Zümer suresi 2. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Zümer suresi 2 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Zümer suresi - Az-Zumar aya 2 (The Crowds).
  
   

﴿اِنَّٓا اَنْزَلْنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ فَاعْبُدِ اللّٰهَ مُخْلِصًا لَهُ الدّ۪ينَۜ ﴾ [الزمر: 2]

ayet arapça & türkçe okunuşu

İnnâ enzelnâ ileyke-lkitâbe bilhakki fa’budi(A)llâhe muḣlisan lehu-ddîn(e) [Zümer: 2]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Biz sana Kitap'ı gerçekle indirdik. Öyle ise dini Allah için halis kılarak O'na kulluk et. [Zümer: 2]


Zümer Suresi 2. ayet tefsiri

Kur’ân-ı Kerîm Allah tarafından indirilmiştir. Dolayısıyla o, yaratılmış bir varlığın sözü değildir. Bu bakımdan onu çok dikkatli dinlemek ve buyruklarını büyük bir ciddiyet ve titizlikle yerine getirmek gerekir. Kur’an’ın, Allah Teâlâ’nın “ Azîz ” ve “ Hakîm ” isimleriyle yakın bir irtibatı vardır. اَلْعَز۪يزُ  ( Azîz ), mutlak güç ve kudret sahibi, kudreti dâima üstün gelen ve asla mağlup edilemeyen demektir. Bu ismin tecellisi ile Kur’an’ın mesajı insanlığa ulaşacak, onun hükümlerinin geçerli olmasını hiçbir kimse engelleyemeyecek, emir ve yasakları sürekli yürürlükte olacaktır. اَلْحَك۪يمُ ( Hakîm ) ise verdiği hükümler, yaptığı işler her dâim hikmetli ve sağlam olan, tedbir ve yönetmesi bilgiye dayanan demektir. Bu ismin tecellisi ile de Kur’ân-ı Kerîm dil, belagat, fesahat, üslup, nazım ve ihata ettiği bilgiler itibariyle son derece sağlamdır. İhtivâ ettiği tüm hakîkatler nihâyetsiz hikmetlere dayalıdır. Kur’ân-ı Kerîm, gerçeğin ta kendisi olarak nâzil olmuştur. Yani ondaki bilgiler tümüyle doğrudur. İçinde herhangi bir yanlışlık veya şüphe yoktur. Rabbimizin kim olduğunu, O’nun muradını ve bizden nasıl bir kulluk istediğini açıkça beyân etmektedir. Doğru ile eğriyi, hakla bâtılı tüm netliği ile ortaya koymaktadır. O halde kula düşen vazife, Kur’an’ın tarif ettiği şekilde tam bir teslimiyet ve samimiyet içinde Allah’a yönelerek ve yalnızca O’nun rızâsını isteyerek Rabbine kulluk yapmaktır.

Bu sûrede, “ dini yalnız Allah’a hâlis kılarak O’na kulluk etmek ” tabiri birkaç kez tekrarlanır ve âdeta sûrenin mesajının iliğini teşkil eder. Dolayısıyla bu tabirin ne demek olduğunu izahta fayda vardır: Bu tabirde iki mühim nokta dikkat çeker:

  Kulluk etmek,

  Dini yalnızca Allah’a hâlis kılmak.

“ Kulluk yapmak ”; aciz olmanın idraki içinde severek itaatte bulunmak demektir. Buna göre Allah’ın kulundan istediği, sadece kendisine severek kulluk ve itaat etmesi, ayrıca koyduğu kanunlara harfiyen uymasıdır. “ Din ” ise bir varlığın, başkaları üzerinde kendisine ait bir otorite, güç ve yetki vehmederek, onların hayatlarını tanzim etmeye kalkışmak istemesidir. Buna göre “ dini Allah’a hâlis kılarak O’na kulluk etmek ” için Allah’a kulluk etmekle birlikte, başkalarına kulluk etmemeyi, sadece Allah’ın koyduğu kanun ve ilkelerle yaşamayı, yalnız O’nun hükümlerine uyup, yasaklarından kaçmayı tazammun eder. Bu sebepledir ki, “ dini yalnızca Allah’a hâlis kılarak O’na kulluk etmek ”, İslâm’ın kesin ve değişmez bir kâidesidir. Çünkü bu şekilde kulluk, yalnız Allah’ın hakkıdır. Kulluk edilmeye layık olan sadece O’dur ve sadece O’na itaat edilmesi gerekir. Bu sebepledir ki, Allah’a kulluğu reddedip de başkalarına itaat eden kimse açık bir sapıklık içindedir. Allah ile birlikte başkalarına da kulluk ediyorsa, bu da şirktir.

Nitekim Resûlullah ( s.a.s. ), bu ayeti kerîmenin izahını şöyle yapar:

 Bir şahıs Resûl-i Ekrem ( s.a.s. )’e gelerek:

“ - Şayet mallarımızı şan, şöhret olsun diye muhtaçlara harcasak, Allah bize bir mükafat verir mi? ” diye sordu. Peygamberimiz ( s.a.s. ), “ Hayır! ” diye cevap verince, bu sefer o şahıs:

“ - Hem Allah rızâsı, hem de şan, şöhret için harcasak? ” diye sordu. Bunun üzerine Allah Resûlü ( s.a.s. ):

“ - Allah, ihlâslı bir şekilde sadece kendi rızâsı için yapılmamış hiçbir ameli kabul etmez ” buyurup bu âyet-i kerîmeyi okudu. ( Kurtubî, el-Câmi‘, XV, 233 )

Hz. Mevlânâ ( k.s. ), ibâdetlerin hazzını duyabilmek için bunların ihlasla yapılması gerektiğini; ihlasa aykırı durumlar sözkonusu olunca da kalpte biriken manevî feyiz bereketlerin yok olup gideceğini “ Anbar ve fare ” misaliyle pek güzel izah eder:

“ Biz, şu dünya anbarında buğday topluyoruz. Fakat topladığımız buğ­dayları kaybediyoruz. Bir gün aklımızı başımıza alıp da, buğdayın böyle azalmasının, kay­bolmasının, anbara giren fâreden ve onun hilesinden ileri geldiğini anla­yamıyoruz. Fâre, anbarımızı delmiş, anbarımız onun hilesinden harab olmuştur. Ey Hakk tâlibi can, önce anbara giren fâreden kurtulma çaresini ara,  ondan sonra buğday toplamaya çalış. Büyüklerin büyüğü olan, gönüllere gönül kesilen Sevgili Peygambe­rimiz ( s.a.s. )’in: «Namaz ancak kalb huzuruyla tamam olur» hadisini hatırla da nefsten, yani şeytandan kurtulmak için kalb huzuruyla namaza başla. Eğer anbarımızda, hırsız bir fâre bulunmasaydı, kırk yıllık ibâdet buğ­dayı nereye giderdi? Her gün azar azar da olsa, candan ve sevgiyle yapılan ibâdetlerden, iyiliklerden hâsıl olan iç rahatlığı ve huzur neden gönlümüzde hissedil­miyor? Çakmak demirinden bir çok kıvılcım sıçradı. İlâhî aşkla yanan gönül onları çekti aldı. Fakat karanlıkta gizli bir hırsız var. Kıvılcımları söndürmek için üstle­rine parmak basıyor. Dünyada mânevî bir çerağ uyanmasın diye, o karanlıktaki hırsız, kıvıl­cımları söndürüyor. Allahım, senin inâyetlerin, merhametlerin bizimle beraber oldukça, şeytandan, o alçak hırsızdan ne korkumuz olur? Sen, bizimle beraber olup, bizi korudukça, ayak altında yüz binlerce tuzak olsa da önemi yoktur. ” ( Mevlânâ, Mesnevî, 377-389. beyitler )

Bu temsilde yaptığımız ibâdetlerden, iyiliklerden ve insânî vazifelerden elde edilen sevab, iç ra­hatlığı, kalb huzuru, buğdaylara benzetilmiştir. Ambar vücud şehrimizin mânevî am­barıdır. Fâre; nefsimizin, nefsânî arzuların sembolüdür. Yaptığımız ibâdetlerden mâ­nevî zevk duymazsak, bilmeliyiz ki, gönül ambarına fâre düşmüştür. Şeytan; yaptı­ğımız ibâdetleri çalmakta, dolayısıyla bizde mânevî zevk ve feyz bırakmamaktadır. Bu sebeple ibâdet var, fakat huzursuz olduğumuz için mânevî zevk ve feyz yoktur. İbâdetimizin, iyiliklerimizin meydana getirdiği mâna kıvılcımını aşkla yanan gönül benimsiyor, alıyor, ondan feyz buluyor. Karanlıktaki hırsız, şeytan ve nefs-i emmâredir. Bu düşmanlar, kıvılvımları söndürüyor, bize düşmanlık ediyor. Mânevî bir çerağın uyanmasına engel olu­yor. ( Şefik Can, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevî Tercümesi, I-II, 51 )

Öyleyse:
Ömer Çelik Tefsiri
Zümer suresi Diyanet

Zümer'den 2 Ayeti'ni dinle


Zümer suresi 2 ayeti anlamı - okunuşu

Biz sana bu kitabı gerçeğin tâ kendisi olarak indirdik. Öyleyse sen de, her türlü şirk ve gösterişten uzak durup ibâdet ve taati yalnız Allah’a has kılarak O’na kulluk et.


Mokhtasar tefsiri

Ey Resul! Şüphesiz biz, sana hakkı kapsayan Kur`an`ı indirdik. Onun bütün verdiği haberler doğru ve hükümlerinin tamamı adildir. O halde şirkten arındırılmış tevhit ile kendisini birleyerek Allah`a ibadet et.


Ali Fikri Yavuz

(Ey Rasûlüm), emin ol ki, biz sana bu Kitab’ı hak olarak indirdik. O halde sen de, Allah’a ibadette, O’na ihlâs ile kulluk et


İngilizce - Sahih International


Indeed, We have sent down to you the Book, [O Muhammad], in truth. So worship Allah, [being] sincere to Him in religion.

Zümer suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Şüphe yok ki biz, o kitabı gerçek olarak indirdik sana, artık sen de, onun dininde bütün özünü ona bağla da ona kulluk et yalnız.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


(Ya Peyğəmbər!) Biz Kitabı sənə haqq olaraq nazil etdik. Buna görə sən də dini məhz Allaha aid edərək yalnız Ona ibadət et! (Bütpərəstlər kimi Ona şərik qoşma. Allaha ixlasla tapın!)


Kuran Araştırmaları Vakfı


(Resulüm!) Şüphesiz ki Kitab'ı sana hak olarak indirdik. O halde sen de dini Allah'a has kılarak (ihlas ile) kulluk et.

Zümer suresi (Az-Zumar) 2 ayeti arapça okunuşu

﴿إِنَّا أَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ فَاعْبُدِ اللَّهَ مُخْلِصًا لَّهُ الدِّينَ﴾
[ الزمر: 2]

inna enzelna ileykel kitabe bilhakki fabüdil lahe muhlisal lehüd din

إنا أنـزلنا إليك الكتاب بالحق فاعبد الله مخلصا له الدين

سورة: الزمر - آية: ( 2 )  - جزء: ( 23 )  -  صفحة: ( 458 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Ama yer, çarpılıp paralandığı zaman;
  2. Oysa, sen içlerinde iken Allah onlara azabetmez. Onlar bağışlanma dilerlerken de elbette Allah azab edecek
  3. "Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz hüsrana uğrayacağınızda hiç şüphe yoktur."
  4. Ey inananlar! Bir toplulukla karşılaşırsanız dayanın; başarıya erişebilmeniz için Allah'ı çok anın.
  5. Biz dilesek herkese hidayet verirdik, fakat cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağıma dair Benden söz
  6. Temelli kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklenenlerin durağı ne kötüdür!
  7. "Bu hayvanların karınlarında olan yavrular yalnız erkeklerimize mahsus olup, eşlerimize yasaktır. Ölü doğacak olursa hepsi
  8. Bu, ancak sabredenlere vergidir; bu ancak o büyük hazzı tadanlara vergidir.
  9. Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler: Ey inananlar! Siz de onu övün, ona salat ve
  10. Burçlarda olanlar, simalarından tanıdıkları adamlara; Topluluğunuz, topladığınız mal ve büyüklük taslamalarınız size fayda vermedi. Allah'ın

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Zümer indirin:

Zümer Suresi mp3 : Zümer suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Zümer Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Zümer Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Zümer Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Zümer Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Zümer Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Zümer Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Zümer Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Zümer Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Zümer Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Zümer Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Zümer Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Zümer Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Zümer Suresi Al Hosary
Al Hosary
Zümer Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Zümer Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Tuesday, July 16, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler