Vakıa suresi 50. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿لَمَجْمُوعُونَ اِلٰى م۪يقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ ﴾ [الواقعة: 50]
ayet arapça & türkçe okunuşuLemecmû’ûne ilâ mîkâti yevmin ma’lûm(in) [Vakıa: 50]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
De ki: "Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün belirli bir vaktinde toplanacaklardır." [Vakıa: 50]
Vakıa Suresi 50. ayet tefsiri
Uğursuz, bedbaht ve kötü kimseler olan “ ashâb-ı şimâl ”in öte dünyada karşılaşacakları fecî âkıbet şu şekilde haber verilir:
› سَمُومٌ ( semûm ): Vücudun ve derinin gözeneklerinden içeriye doğru giren, iliklere ve beyinlere kadar işleyen zehirli, sıcak, kavurucu bir ateş.
› حَم۪يمٌ ( hamîm ): Harareti en ileri dereceye ulaşmış kaynar su. O kavurucu ateş cehennemliklerin bedenlerini ve ciğerlerini yakacağı vakit, onlar bu kaynamış suya koşacaklardır. Tıpkı, yangından, o yangını söndürmek için suya koşanlar gibi. Ancak oraya varınca suyun son derece sıcak ve kaynamış olduğunu göreceklerdir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “ Onlara, içince bağırsaklarını paramparça eden kaynar sudan içirilir. ” ( Muhammed 47/15 )
› يَحْمُومٌ ( yahmûm ): Cehennemin simsiyah dumanı. Kömür veya kurum gibi kararıp duran sisli boğucu bir gölge. Bu, serinlik ve rahatlık veren bir gölge değil, yakıcı ateşin kara dumanıdır. Buna “ gölge ” denilmesi, kâfirlerle alay etmek içindir. Onlar aşırı sıcaktan bu gölgeye sığınmaya çalışacaklar, fakat sığındıkları zaman bunun gölge değil, simsiyah kavurucu cehennem dumanı olduğunu göreceklerdir. Bu gölgeyle ilgili şöyle buyrulur:
“ Kıyamet günü inkârcılara şöyle denir: “Haydi, yalan saydığınız o azaba doğru gidin! Üç sütun hâlinde yükselen o kapkara cehennem dumanının gölgesine girin! ” Bir gölge ki ne serinlik verir, ne de alevden korur. O ateş, saraylar büyüklüğünde kıvılcımlar fırlatır; sarı erkek deve sürüleri gibi dağılan kıvılcımlar. Gerçeği yalanlayanların o gün vay haline!” ( Murselât 77/29-34 )
› Yiyecekleri zakkûm olacaktır. ( bk. Sâffât 37/64-65 ) O son derece kötü, acı ve berbat yiyecekle karınlarını tıka basa dolduracaklar, üzerine de tarifi imkansız derecede kaynar cehennem suyundan içeceklerdir. Yalnız bu içme sıradan bir su içme şeklinde olmayacak; susuzluk hastalığına tutulmuş develerin içtiği gibi içeceklerdir. اَلْه۪يمُ ( hîm ), hastalığı sebebiyle delirmiş gibi su içen, içtikçe suya kanmayan susamış develer anlamında bir kelimedir. Fakat içtikleri bu su o bedbahtları kandırmayacak, hararetlerini daha da artıracaktır.
Bahsedilen kişilerin böyle feci bir âkıbete uğramalarının sebebi şudur:
Birincisi; sahip oldukları nimetlerin şükrünü yerine getirecek yerde nankörlük etmek ve bunlarla şımarmak, lüks ve nefsânî hayata dalıp Allah’ı unutmak.
İkincisi; büyük günah üzerinde ısrar etmek. Bu, en büyük günah olarak bilinen şirk ve küfürdür. Diğer bütün günahlar, hep bundan kaynaklanmaktadır.
Üçüncüsü; öldükten sonra yeniden dirilişi ve âhiret hayatını inkâr etmek.
Halbuki şu muazzam delillere akıl ve idrak nazarıyla bakılacak olsa, Allah’ın varlığı, birliği, sonsuz kudreti ve âhiretin varlığı gibi gerçekleri anlayıp kabul etmek ve tam bir samimiyet ve teslimiyet içinde Hakk’a kulluğa yönelmek hiç de zor olmayacaktır:Ömer Çelik Tefsiri
Vakıa suresi 50 ayeti anlamı - okunuşu
“Hepiniz bilinen bir günün buluşma vaktinde mutlaka bir araya toplanacaksınız!”
Mokhtasar tefsiri
Hesap ve karşılık için kıyamet gününde bir araya getirileceklerdir.
Ali Fikri Yavuz
Belirli bir günün muayyen vaktinde çaresiz toplanacaklardır.”
İngilizce - Sahih International
Are to be gathered together for the appointment of a known Day."
Vakıa suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Elbette bilinen günün muayyen ve mukadder vaktinde toplanacaksınız.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Mə’lum bir günün (qiyamət gününün) müəyyən bir vaxtında mütləq (məhşərə) cəm ediləcəklər.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır!
Vakıa suresi (Al-Waqiah) 50 ayeti arapça okunuşu
﴿لَمَجْمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَاتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ﴾
[ الواقعة: 50]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Biz, iyi davrananlara işte böyle karşılık veririz.
- Firavun: "Ey ileri gelenler! Sizin benden başka bir tanrınız olduğunu bilmiyorum. Ey Haman! Benim için,
- Parlak ışık veren güneşi varettik;
- Demek erkekler sizin, dişiler Allah'ın mı?
- Yusuf: "Beni kendine o çağırdı" dedi. Kadın tarafından bir şahit, "Eğer gömleği önden yırtılmışsa kadın
- Sad. Öğüt veren Kuran'a and olsun ki, inkar edenler gurur ve ayrılık içindedirler.
- And olsun ki, ortaya pek kötü bir şey attınız.
- Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi?
- İbrahim de şüphesiz O'nun yolunda olanlardandı.
- İşte azap böyledir; ama ahiret azabı daha büyüktür; keşke bilseler!
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Vakıa indirin:
Vakıa Suresi mp3 : Vakıa suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler