kulluk etmek ve kullara kulluğa son vermekle gerçekleşecektir.

Hz. Mevlânâ’nın verdiği şu örnek, aslında ilâhî gerçek karşısında insanlar arasındaki anlaşmazlıkların pek de haklı bir sebebe dayanmadığının ve problemi çözecek yol bulunduğu takdirde insanları aynı gerçek etrafında toplamanın hiç de zor olmayacağının ip uçlarını vermektedir:

“ Bir adam dört kişiye bir miktar para verdi. «Bu parayla işinize yara­yanı alın!» dedi. Dört kişiden biri: «Bu parayı engür’e verelim» dedi. Öbür arkadaşı Arap idi. «Aksilik etme! Ben engür istemem, ‘ineb isterim» dedi. Onlardan birisi Türk idi. «Ben ‘ineb istemem, üzüm isterim» dedi. Rum olan bir başkası: «Bırakın bu lafları! Bu para ile istafil alalım» dedi.[ 1 ]

Derken dört kişi birbirleriyle çekişmeye, döğüşmeye başladılar. Çünkü isimlerin anlamından haberleri yoktu. Onlar ahmaklıklarından, birbirlerine yumruk atıyorlardı. Çünkü bilgi­den bomboş, bilgisizlikle dolu idiler. Orada çeşitli dil bilir, sır sahibi üstün bir er bulunsa idi onları uzlaştırır, barıştırırdı. Onlara derdi ki:

«- Ben bu parayla hepinizin istediğini alırım. Hiç bir yanlış düşünceye kapılmadan, hile yoluna sapmadan gönlünüzü bana verirseniz, bu paranız istediğiniz şeylerin hepsini yapar. Bu paranızla dördünüz de muradınıza erersiniz. Dört düşman uzlaşır, birleşir. Sizin her birinizin sözü ayrılık belirtir, savaş doğurur; fakat benim sö­züm uzlaştırır, birleştirir.» Yazık ki; Türk, Rum ve Arab’ın kavgasından engür ve ineb şüphesi çö­zülemedi. Mâna dillerini bilen bir Süleyman gelmedikçe, bu ikilik ortadan kalk­maz. ” ( Mevlânâ, Mesnevî, 3681-3693. beyitler )

Tıpkı Mevlânâ’nın verdiği bu örnekte olduğu gibi, yahudi ve Hristiyanlar, ebedî saadet rehberi Kur’ân-ı Kerîm’in insanları tevhid inancı etrafında birleştiren ve bütünleştiren sözüne itaat etmek yerine bölmeyi, dağıtmayı ve parçalamayı tercih ettiler. Hatta çeşitli din mensuplarını birleştirme noktasında pek büyük bir âmil olan Hz. İbrâhim’i bile, itibarından istifade etmek üzere, “ o yahudi idi ” veya “ Hristiyandı ” demek suretiyle her biri kendilerine bağlamaya çalışmışlardır. Bunlara karşı cevap olarak şöyle buyruluyor:

[ 1 ] “ Engür ” Farsça, “ ‘ineb ” Arapça, “ istafil ” Rumca üzüm demektir.

 


Ömer Çelik Tefsiri
Ali İmran suresi Diyanet

Ali İmran'den 64 Ayeti'ni dinle


Ali İmran suresi 64 ayeti anlamı - okunuşu

Rasûlüm! De ki: “Ey Ehl-i kitap! Sizinle aramızda ortak olan bir söze, şu ortak noktaya gelin: Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp da birbirimizi rab edinmeyelim.” Eğer yüz çevirirlerse: “Şâhit olun ki, biz elbette müslümanlarız” deyin.


Mokhtasar tefsiri

Ey Peygamber! Yahudi ve Hristiyanlardan oluşan kitap ehline de ki: Ey Ehlikitap! Hepimizin eşit olacağı tek bir söz üzerinde bir araya gelelim. İbadette Allah`ı birleyip O`nunla birlikte derecesi ve makamı ne kadar yüce olursa olsun bir başkasına ibadet etmeyelim ve birbirimizi kendisine ibadet edilen ve boyun eğilen Allah`tan başka rabler edinmeyelim. Eğer onlar senin onları hak ve adalet ile davet ettiğin bu şeyden uzaklaşırlarsa -ey Müminler!- deyin ki; şahit olun ki biz Allah Teâlâ`ya teslim olduk ve itaatle O`na boyun eğdik.


Ali Fikri Yavuz

(Râsûlüm), de ki: “- Ey kitap ehli (olan Hristiyan ve Yahudî’ler)! Bizimle sizin aranızda müsavî bir kelimeye gelin. Şöyle ki: Allah’dan başkasına tapmayalım, O’na hiç bir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da birbirimizi Rab’lar edinmiyelim”. Eğer kitap ehli bu kelimeden yüz çevirirlerse, (o halde) şöyle deyin: “- Şâhid olun, biz gerçek müslümanlarız. (Bu ayet-i kerime, Yahudiler: İbrahim Yahudî’dir ve biz onun dinine bağlıyız, demeleri üzerine nâzil olmuştur)


İngilizce - Sahih International


Say, "O People of the Scripture, come to a word that is equitable between us and you - that we will not worship except Allah and not associate anything with Him and not take one another as lords instead of Allah." But if they turn away, then say, "Bear witness that we are Muslims [submitting to Him]."

Ali İmran suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


De ki: Ey kitap ehli, gelin aramızda eşit olan tek söze: Ancak Allah'a kulluk edelim, ona hiçbir şeyi eş ve ortak etmeyelim, Allah'ı bırakıp da bazılarımız, bazılarımızı Tanrı tanımayalım. Gene de yüz döndürürlerse deyin ki tanık olun, özümüzü Tanrıya teslim edenleriz biz.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


(Ya Rəsulum!) Söylə: “Ey kitab əhli, sizinlə bizim aramızda eyni olan (fərqi olmayan) bir kəlməyə tərəf gəlin! (O kəlmə budur:) “Allahdan başqasına ibadət etməyək. Ona şərik qoşmayaq və Allahı qoyub bir-birimizi (özümüzə) Rəbb qəbul etməyək!” Əgər onlar yenə də üz döndərərlərsə, o zaman (onlara) deyin: “İndi şahid olun ki, biz, həqiqətən, müsəlmanlarıq (Allaha təslim olanlarıq)!”


Kuran Araştırmaları Vakfı


(Resulüm!) de ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım. O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: Şahit olun ki biz müslümanlarız! deyiniz.

Ali İmran suresi (Al Imran) 64 ayeti arapça okunuşu

﴿قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْا إِلَىٰ كَلِمَةٍ سَوَاءٍ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ أَلَّا نَعْبُدَ إِلَّا اللَّهَ وَلَا نُشْرِكَ بِهِ شَيْئًا وَلَا يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضًا أَرْبَابًا مِّن دُونِ اللَّهِ ۚ فَإِن تَوَلَّوْا فَقُولُوا اشْهَدُوا بِأَنَّا مُسْلِمُونَ
[ آل عمران: 64]

kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevaim beynena vebeyneküm ella nabüde illel lahe vela nüşrike bihi şey'ev vela yettehize baduna badan erbabem min dunil lah fein tevellev fekulü şhedu bienna müslimun

قل ياأهل الكتاب تعالوا إلى كلمة سواء بيننا وبينكم ألا نعبد إلا الله ولا نشرك به شيئا ولا يتخذ بعضنا بعضا أربابا من دون الله فإن تولوا فقولوا اشهدوا بأنا مسلمون

سورة: آل عمران - آية: ( 64 )  - جزء: ( 3 )  -  صفحة: ( 58 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Demek onlar Allah'tan başka dostlar edindiler? Oysa dost, ancak Allah'tır. O, ölüleri diriltir. Her şeye
  2. Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler
  3. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğine azabeder. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
  4. Onlar Rablerinin buyruğundan çıkmışlardı; bunun üzerine kendilerini gözleri göre göre yıldırım çarptı.
  5. Aralarında sana bakan vardır. Sen körleri, görmezlerken doğru yola iletebilir misin?
  6. Onları rahmetimizin içine aldık; doğrusu onlar iyilerdendi.
  7. Eğer Rabbin dileseydi insanları tek bir ümmet kılardı. Fakat, Rabbinin merhamet ettikleri bir yana, hala
  8. Bunlar şeytanlara kulak verirler, çoğu yalancıdırlar.
  9. Onlara bir musibet geldiğinde: "Biz Allah'ınız ve elbette O'na döneceğiz" derler.
  10. Savaştan döndüğünüzde size özür beyan ederler. Onlara de ki: "özür beyan etmeyin, size inanmayacağız, Allah

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Ali İmran indirin:

Ali İmran Suresi mp3 : Ali İmran suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ali İmran Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Ali İmran Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Ali İmran Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Ali İmran Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Ali İmran Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Ali İmran Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Ali İmran Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Ali İmran Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Ali İmran Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Ali İmran Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Ali İmran Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Ali İmran Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Ali İmran Suresi Al Hosary
Al Hosary
Ali İmran Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Ali İmran Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Wednesday, December 18, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler