Şuara suresi 215. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَۚ ﴾ [الشعراء: 215]
ayet arapça & türkçe okunuşuVaḣfid cenâhake limeni-ttebe’ake mine-lmu/minîn(e) [Şuara: 215]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Sana uyan müminleri kanatların altına al. [Şuara: 215]
Şuara Suresi 215. ayet tefsiri
Rabbimizin Resûlullah ( s.a.s. )’e telkin buyurduğu tebliğ usullerinden biri, tebliğe öncelikle yakın akrabalardan başlamaktır. Davetçi, tebliğini kademe kademe bütün insanlığa ulaştırabilmek ve cihânşumûl kılabilmek için hitap ettiği muhâtap katmanlarında da tedrîciliğe riâyet etmek, mesajını kendini ihâta eden davet halkalarına birer birer ulaştırarak ilerlemek mecbûriyetindedir. İnsanın içinde bulunduğu muhit ve akraba çevresi, onun anlattıklarını uzaktakilere nazaran daha çabuk kabul ederler. Daveti kabul edenlerin yakınları ve akrabaları da düşünüldüğünde, İslâm’ın topluma bu yolla daha kısa bir zamanda ulaşabileceği kolayca anlaşılır. Şâyet insanın yakınları davetçiyi desteklemeyip yardımcı olmazlarsa diğer muhâtaplar ona güvenip inanmakta, îtimâd gösterip bağlanmakta güçlük çekerler.
Âyet-i kerîmenin gösterdiği usulü en iyi tatbik eden şüphesiz Resûl-i Ekrem ( s.a.s. )’dir. Efendimiz’in bu husustaki bir tatbikatını Hz. Ali şöyle anlatır:
“ Sen, önce en yakın akrabanı uyar! ” ( Şu’arâ 26/214 ) âyeti nâzil olunca Resûlullah ( s.a.s. ) beni çağırdı:
“ – Ali! Yüce Allah en yakın akrabamı uyarmamı emretti. Bu bana çok kaygı veriyor. Biliyorum ki, ne zaman kavmime bu işi açmaya kalksam, muhakkak hoşuma gitmeyen şeylerle karşılaşacağım… Ali! Bize, bir kap yemek hazırla ve üzerine de koyun budundan koy. Bir kap da süt getir. Sonra, Abdulmuttalib oğullarını çağır da onlarla konuşayım ve bana emredilen şeyi kendilerine tebliğ edeyim ” buyurdu.
Hz. Ali, Peygamber Efendimiz’in emri ile hazırladığı şeyleri onlara ikrâm etti. Bir kişinin bile kendi başına yiyebileceği az bir yemeğin kırk kişiye yettiğini gören Ebû Leheb:
“ –Şaşılacak şey! Arkadaşınız sizi büyük bir sihirle büyüledi! Doğrusu biz, bugünkü gibi bir sihir hiç görmedik! ” diyerek Resûlullah’ın konuşmasına imkân vermedi.
Ebû Leheb’in sözleri, Resûlullah Efendimiz’in çok ağırına gitti. Sustu ve o mecliste hiç konuşmadı. Orada bulunanlar da bir müddet sonra dağılıp gittiler. ( Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 159; İbn Esîr, el-Kâmil fi’t-târih, II, 62 ) Lâkin Allah Resûlü ( s.a.s. ), bu uğurda karşılaştığı sıkıntılara aldırmadan vazîfesine devam etti. Ertesi gün akrabalarını tekrar topladı ve yine aynı sıkıntılarla yüz yüze geldi. Buna rağmen onları İslâm’a davet etti. ( Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 159; Heysemî, Mecma‘u’z-zevâid, VIII, 302 )
Fahr-i Kâinat ( s.a.s. ), yine bir gün Safâ tepesine çıkarak Kureyş kabîlesinin bütün kollarına tek tek seslendi. Onlar da bu davete icâbet ederek Safâ Tepesi’ne geldiler. Allah Resûlü ( s.a.s. ), yüksek bir kayanın üzerinden onlara şöyle hitâb etti:
“ –Ey Kureyş cemâati! Ben size, şu dağın eteğinde veya şu vâdide düşman atlıları var; hemen size saldıracak, mallarınızı gasbedecek desem, bana inanır mısınız? ”
Kureyşliler hiç düşünmeden:
“ –Evet inanırız! Çünkü şimdiye kadar senin hep doğru olduğunu gördük. Senin yalan söylediğini hiç duymadık! ” dediler. Karşısındaki insanlardan bu tasdîki alan Resûlullah ( s.a.s. ), onlara şu ilâhî hakîkati bildirdi:
“ –O halde ben şimdi size, önünüzde şiddetli bir azap günü bulunduğunu, Allah’a inanmayanların o çetin azâba uğrayacaklarını haber veriyorum. Ben sizi o çetin azaptan sakındırmak için gönderildim.
Ey Kureyşliler! Size karşı benim hâlim, düşmanı gören ve âilesine zarar vereceğinden korkarak hemen haber vermeye koşan bir adamın hâli gibidir.
Ey Kureyş cemâati! Siz uykuya dalar gibi öleceksiniz. Uykudan uyanır gibi de dirileceksiniz. Kabirden kalkıp Allah’ın huzûruna varmanız, dünyadaki her hareketinizin hesâbını vermeniz muhakkaktır. Netîcede hayır ve ibâdetlerinizin mükâfâtını, kötü işlerinizin de ceza ve şiddetli azâbını göreceksiniz! Mükâfât ebedî bir cennet; mücâzât da ebedî bir cehennemdir. ” ( Bk. Buhârî, Tefsir 26; Müslim, İman 348-355; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 281-307 )
Allah Resûlü ( s.a.s. )’in bu konuşmasına, orada bulunanlardan umûmî bir îtiraz gelmedi. Yalnız amcası Ebû Leheb:
“ –Hay eli kuruyası! Bizi buraya bunun için mi çağırdın? ” diyerek münâsebetsiz ve yakışıksız sözler sarf etti. Hakâretleriyle Peygamber Efendimiz’in kalbini kırdı. Ebû Leheb’in bu tavrı üzerine, onu ve karısını kötüleyen ve cehennemlik olduklarını îlân eden “ Tebbet Sûresi ” nâzil oldu:
“ Ebu Leheb’in iki eli kurusun! Zaten kurudu ve kendisi helâk olup gitti. Ne malı bir fayda verdi ona, ne de kazandıkları. Yakında o, yanıp kavrulmak üzere alevli bir ateşe girecek. Karısı da beraber girecek. Hem de o ateşe odun taşıyıcı olarak. Boynunda sağlam bükülmüş bir ip olduğu halde. ” ( Tebbet, 111/1-5 ) ( Buhârî, Tefsir 26/2, 34/2, 111/1-2; Müslim, İman 355 )
Verilen örneklerden anlaşılacağı üzere, yakın akraba da olsa, yapılacak tebliğ mutlaka kabul görecek diye bir şart yoktur. Kabul edenler olabileceği gibi, reddedenler de olabilecektir. Bu durumda tebliğciye düşen, kendine inananlara şefkat ve merhametle kol kanat germek, tevazu içinde onların maddi ve mânevî dertleriyle alakadar olmaktır. Karşı gelenlere ise zaman ve zeminin gereğine göre, “ Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım ” demek, en azından verecekleri zarardan kendini ve tâbilerini korumaktır. Bunun için de sonsuz kudret sahibi Allah’a daima tevekkül halinde olmaktır:
Ömer Çelik Tefsiri
Şuara suresi 215 ayeti anlamı - okunuşu
Sana tâbi olan mü’minlere şefkat ve merhamet kanatlarını ger.
Mokhtasar tefsiri
Sana tabi olan Müminlere fiilî ve kavlî olarak şefkat göstererek onlara karşı yumuşak davran.
Ali Fikri Yavuz
Sana tabi olan müminlere kanadını indir (tevazu yap)
İngilizce - Sahih International
And lower your wing to those who follow you of the believers.
Şuara suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
İnananlardan sana uyanlara karşı kanadını indir, mütevazi ol.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Sənə tabe olan mö’minləri qanadın altına al! (Onlarla yumşaq davran, nəzakətlə rəftar et, köməklərinə çat!)
Kuran Araştırmaları Vakfı
Sana uyan müminlere (merhamet) kanadını indir.
Şuara suresi (Ash-Shuara) 215 ayeti arapça okunuşu
﴿وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ﴾
[ الشعراء: 215]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Dolu bir gemiye kaçmıştı.
- Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini
- And olsun ki, onları bu hallerinden vazgeçirecek nice haberler gelmiştir.
- "Ey milletim! Buna karşılık ben sizden bir mal da istemiyorum. Benim ücretim Allah'a aittir; inananları
- Dikkat edin; onlar Rablerine kavuşmaktan şüphededirler; dikkat edin; Allah şüphesiz her şeyi bilgisiyle kuşatandır.
- Onlar: "Ey kendisine Kitap indirilen kimse! Sen mutlaka delisin. Doğrulardan isen melekleri bize getirsene" dediler.
- "Bu, Allah'ın ayetlerini alaya almanızdan ve dünya hayatının sizi aldatmış olmasından ötürüdür." O gün, ne
- Doğrusu Biz, insanlar için Kitap'ı gerçekle sana indirdik; kim doğru yolda ise bu kendi lehinedir;
- "Seninle beraber doğru yolda gidersek, yurdumuzdan ediliriz" dediler. Onları katımızdan bir rızık olarak her şeyin
- Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Şuara indirin:
Şuara Suresi mp3 : Şuara suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler