Furkan suresi 65. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿وَالَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَۗ اِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًاۗ ﴾ [الفرقان: 65]
ayet arapça & türkçe okunuşuVelleżîne yekûlûne rabbenâ-srif ‘annâ ‘ażâbe cehennem(e)(s) inne ‘ażâbehâ kâne ġarâmâ(n) [Furkan: 65]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Onlar, "Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır; doğrusu onun azabı sürekli ve acıdır. Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır" derler. [Furkan: 65]
Furkan Suresi 65. ayet tefsiri
Kur’ân-ı Kerîm’in mü’minleri senâ etmek için kullandığı güzel vasıflardan biri de “ Rahman’ın has kulları ” ifadesidir. Bu âyetlerde “ Rahman’ın has kulları şunlardır ” diye başlayarak, bu mânevî dereceye yükselecek kişilerin taşımaları gereken üstün ahlâkî vasıflar sayılmaktadır:
Öncelikle onların yürüyüş tarzları zikredilmektedir. Rahmân’ın kulları, öyle kimselerdir ki, onların gidişleri, yeryüzünde yürüyüşleri ve hareket tarzları mülayimdir. Zorba, mağrur, kibirli, saygısız, kaba ve haşin değil; sukünet ve vakarla, alçak gönüllü bir şekilde terbiyeli, nazik ve yumuşak yürürler. Etraflarına eza ve sıkıntı vermez, sendeler gibi gitmez, hesaplı, saygılı, merhamet tavrıyla güven ve huzur yayarak giderler. Yürürken kendilerini zorlamazlar, yapmacık hareketlerde bulunmazlar. Ne kibirlenirler ne de böbürlenirler. Ne burunları havada yürürler ne de kabararak veya şişerek yürürler. Çünkü insanın sergilediği tüm davranışları gibi yürüyüşü de onun kişiliğinin ve içindeki duygularının göstergesidir. Normal, kendine güvenen, kararlı ve ciddi bir ruh, bu özelliklerini sahibinin yürüyüşüne de yansıtır. Böylece normal, kendinden emin, ciddi ve kararlı yürür. Yoksa “ yeryüzünde yumuşak adımlar atarak yürürler ”, onların ölü gibi, boynu bükük, omuzları sarkık, sallanarak yürüdükleri anlamına gelmez. ( Elmalılı, Hak Dini, V, 3611; Seyyid Kutub, Fî Zılâl, V, 2577 )
Resûlullah ( s.a.s. ) yürüdüğü zaman canlı ve dik yürürdü. İnsanlar içinde en hızlı yürüyeni, en güzel ve en rahat yürüyeniydi. Ebu Hureyre şöyle der: “ Peygamberimiz ( s.a.s. )’den daha güzel birini görmedim. Sanki yüzünde güneş parlıyordu. Ondan daha hızlı yürüyeni de görmedim. Yürürken önünde yer dürülür gibiydi. Biz onunla yürürken çok zorlanırdık ama o, hiç aldırmazdı. ” Ali b. Ebu Talip ( r.a. ) şöyle der: “ Resûlullah yürürken yukarıdan iniyormuş gibi yürürdü. ” Bir keresinde de şöyle demişti: “ Yokuş yukarı çıkarken bile aşağı iniyormuş gibi yürürdü. ” ( bk. İbn Sa‘d, et-Tabakât, I, 379-380 ) Bu ise kararlı, gayretli ve cesur insanların yürüyüşüdür.
İkinci olarak; cahiller, yani kendini bilmezler, edepsiz güruh onlara laf attığı zaman “ selam ” derler. Selametle neticelenecek söz söyler, yahut “ selametle ” derler. Onlar ciddilikleri, vakurlukları, kararlılıkları ve içlerindeki büyük ideallerle uğraşıyor olmaları nedeniyle ahmakların ahmaklıklarıyla, kendini bilmezlerin beyinsizlikleriyle ilgilenmezler. Akıllarını, vakitlerini ve emeklerini beyinsizlerle, ahmaklarla tartışmakla, onlarla kavga etmekle, dalaşmakla uğraştırmazlar, boşuna harcamazlar. Aptallarla beraber olmaktan, gereksiz davranışlarda bulunmaktan uzak dururlar. Bu tip kimselere yumuşak sözlerle karşılık verirler. Güçsüz olduklarından değil elbette tenezzül etmemekten; çaresizlikten değil üstünlük duygusundan dolayı yumuşak davranırlar. Boş şeylerden, aptalca işlerden daha önemli, daha onurlu ve daha üstün değerlerle ilgilenen, onurlu bir insanın vaktini ve emeğini uygun olmayan bir işte harcamasını istemedikleri için yumuşak sözlerle karşılık verirler. ( Elmalılı, Hak Dini, V, 3612; Seyyid Kutub, Fî Zılâl, V, 2578 )
Üçüncü olarak o güzel kulların karanlık gecelerde Rableriyle olan kulluk münasebetleri takdim ediliyor. Ayetteki ifade tarzı, gecenin bir bölümünde insanlar uykudayken Rahman’ın kullarının hareketlerini tasvir maksadıyla namazdan secde ve kıyam hareketlerini ön plana çıkarıyor. Onlar, Rablerine secdeler ve kıyamlar ederek geceliyorlar. Bu insanlar, tatlı ve rahat uykudan daha yararlı, daha dinlendirici bir şeyle meşgul oluyor, Rablerine yönelmekle, ruhlarını ve azalarını O’na bağlamakla uğraşıyorlar. Gece evlerine, yataklarına çekildikleri zaman gidişatları hep böyle oluyor. Yatışları, kalkışları da hep Allah için oluyor. Gecelerini takvâ, Allah’ın murakabesini ve azametini tefekkür, onun azabından korkma duygularıyla geçiriyorlar.
Resûlullah ( s.a.s. ) şöyle buyuruyor:
“ Gece namazı kılan, hanımını da uyandıran, uyanmadığı takdirde yüzüne su serpip uyandıran kimseye Allah merhamet etsin. Gece namazı kılan, kocasını uyandıran, uyanmadığı zaman yüzüne su serpip uyandıran kadına da Allah merhamet etsin! ” ( Ebû Dâvûd, Vitr 13 )
Hak âşığı kadınlardan Amre ( k.s. ), seher vakti gelince kocasının yanına gider ve şöyle derdi:
“ Kalk artık… Yattığın kâfî… Gece bitti; gündüz geldi. Yücelerin yıldızları yeryüzüne düşmeye başladı. İyiler kâfilesi yola revân oluyorlar. Sen hâlâ duruyorsun. Bu hâlinle onlara kavuşman kâbil değil!... ” ( Velîler Ansiklopedisi, I, 219 )
Bu arada Yüce Hakk’ın övgüsüne nâil olan o mü’minlerin, kıyam ve secde halindeyken gönüllerinde taşıdıkları derin takvâ duygularından akisler yer almaktadır. Bu güzel kullar, kendi amellerine değil Allah’ın sonsuz merhametine güveniyorlar. Onlar Rablerinin huzurunda ayakta dururken, secdeye varırken, Rahman’ın arşını görürken kalpleri Allah ve cehennem korkusuyla dolarak şöyle diyorlar: “ Rabbimiz! Cehennem azabını bizden uzaklaştır. Doğrusu onun azabı bitip tükenmez, pek korkunç ve tahammülü zor bir azaptır. Gerçekten cehenem ne kötü bir karargâh ve ne fenâ bir ikâmet yeridir! ” Sanki cehennem herkesin önüne serilmiş, tüm insanlığın yolunu kesmiş, kollarını uzatmış, ağzını açmış, uzak-yakın herkesi yakalayıp yutacakmış gibi duruyor. Rahman’ın has kulları da korkuyorlar, ürperiyorlar, bu azabı kendilerinden uzak tutması, bu azapla karşılaşmaktan, bu azaba uğramaktan kurtarması için Rablerine yalvarıyorlar. Onlar cehennemi görmemişler ama cehennemin varlığına inanıyor; Kur’ân-ı Kerîm’in ve Peygamberimiz’in tasvir ettiği şekliyle cehennemi zihinlerinde canlandırıyor ve onun azabından âlemlerin merhametli Rabbine sığınıyorlar.
Nitekim asr-ı saadette yaşanan şu hâdise cehennem korkusunun kalbe tesirini göstermesi bakımından çok ibretlidir:
Ensâr’dan bir genç vardı. Kalbini cehennem korkusu sarmıştı. Cehennemden bahsedildiğinde ağlardı. Nihâyetinde evine kapandı. Bu durum Allah Resûlü’ne haber verildi. Efendimiz gencin yanına geldi. Genç, Resûlullah ( s.a.s. )’e hasretle baktı, hemen fırladı, Âlemlerin Efendisi’nin boynuna sarıldı ve rûhunu Hakk’a teslîm ederek yere yığıldı. Fahr-i Kâinat Efendimiz şöyle buyurdu:
“ –Kardeşinizi yıkayıp kefenleyin! Cehennem korkusu onun ciğerini parçalamış. Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah onu ateşten korudu. Kim bir şeyi isterse onu elde etmenin yollarını arar, kim de bir şeyden korkarsa ondan kaçar. ” ( Hâkim, el-Müstedrek, II, 536/3828; Ali el-Müttakî, III, 708/8526 )
O has kulların diğer mümtaz vasıfları şöyle sıralanıyor:
Ömer Çelik Tefsiri
Furkan suresi 65 ayeti anlamı - okunuşu
Şöyle niyâz ederler: “Rabbimiz! Cehennem azabını bizden uzaklaştır. Doğrusu onun azabı bitip tükenmez, pek korkunç ve tahammülü zor bir azaptır.”
Mokhtasar tefsiri
Onlar, Rablerine dua ederken şöyle derler: "Rabbimiz, cehennem azabını bizden uzaklaştır. Doğrusu cehennemin azabı kâfir olarak ölenler için devamlıdır."
Ali Fikri Yavuz
Onlar ki, şöyle derler: “- Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını sav, muhakkak ki onun azabı devamlı bir helâktır
İngilizce - Sahih International
And those who say, "Our Lord, avert from us the punishment of Hell. Indeed, its punishment is ever adhering;
Furkan suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Ve öyle kişilerdir onlar ki Rabbimiz derler, savuştur cehennem azabını bizden; şüphe yok ki onun azabı daimidir.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Və belə deyərlər: “Ey Rəbbimiz! Cəhənnəm əzabını bizdən sovuşdur. Şübhəsiz ki, onun əzabı həmişəlikdir!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Ve şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır.
Furkan suresi (Al-Furqan) 65 ayeti arapça okunuşu
﴿وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ ۖ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا﴾
[ الفرقان: 65]
والذين يقولون ربنا اصرف عنا عذاب جهنم إن عذابها كان غراما
سورة: الفرقان - آية: ( 65 ) - جزء: ( 19 ) - صفحة: ( 365 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Zekeriya "Rabbim! Öyleyse bana bir alamet ver" dedi. Allah: "Senin alametin, sağlam ve sıhhatli olduğun
- "Doğrusu bunun ne zaman geleceğini Allah bilir; ben size benimle gönderileni tebliğ ediyorum; fakat sizin
- Nuh'a, "Senin milletinden, inanmış olanlardan başkası inanmayacaktır; onların yapageldiklerine üzülme; nezaretimiz altında, sana bildirdiğimiz gibi
- Yalnız, inanıp yararlı iş işleyenler bunun dışındadır. Onlara kesintisiz ecir vardır.
- Gerçeği getiren ve onu doğrulayanlar, işte onlar, Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlardır.
- Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Allah bana yeter; O'ndan başka tanrı yoktur, yalnız O'na güveniyorum;
- "Rabbine bizim adımıza yalvar da, mahiyetini bize bildirsin, çünkü sığırlar, bizce, birbirine benzemektedir. Allah dilerse
- Zekatlar; Allah'tan bir farz olarak yoksullara, düşkünlere, onu toplayan memurlara, kalbleri Müslümanlığa ısındırılacaklara verilir; kölelerin,
- Kendilerini Allah'a vermiş olanları hiç suçlular gibi tutar mıyız?
- Rabbin, insanoğlunun sulbünden soyunu alıp devam ettirmiş, onlara: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" demiş ve
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Furkan indirin:
Furkan Suresi mp3 : Furkan suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler