Hud suresi 99. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿وَاُتْبِعُوا ف۪ي هٰذِه۪ لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ بِئْسَ الرِّفْدُ الْمَرْفُودُ ﴾ [هود: 99]
ayet arapça & türkçe okunuşuVeutbi’û fî hâżihi la’neten veyevme-lkiyâme(ti)(c) bi/se-rrifdu-lmerfûd(u) [Hud: 99]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Hem burada ve hem kıyamet gününde lanete uğratılırlar. Bu ne kötü bir bağıştır! [Hud: 99]
Hud Suresi 99. ayet tefsiri
Allah Teâlâ Hz. Mûsâ’yı Tevrat’ın âyetleriyle; asâ, beyaz el, tufan, çekirge, haşerât, kan ve benzeri mûcizelerle ( bk. A‘râf 7/133; İsrâ 17/101 ) ve Firavun karşısında apaçık bir gâlibiyet ve üstünlükle ( bk. Kasas 28/35 ) gönderdiği halde Firavun’un kavmi Hz. Mûsâ’ya değil, Firavun’un idaresine tâbi oldular. Halbuki Firavun’un idaresi hiç de doğru ve âdil değildi. Onun emirleri, talepleri, kararları, hükümet işlerini yürütüş şekli sonu hayra çıkacak ve hayra götürecek isabetli bir emir ve karar değildi. Bütün işi, azgınlık ve sapkınlık idi. Halkına “ Sizin en yüce Rabbiniz benim! ” ( Naziât 79/24 ) diyor ve kendinden üstün bir rabbin varlığını kabul etmiyordu. ( bk. Kasas 28/38 ) Bu sebeple verdiği emirlerin, Allah’ın emrine uygun olup olmadığını hiç düşünmüyor, yalnızca kendi arzu ve isteklerine göre emir veriyor, verdiği her emrin en doğru emir olduğunu zannediyordu. İşte bunlara “ Firavun emri ” denmekte ve Firavun ile aynı özellikleri taşıyan bütün idareler ve idareciler de bu ifadenin kapsamına girmektedir. Allah’ın buyruklarına uygunluğu dikkate alınmadan verilen emirlerin ise doğru olmayacağı âşikârdır.
İşte bu Firavun, dünyada kavminin önüne düşerek, hayra götürmeyen yanlış kararlarıyla onları Hz. Mûsâ’nın peşinde Kızıldeniz’de kendisiyle beraber boğduğu gibi ( bk. Tâhâ 20/78-79 ), kıyamet günü de onların önüne geçecek, yangınlarını dindirip ciğerlerini serinletecek su yerine, tıpkı bir davar sürüsünün suya götürülmesi gibi, onları yakıp kavuracak cehennem ateşine götürecektir. Nitekim bir âyet-i kerîmede: “ Kıyâmet gününde her insan topluluğunu önderleriyle birlikte çağıracağız ” ( İsrâ 17/71 ) buyrulur. İşte Firavun emrinin âkıbeti böyle ciğer yakan hazin bir âkıbet, ona uyanlar da böyle bedbaht kimseler olacaktır. Firavun ve ona uyanlar, sonradan da aynı yolu takip edenler hem dünyada hem de âhirette lânete uğratılacaklar, Allah’ın rahmetinden uzak kalacaklardır. Dünyada kendilerinden sonra gelen ümmetler onları lânetleyecekleri gibi, kıyamet günü de bütün mahşer halkı onları lânetleyecektir. Nereye giderlerse gitsinler lânet peşlerini bırakmayacaktır. Onlar dünyada Firavun emrinin peşinden koştukları gibi, yaptıklarına tam bir karşılık olarak lânet de onların peşinden hiç ayrılmayacaktır.
Anlatılan bu ibret dolu kıssalardan çıkarılacak sonuçlara gelince:
Ömer Çelik Tefsiri
Hud suresi 99 ayeti anlamı - okunuşu
Onlar dünyada da, kıyâmet günü de rahmetten uzaklaştırılıp lânete uğradılar. Ne kötü bir bahşiş, ne kötü bir ikramdır bu lânet!
Mokhtasar tefsiri
Boğulma ile kendilerine isabet eden helakla birlikte Allah Teâlâ bu dünya hayatında onlara lanet etmiş ve peşinden de rahmetinden kovup uzaklaştırmıştır. Kıyamet gününde de Yüce Allah onları (rahmetinden) kovup uzaklaştıracaktır. Onlar hakkında hem dünyada ve hem de ahirette peş peşe verilen bu lanetler ve azap ile gerçekleşen şey ne kötüdür.
Ali Fikri Yavuz
Hem burada (dünyada), hem de kıyamet gününde bir lânete uğratıldılar. Onlara verilen bu bahşiş ne kötü bir bahşiştir
İngilizce - Sahih International
And they were followed in this [world] with a curse and on the Day of Resurrection. And wretched is the gift which is given.
Hud suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Burada da lanete uğradılar, kıyamet gününde de. Şu bağışlanan bağış, ne de kötü bağıştır.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Onlar burada (dünyada) da, qiyamətdə (axirətdə) də lə’nətə düçar olmuşlar. Onların qisməti necə də pisdir!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Onlar burada da, kıyamet gününde de lanete uğratıldılar. (Onlara) verilen bu armağan ne kötü armağandır!
Hud suresi (Hud) 99 ayeti arapça okunuşu
﴿وَأُتْبِعُوا فِي هَٰذِهِ لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ ۚ بِئْسَ الرِّفْدُ الْمَرْفُودُ﴾
[ هود: 99]
وأتبعوا في هذه لعنة ويوم القيامة بئس الرفد المرفود
سورة: هود - آية: ( 99 ) - جزء: ( 12 ) - صفحة: ( 233 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Aralarında hüküm verilmek üzere Allah'a ve Peygambere çağırıldıkları vakit: "İşittik, itaat ettik" demek, ancak müminlerin
- "Putlara tapıyoruz, onlara bağlanıp duruyoruz" demişlerdi.
- Belini büken yükünü üzerinden almadık mı?
- Boşanan kadınları, haksızlıktan sakınanlara bir borç olmak üzere, uygun bir surette faydalandırma vardır.
- Bir kısım tanrılarımız seni çarpmıştır, demekten başka birşey demeyiz" dediler. Hud: "Doğrusu ben Allah'ı şahit
- Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Allah her şeye Kadir'dir.
- Siz, gözleriniz, kulaklarınız ve derilerinizin aleyhinize şahidlik edeceğinden korkarak kötü iş işlemekten çekinmiyordunuz. Hayır; Allah'ın,
- O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana
- Defterleri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara!
- (Yemediklerini görünce) onlardan endişeye düştü; "Korkma" dediler ve ona bilgin bir oğul sahibi olacağını müjdelediler.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Hud indirin:
Hud Suresi mp3 : Hud suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler