Ali İmran suresi 26. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Ali İmran suresi 26 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Ali İmran suresi - Al Imran aya 26 (The Family of Imraan).
  
   

﴿قُلِ اللّٰهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشَٓاءُ وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَٓاءُۘ وَتُعِزُّ مَنْ تَشَٓاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَٓاءُۜ بِيَدِكَ الْخَيْرُۜ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ ﴾ [آل عمران: 26]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Kuli(A)llâhumme mâlike-lmulki tu/tî-lmulke men teşâu vetenzi’u-lmulke mimmen teşâu vetu’izzu men teşâu vetużillu men teşâ(u)(s) biyedike-lḣayr(u)(s) inneke ‘alâ kulli şey-in kadîr(un) [Ali İmran: 26]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

De ki: "Mülkün sahibi olan Allah'ım! Mülkü dilediğine verirsin; dilediğinden çekip alırsın; dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; iyilik elindedir. Doğrusu Sen, her şeye Kadir'sin. [Ali İmran: 26]


Ali İmran Suresi 26. ayet tefsiri

 اَلْمُلْكُ ( mülk ) kelimesi; “ peygamberlik, kudret, idare etme kuvveti, zafer, hâkimiyet, ilim, servet, itibar, akıl ve sıhhat gibi maddî ve manevî imkânlar ” mânalarını ihtiva eder. Buna göre مَالِكُ الْمُلْكِ ( mâlikü’l-mülk ) olan Allah Teâlâ, sayılan bu imkânların hepsinin mutlak olarak sahibidir. O, bu nimetlerden istediği kullarına dilediğini vermekte nihâyetsiz bir kudret ve iradeye maliktir.

Âyet-i kerîmenin iniş sebebiyle ilgili iki rivayet şöyledir:

Birincisi; Mekke’nin fethi üzerine Allah Resûlü ( s.a.s. ), ümmetine, bir gün Bizans ve İran imparatorluklarını ele geçireceklerini müjdelemişti. Bunun üzerine münafıklar ve yahudiler, “ Olacak iş değil. Muhammed nerede, İran ve Rum nerede! Onların güç ve kuvvetleri bundan çok fazla. Üstelik Muhammed’e Mekke ve Medine yetmedi mi ki, bir de İran ve Rum devletlerini istiyor? ” dediler.

İkincisi; Hendek savaşının yapıldığı yılda Resûlullah, kazılacak hendeği belirlemiş, Medine halkından her on kişiye kırk arşınlık yer göstermişti. Aralarında Selman-ı Farisi’nin de bulunduğu grup, kendilerine düşen yeri kazarlarken hendeğin orta yerinde büyük bir kaya çıktı. Kayayı kırmaya uğraştılar, fakat başaramadılar. Durumu Allah Resûlü’ne arzettiler. Efendimiz gelip hendeğe indi, Selman’ın elinden balyozu aldı, taşa bir vurdu, taş çatladı ve öyle bir kıvılcım çıktı ki, karanlık bir odadaki kandil gibi etrafı aydınlattı. Resulullah bir fetih tekbiri aldı, oradakiler de tekbir getirdiler. İkinci bir darbe daha indirdi, yine öyle bir şimşek çaktı ve yine tekbir getirdiler. Üçüncü bir darbe daha vurdu, taşı parçaladı ve yine öyle bir şimşek daha çaktı. Aynı şekilde bir tekbir daha getirdiler. Sonra Efendimiz birinci çakan ışıkta kendisine Hıyre’nin ve Kİsrâ’nın şehirlerinin köşkleri göründüğünü; ikinci ışıkta Rum diyarının kırmızı köşkleri göründüğünü; üçüncü ışıkta ise San‘a’nın köşkleri göründüğünü haber verdi. Cebrâil ( a.s. ) da, ümmet-i Muhammed’in kısa zaman sonra bunları ele geçireceklerini müjdeledi. Buna müslümanlar çok sevindiler. Münafıklar ise: “ Ne tuhaf insanlarsınız! Muhammed sizi boş ümitlerle oyalıyor, asılsız va‘dlerde bulunuyor, Medine’den Hıyre ve Rum kralının şehirlerinin köşklerini gördüğünü ve sizin bunları fethedeceğinizi söylüyor. Halbuki savaşa çıkmaya bile gücünüz yetmiyor da korkunuzdan hendek kazıyorsunuz ” dediler. Bu ve benzeri hâdiseler üzerine bu âyet-i kerîme indi. ( Zemahşerî, el-Keşşâf, I, 168; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, VIII, 4-5 )

 “ Mülk ”ten maksat ister peygamberlik, ister dünya hâkimiyeti, isterse yukarıda zikredilen diğer mânalardan biri olsun, fark etmez, Cenâb-ı Hak bunları dilediğine lütfeder, dilediğinden de çekip geri alır. Nitekim peygamberler asırlar boyu hep İsrâiloğulları neslinden devam etmiştir. Bu sebeple onlar, Tevrat’ta gelmesi müjdelenen son peygamberin de yine kendilerinden olmasını bekliyorlardı. Bunu tabii bir hak olarak görüyorlardı. Fakat Allah Teâlâ, işledikleri günahlar ve nankörlükleri sebebiyle bu nimeti onların elinden aldı ve Araplar’ın seçkin kolu Kureyş’ten Hz. Muhammed ( s.a.s. )’e ihsan etti. Efendimiz Medine’de İslâm devletini kurdu ve kısa zamanda Arap Yarımadası’na hakim oldu. Fazla zaman geçmeden de Bizans ve İran imparatorlukları fethedildi, İslâm devletinin sınırları İstanbul’a, Kafkaslar’a ve İspanya’ya kadar genişledi.

 Âyetin “ dilediğini yüceltip aziz kılar, dilediğini alçaltıp zelil edersin ” ( Âl-i İmrân 3/26 ) ifadesi, hem dinî hem de dünyevî açıdan değerlendirilebilir. Dinî açıdan izzet, Allah’a gönülden inanmak ve bu imanın gereğini tam olarak yapmaya çalışmaktır. Kul için en büyük şeref budur. Nitekim: “ Asıl güç, izzet ve şeref Allah’a aittir, Rasûlü’ne aittir ve mü’minlere aittir; fakat münafıklar bunu bilmiyor ” ( Münafıkûn 63/8 ) âyetinde “ izzet ” bu mânadadır. Dinî açıdan zillet ise hakikati gördüğü halde imansızlık yolunu tutmak, inkârda direnmek ve bunun savunucusu konumunda olmaktır. “ Allah ve Rasûlü’ne karşı çıkanlar, evet onlar, mağlubiyete uğrayıp en zelîl ve en alçak kimseler arasında olacaklardır ” ( Mücâdile 58/20 ) âyeti de bu mânadaki “ zillet ”ten bahseder.

Maddî mânevî, dinî dünyevî her türlü hayırlar, iyilikler ve bereketler Allah Teâlâ’nın kudretindedir. O, aynı zamanda her şeye gücü yetendir. Bize göre olması imkânsız veya zor olan şeyleri yapmak Allah’a güç değildir. Dolayısıyla, âyetin iniş sebeplerinde örnekleri geçtiği üzere, müslümanlar için imkânsız görülen başarı ve zaferleri onlara lütfetmek kesinlikle Allah’ın kudretindedir. Mü’minler her daim bu iman ve tevekkül anlayışı içinde olmalıdırlar.

Nitekim O’nun sınırsız kudret tecellilerinden biri de şudur:


Ömer Çelik Tefsiri
Ali İmran suresi Diyanet

Ali İmran'den 26 Ayeti'ni dinle


Ali İmran suresi 26 ayeti anlamı - okunuşu

De ki: “Ey mülkün gerçek sahibi olan Allah! Sen dilediğine mülkü verirsin, dilediğinden mülkü çekip alırsın; dilediğini yüceltip aziz kılar, dilediğini alçaltıp zelil edersin. Bütün hayırlar yalnız senin elindedir. Şüphesiz sen, her şeye kâdirsin.


Mokhtasar tefsiri

Ey Peygamber! Rabbini överek ve yücelterek de ki: Allah`ım! Dünyada ve ahirette hakimiyetin yegane maliki Sensin! Allah’ım! Mülkü yarattıklarından dilediğine verirsin, dilediğinden de çekip alırsın, dilediğini yükseltir/aziz kılarsın, dilediğini de alçaltır/zelil edersin. Bütün bunlar, senin hikmetinle ve adaletinledir. Hayır tek başına sadece senin elindedir, şüphesiz senin her şeye gücün yeter.


Ali Fikri Yavuz

Rasûlüm, şöyle de: “- Ey mülkün sahibi Allah’ım! Sen, dilediğine mülkü verirsin, dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini de zelil edersin; hayır, yalnız senin elindedir. Muhakkak ki sen her şeye kâdirsin


İngilizce - Sahih International


Say, "O Allah, Owner of Sovereignty, You give sovereignty to whom You will and You take sovereignty away from whom You will. You honor whom You will and You humble whom You will. In Your hand is [all] good. Indeed, You are over all things competent.

Ali İmran suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


De ki: Allah'ım, mülkün sahibi sensin, mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden alırsın. Dilediğini yükseltirsin, dilediğini alçaltırsın. Senin elindedir hayır, sensin her şeye gücü yeten.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


(Ya Rəsulum!) De: “Ey mülkün sahibi olan Allah! Sən mülkü istədiyin şəxsə verər, istədiyin şəxsi yüksəldər və istədiyin şəxsi alçaldarsan. Xeyir yalnız Sənin əlindədir. Həqiqətən, Sən hər şeyə qadirsən!


Kuran Araştırmaları Vakfı


(Resulüm!) De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin.

Ali İmran suresi (Al Imran) 26 ayeti arapça okunuşu

﴿قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَن تَشَاءُ وَتَنزِعُ الْمُلْكَ مِمَّن تَشَاءُ وَتُعِزُّ مَن تَشَاءُ وَتُذِلُّ مَن تَشَاءُ ۖ بِيَدِكَ الْخَيْرُ ۖ إِنَّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
[ آل عمران: 26]

kulil lahümme malikel mülki tü'til mülke men teşaü vetenziul mülke mimmen teşa' vetüizzü men teşaü vetüzillü men teşa' biyedikel hayr inneke ala külli şey'in kadir

قل اللهم مالك الملك تؤتي الملك من تشاء وتنـزع الملك ممن تشاء وتعز من تشاء وتذل من تشاء بيدك الخير إنك على كل شيء قدير

سورة: آل عمران - آية: ( 26 )  - جزء: ( 3 )  -  صفحة: ( 53 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. İnanıp yararlı iş işleyenler için, Allah'ın vadi gereğince temelli kalacakları nimet cennetleri vardır. O; güçlüdür,
  2. İnkar edip, ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar da ateşliklerdir, orada temellidirler. Ne kötü bir dönüştür!
  3. İnkar edenlerin durumu, çağırma ve bağırmadan başkasını duymayarak haykıran gibidir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, bu yüzden
  4. Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz?
  5. Yeryüzünde O'nu aciz bırakamazsınız. Allah'tan başka bir dostunuz da yardımcınız da yoktur.
  6. Belki yollarından dönerler diye and olsun onlara büyük azabdan önce dünya azabından tattırırız.
  7. Acı ve tatlı sulu iki denizi birbirine kavuşmamak üzere salıvermiştir.
  8. Onların izi üzerine arkalarından Meryem oğlu İsa'yı, ondan önce gelmiş bulunan Tevrat'ı doğrulayarak gönderdik. Ona,
  9. Ancak Allah'a içten bağlı kullar bunun dışındadır.
  10. Biz bu Kuran'da insanlara her türlü misali, belki öğüt alırlar diye, and olsun ki verdik.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Ali İmran indirin:

Ali İmran Suresi mp3 : Ali İmran suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ali İmran Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Ali İmran Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Ali İmran Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Ali İmran Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Ali İmran Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Ali İmran Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Ali İmran Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Ali İmran Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Ali İmran Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Ali İmran Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Ali İmran Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Ali İmran Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Ali İmran Suresi Al Hosary
Al Hosary
Ali İmran Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Ali İmran Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Thursday, November 21, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler