Hucurat suresi 2. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Hucurat suresi 2 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Hucurat suresi - Al-Hujuraat aya 2 (The Private Apartments).
  
   

﴿يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَرْفَعُٓوا اَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ اَنْ تَحْبَطَ اَعْمَالُكُمْ وَاَنْتُمْ لَا تَشْعُرُونَ ﴾ [الحجرات: 2]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû lâ terfe’û asvâtekum fevka savti-nnebiyyi velâ techerû lehu bilkavli kecehri ba’dikum liba’din en tahbeta a’mâlukum ve entum lâ teş’urûn(e) [Hucurat: 2]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Ey inananlar! Seslerinizi, Peygamberin sesini bastıracak şekilde yükseltmeyin. Farkına varmadan, işlediklerinizin boşa gitmemesi için, Peygambere birbirinize bağırdığınız gibi yüksek sesle bağırmayın. [Hucurat: 2]


Hucurat Suresi 2. ayet tefsiri

Burada Allah Resûlü ( s.a.s. )’e gösterilmesi gereken edeplerden iki tanesine yer verilir:

Birincisi; Resûl-i Ekrem ( s.a.s. )’in yanında başkalarıyla konuşurken, onun sesini bastıracak derecede yüksek sesle konuşmamak. Nitekim sahâbenin en seçkinlerinden olan Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’le ilgili şu hâdise konuyu izahta dikkat çekici bir ehemmiyete sahiptir:

Temîm Oğulları’ndan bir heyet, Peygamberimiz ( s.a.s. ) ile görüşme yapmak üzere gelmişlerdi. Görüşme esnâsında Hz. Ebûbekir ile Ömer ( r.a. ) de orada bulunuyorlardı. Bu iki güzîde sahabî, kabileye seçilecek başkan hakkında anlaşmazlığa düşüp, Efendimiz ( s.a.s. )’in huzurunda biraz da münakaşa yaptılar. Haklarında bu âyet inince çok pişman oldular, üzüldüler. Bundan böyle Nebiyy-i Ekrem ( s.a.s. ) yanında o kadar alçak sesle konuşuyorlardı ki, çoğu kere Peygamberimiz “ İşitemedim, tek­rarlar mısın! ” demek durumunda kalıyordu. ( bk. Buhârî, Tefsir 49/1-2 )

İkincisi; Allah Resûlü ( s.a.s. ) ile konuşurken, sıradan bir insanla konuşur gibi yüksek sesle, bağırıp çağırarak konuşmamak.

Bahsi geçen edep kaideleriyle, bizzat Efendimiz ( s.a.s. )’in hayatında onunla beraber bulunma saadetine eren sahâbe-i kirâma, Peygamber ( s.a.s. )’e göstermeleri gereken tâzim ve hürmet öğretildiği gibi, onlardan sonra kıyamete kadar gelecek olan mü’minlere de Allah Resûlü ( s.a.s. )’in bıraktığı Kur’an ve sünnet emânetlerine karşı aynı tâzim ve hürmeti göstermeleri gerektiği bildirilmektedir. Zira Âlemlerin Efendisi’ne gösterilmesi istenen hürmet, imanın bir gereğidir. Ona hürmetsizlik ise imansızlığın bir alâmetidir. Bu sebeple âyette yasaklanan hususlara dikkat etmeyenlere, “ Allah’ın Peygamberi’ne karşı sergilenecek saygısız bir davranış yüzünden farkında olmadan amellerinin boşa gideceği ” ikazı yapılır.

Kur’an âyetlerinin mü’min gönüllerde bıraktığı tesir ve âyetlerin mucibince amel etme hassasiyeti bakımından şu misaller gerçekten ders verici ve hayranlık uyandırıcıdır.

- “ Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinden fazla yükseltmeyin ” ( Hucurât 49/2 ) âyeti nâzil olduğunda ashâb-ı kirâmdan Sâbit b. Kays ( r.a. ) evinde oturup ağlamaya başladı. Peygamberimiz ( s.a.s. ), Sâbit’i bir müddet göremeyince nerede olduğunu sordu. Orada bulunanlardan biri:

“ –Ey Allah’ın Rasûlü! Ben onun yerini biliyorum! ” dedi ve hemen gidip onu evinde oturmuş, başı önünde ağlıyor vaziyette buldu.

“ –Neyin var, niçin ağlıyorsun? ” diye sordu. O da:

“ –Hiç sorma, şer var! Sesim, Resûlullah ( s.a.s. )’in sesinin üstüne çıkıyordu, bütün amellerim boşa gitti, cehennemlik oldum ” cevâbını verdi. Sahâbî, Sâbit’in bu sözlerini Resûl-i Ekrem ( s.a.s. )’e haber verdi. Efendimiz:

“ –Ona git ve söyle, sen cehennemlik değil, bilâkis cennetliksin! ” buyurdu. ( Buhârî, Menâkıb 25;Tefsir 49/1; Müslim, İman 187 )

Gür sesli bir sahâbî olan Hz. Sâbit, Allah’ın emrine itaatsizlik ettiği düşüncesine kapılarak derin bir üzüntüye gark olmuş, âdeta hayâtı kararmıştı. Ancak, gür seslilik onun tabiî hâli olduğundan ve samîmî bir kalbe sahip bulunduğundan onun durumu istisnâ teşkil etmiş ve haberi getiren sahâbî, büyük bir sevinç içinde dönerek onu cennetle müjdelemiştir.

Şu misaller, Allah Resûlü ( s.a.s. )’e duyulan muhabbet, hürmet ve tâzimin zirve noktalarına işaret eder:

    İmâm Mâlik ( r.h. ), Resûlullah ( s.a.s. ) ile aynîleşmenin vecdi içinde yaşardı. Efendimiz’in rûhâniyetine hürmeten, Medine-i Münevvere’de hayvan üzerine binmezdi, def-i hâcete çıkmazdı. Ravza’da imam iken hep kısık sesle konuşurdu. Devrin halîfesi Ebû Câfer Mansur yüksek sesle konuşunca: “ Yâ Halîfe! Bu mekânda sesini kıs! Allah’ın ihtârı senden çok daha faziletli insanlar üzerine indi ” buyurmuş ve bu âyet-i kerîmeyi okumuştur.

    Osmanlı paşalarından meşhur Medine müdâfii Fahreddin Paşa, Resûlullah’ın rûhâniyeti rencide olur endişesiyle Ravza’nın tâmirinde vazîfe alan ustalara, herhangi bir çivi çakmak îcâb ettiği takdirde mutlaka tahta çekiç kullanılması ve çekiç ile çivi arasına da lastik bandaj konularak sükûnetin ihlâl edilmemesini emretmiştir. Bu hususta onu böylesine bir edeb ve inceliğe sevkeden de yine bu âyet-i kerîmeler olmuştur.

    Ahmed Han, Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ) Efendimizʼe, son derece âşık bir gönle sahipti. Her gün Topkapı Sarayı’ndaki “ mukaddes emânetler ”i ziyaret eder ve bilhassa Efendimiz’in ayak izlerini yüzüne-gözüne sürerek dakikalarca ağlardı. Bununla da iktifâ etmeyip, Peygamber Efendimiz’in mübârek ayak izinin bir maketini yaptırmıştı. Onu kavuğunun üzerine asarak tedâîsinden feyz almaya çalışıyordu. I. Ahmed Hânʼın yanık gönlünden dökülen şu mısrâlar da, onun Efendimiz ( a.s )ʼa duyduğu derin muhabbeti ne güzel aksettirmektedir:

N’ola tâcum gibi başumda götürsem dâim,

Kadem-i pâkini ol Hazret-i Şâh-ı Rusülʼün…

Gül-i gülzâr-ı nübüvvet o kadem sahibidür,

Ahmedâ durma yüzün sür kademine ol gülün!..

Yine sultan I. Ahmed, her gün sabahleyin bir kâğıda büyük bir hürmetle “ Muhammed ” ism-i şerîfini yazar ve sarığının kıvrımları arasına yerleştirirdi. Bununla şunu demek isterdi:

“ Benim büyüklüğüm, tâc sahibi olmakla değil, senin ism-i şerîfini her gün başımda taşımakladır yâ Rasûlâllah! ”

Ve yine o Peygamber âşığı sultan:

“ −Resûlullah’ın kabrinin kandillerinde zeytinyağının yanması muvâfık değildir. ” diyerek Ravza-i Mutahhara’nın kandillerinde yakılmak üzere gül yağı vakfetmiştir.

    Sultan II. Mahmud döneminde ise, Ravza-i Mutahhara’nın yıpranan kısımlarının tamiri ve Yeşil Kubbe’nin yenilenmesi söz konusu olunca, işinin ehli mimar ve ustalar, Pâdişah emriyle derhal Medine-i Münevvere’ye gönderilmiştir.

Bu mühendis ve mimarlar, kendilerine tevdî edilen bu nâzik vazifeyi, Efendimiz ( a.s. )’ın rûhâniyetini rahatsız edecek en ufak bir kabalığa veya edebe mugâyir bir harekete mahal vermeden yerine getirebilmek için, tâmirat sırasında hiç dünya kelâmı konuşmamak üzere anlaştılar. Sonra da kendi aralarında şöyle bir dil geliştirdiler:

“ Sen, «Bana tuğlayı uzat yerine; Allah!» de. Ben, «Su ibriğini uzat yerine; Bismillah!» diyeyim. Sen, «Çekici uzat yerine; Lâ ilâhe illâllah!» de… ”

Böylece Yeşil Kubbe, âdeta bir zikir meclisinin feyiz ve rûhâniyet iklîmi içerisinde inşâ edildi. Bu şerefli hizmette bulunan ustalar, her taşı abdestli olarak ve besmeleyle yerine koydular.

    Ecdâdımızın Peygamber Efendimiz ( s.a.s. )’e olan hürmet ve tâzîminin sayısız misâllerinden bir diğeri de şudur:

II. Abdülhamid Hân, Peygamber âşığı müʼminlerin, O Âlemler Sultânıʼnın nurlu eşiğine yüz sürerek muhabbetlerini arz edebilmelerini kolaylaştırmak için İstanbul’dan Medine-i Münevvere’ye uzanan bir tren yolu yaptırmıştır. Öyle ki, tren yolunun istasyonlarını da sünnet-i seniyyeye uygun olması için Peygamber Efendimiz’in seferlerinde konakladığı yerlere inşâ ettirmiştir. Ayrıca Medine Tren İstasyonuʼnu Nebiyy-i Muhterem Efendimiz’in rûhâniyetini rahatsız etmemek düşüncesiyle Kubbe-i Hadrâ’dan yaklaşık 2 km. uzağa yaptırmış ve Medine içerisinde bulunan bütün raylar, -üzerinden vagonlar geçtikçe gürültü çıkarmasınlar diye- keçe ile kaplatmıştır. Keçe ile döşenen bu raylar da, Allah Resûlü’ne duyulan hürmet ve muhabbet dolayısıyla günün belli saatlerinde gülsuyu ile yıkanmıştır.

Dolayısıyla bu âyet-i kerîmeler, öncelikle Peygamberimiz ( s.a.s. )’e, onun sünnetine, getirdiği dine, sonra onun izinden giden İslâm âlimlerine, yöneticilere, büyüklere gereken saygıyı göstermeyi, tüm insanlara karşı nazik ve terbiyeli davranmayı öğretmektedir.

Devam eden âyette bahsedilen şu örnek konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır:
Ömer Çelik Tefsiri
Hucurat suresi Diyanet

Hucurat'den 2 Ayeti'ni dinle


Hucurat suresi 2 ayeti anlamı - okunuşu

Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinden fazla yükseltmeyin. Birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi onunla yüksek sesle konuşmayın. Yoksa siz farkında olmadan bütün amelleriniz boşa gidiverir!


Mokhtasar tefsiri

Ey Allah`a iman edenler ve Allah`ın dinine tabi olanlar! Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-`e karşı edepli olun ve onu muhatap alırken seslerinizi sakın onun sesinin üstüne çıkarmayın ve sakın onu ismi ile çağırmayın. Aksine onu ismi ile değil yumuşak bir şekilde peygamberlik ve risalet ile çağırın. Yoksa siz, farkında olmadan amellerinizin sevabı boşa gider.


Ali Fikri Yavuz

Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinden yüksek çıkarmayın ve birbirinize bağırır gibi, O’na bağırmayın; haberiniz olmadan amelleriniz boşa çıkıverir


İngilizce - Sahih International


O you who have believed, do not raise your voices above the voice of the Prophet or be loud to him in speech like the loudness of some of you to others, lest your deeds become worthless while you perceive not.

Hucurat suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Ey inananlar, seslerinizi, Peygamberin sesinden daha üstün bir tarzda yükseltmeyin ve onunla, yüksek sesle konuşmayın, birbirinizle konuştuğunuz gibi, sonra yaptıklarınız mahvolup gider de anlamazsınız bile.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Ey iman gətirənlər! Səsinizi Peyğəmbərin səsindən artıq qaldırmayın və bir-birinizlə ucadan danışdığınız kimi onunla ucadan danışmayın! Yoxsa, özünüz də bilmədən, əməlləriniz puç olar.


Kuran Araştırmaları Vakfı


Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.

Hucurat suresi (Al-Hujuraat) 2 ayeti arapça okunuşu

﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَرْفَعُوا أَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ أَن تَحْبَطَ أَعْمَالُكُمْ وَأَنتُمْ لَا تَشْعُرُونَ﴾
[ الحجرات: 2]

ya eyyühel lezine amenu la terfeu asvateküm fevka savtin nebiyyi vela techeru lehu bilkavli kecehri badiküm libadin en tahbeta amalüküm ve entüm la teşurun

ياأيها الذين آمنوا لا ترفعوا أصواتكم فوق صوت النبي ولا تجهروا له بالقول كجهر بعضكم لبعض أن تحبط أعمالكم وأنتم لا تشعرون

سورة: الحجرات - آية: ( 2 )  - جزء: ( 26 )  -  صفحة: ( 515 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. İblis: "Senin kudretine and olsun ki, onlardan, sana içten bağlı olan kulların bir yana, hepsini
  2. Sen, ölülere şüphesiz ki işittiremezsin; dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
  3. Kendilerine: "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın" dendiği zaman, "Bizler sadece ıslah edicileriz" derler.
  4. İyilik yarışında önceliği kazanan Muhacirler ve Ensar ile, onlara güzelce uyanlardan Allah hoşnut olmuştur, onlar
  5. And olsun ki, açıklayıcı ayetler indirmişizdir. Allah dilediğini doğru yola eriştirir.
  6. İçinde burçları bulunan göğe and olsun;
  7. Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu (peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Onlardan bir takımı, doğrusu bile bile
  8. Hükümdar: "Onu bana getirin" dedi. Yusuf'a elçi gelince, "Efendine dön, kadınlar niçin ellerini kesmişlerdi bir
  9. Doğrusu onun katımızda yakınlığı ve güzel bir istikbali vardır.
  10. Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Hucurat indirin:

Hucurat Suresi mp3 : Hucurat suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Hucurat Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Hucurat Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Hucurat Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Hucurat Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Hucurat Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Hucurat Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Hucurat Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Hucurat Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Hucurat Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Hucurat Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Hucurat Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Hucurat Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Hucurat Suresi Al Hosary
Al Hosary
Hucurat Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Hucurat Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Sunday, December 8, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler