Münafikun suresi 7. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿هُمُ الَّذ۪ينَ يَقُولُونَ لَا تُنْفِقُوا عَلٰى مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللّٰهِ حَتّٰى يَنْفَضُّواۜ وَلِلّٰهِ خَزَٓائِنُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَلٰكِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ لَا يَفْقَهُونَ ﴾ [المنافقون: 7]
ayet arapça & türkçe okunuşuHumu-lleżîne yekûlûne lâ tunfikû ‘alâ men ‘inde rasûli(A)llâhi hattâ yenfaddû(k) veli(A)llâhi ḣazâ-inu-ssemâvâti vel-ardi ve lâkinne-lmunâfikîne lâ yefkahûn(e) [Münafikun: 7]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Bunlar: "Allah'ın Peygamberinin yanında bulunanlara bir şey vermeyin de dağılıp gitsinler" diyen kimselerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır, ama ikiyüzlüler bu gerçeği anlamazlar. [Münafikun: 7]
Münafikun Suresi 7. ayet tefsiri
Münafıkların gerçek kimliklerini ortaya koyan şu hâdise bu âyet-i kerîmelerde bahsedilen hususları anlamakya yardımcı olacaktır:
Rivayete göre Benî Mustalik seferinden dönüleceği sıralarda biri muhâcirlerin diğeri Ensâr taraftarı iki adam arasında su yüzünden kavga çıktı. Bunlardan biri “ Ey Ensâr, yetişin! ” diye, diğeri de “ Ey Muhâcirler, yetişin! ” diye kendi taraflarını yardıma çağırdılar. Resûlullah ( s.a.s. ) bunu işitince, onları yatıştırdı. Yaptığı tesirli konuşmada bu nevi tefrika çıkarıcı söz ve faaliyetlerden hoşnut olmadığını ve bunun câhiliye âdeti olduğunu belirtti. Hâdise münafıkların reisi Abdullah b. Übey’in kulağına gidince hemen bunu fırsat bilip müslümanlar arasında fitne çıkarmaya yeltendi. Kendi kavminden olanlara şöyle dedi:
“ - Muhâcirler bizim beldemizde bize kafa tutuyor, üstünlük taslıyorlar. Onlarla bizim durumumuz, «Besle kargayı, oysun gözünü!» sözündekine döndü. Hele Medine’ye varalım, göreceksiniz ki güçlü olan zayıf olanı oradan çıkaracak! Aslında bunu kendiniz yaptınız; onlara beldenizde yer verip imkânlarınızı paylaştınız. Muhammed’in yanındakilere yardım etmeyin ki dağılıp gitsinler! ”
Bu sözleri işiten ve o sırada henüz çok genç olan Zeyd b. Erkam ( r.a. ), yapılan konuşmadan dolayı rahatsızlığını dile getirip tepki gösterince Abdullah onu azarladı. Zeyd durumu amcasına, o da Peygamberimiz ( s.a.s. )’e aktardı. Hz. Ömer derhal o münâfığın boynunun vurulmasını teklif etti. Resûlullah ( s.a.s. ) bunu kabul etmedi. Hatta henüz normal hareket vakti gelmediği halde hemen yola koyulma talimatı verdi. Uzun bir süre mola vermedi; mola verdiğinde herkes yorgunluktan uyuyakaldı. Böylece söylentilerin artıp işin alevlenmesini önledi. Efendimiz ( s.a.s. ) o arada münafıkların reisi Abdullah’ı çağırtıp:
“ - Bana şöyle şöyle bir söz ulaştı; bu sözün sahibi sen misin? ” diye sordu. O:
“ - Sana kitabı indiren Allah’a yemin ederim ki böyle şeyler söylemedim ” dedi. Bunun üzerine Resûlullah ( s.a.s. ) onun hakkında bir işlem yapmadı. Zeyd ise yalancı konumuna düştüğü için çok üzülmüştü. Medine’ye dönünce Allah Teâlâ Münafıkûn sûresini indirdi. Peygamberimiz ( s.a.s. ) Zeyd’in kulağını tutup:
“ - Allah seni doğruladı ve bu kulağın hakkını verdi ” diye ona iltifat etti.
Bir kısım insanlar münafıkların reisine, kendisi hakkında sert ifadeler içeren âyetler indiğini söyleyerek Resûlullah ( s.a.s. )’e gidip kendisi hakkında Allah’tan bağışlama dilemesi için ricada bulunmasını tavsiye ettiler. O ise başını çevirip:
“ - İman et, dediniz ettim. Zekât ver, dediniz verdim. Geriye bir tek Muhammed’e secde etmediğim kaldı! ” diyerek itiraz etti. ( bk. Buhârî, Tefsir 63; Tirmizî, Tefsir 63; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 370, 373 )
Hikmet-i ilâhî, Abdullah b. Übey’in Abdullah isminde bir oğlu vardı. Samîmî bir mü’mindi. Resûlullah ( s.a.s. )’e son derece bağlıydı. O, babasının yaptıklarına çok üzülüyor, sabredemiyordu. Son hâdiseler de gönlündeki bu kederi iyice artırdığından Allah Resûlü ( s.a.s. )’e geldi:
“ –Ey Allah’ın Rasûlü! Eğer arzu edersen, babamı öldüreyim! ” dedi. Peygamberimiz ( s.a.s. ) buna müsaade etmedi ve:
“ –Hayır! Bilâkis ona yumuşak davranırız. Aramızda kaldığı müddetçe, kendisiyle iyi geçiniriz! ” buyurdu. Bunun üzerine Abdullah, İslâm ordusunun içindeki babasının yanına koştu ve devesinin yularını tutarak haykırdı:
“ –İzzet ve kuvvetin Allah’a ve Rasûlü’ne âit olduğunu söyleyinceye kadar seni yerinden kıpırdatmayacağım!.. ”
Münafıkların başı şaşkınlaştı. Bunca insanın ortasında oğlunun kendisine yaptığı bu hareketi gurûruna yediremedi:
“ –Şimdi sen beni bu kadar insan içinde Medine’ye bırakmayacak mısın? ” dedi. Oğlu, büyük bir îman celâdeti içinde:
“ –Evet, bugün insanlar arasında en rezîl ile en azîzin kim olduğunu sana öğretinceye kadar seni bırakmayacağım. Hakîkati îtirâf etmezsen kelleni uçuracağım... ” dedi.
Hâin münâfığın âdeta eli kolu bağlanmıştı. Oğlunun, dediğini yapacak kadar ciddî olduğunu anlayınca ürperdi. Daha evvel söylediklerini geri alarak istemeye istemeye de olsa hakîkati dile getirip:
“ –Şehâdet ederim ki, izzet ve kuvvet Allah’a, Rasûlü’ne ve mü’minlere âittir ” demek zorunda kaldı. Peygamberimiz ( s.a.s. ) Abdullah’a:
“ - Allah seni Rasûlü’nden ve mü’minlerden dolayı hayırla mükâfatlandırsın! ” diyerek dua etti ve babasının yolunu açmasını emir buyurdu. ( İbn Hişâm, es-Sîre, III, 334-337; İbn Sa‘d, et-Tabakât, II, 65; Heysemî, Mecma‘u’z-zevâid, IX, 317-318 )
Öyleyse:Ömer Çelik Tefsiri
Münafikun suresi 7 ayeti anlamı - okunuşu
Onlar: “Rasûlullah’ın yanında bulunan fakir müslümanlara bir şey vermeyin ki, dağılıp gitsinler!” diye propaganda yapıyorlar. Oysa göklerin ve yerin hazîneleri Allah’ındır, fakat münafıklar bunu anlayamıyor.
Mokhtasar tefsiri
Onlar şöyle derler: "Bedevilerden ve fakirlerden Allah’ın resulünün yanında bulunan kimselere infakta bulunmayın ki dağılıp gitsinler." Oysa göklerin ve yerin hazineleri sadece Allah’ındır. O; kullarından dilediğine bunu rızık olarak verir. Fakat münafıklar, rızkın hazinelerinin Allah -Subhanehu ve Teâlâ-`nın elinde olduğunu bilmezler.
Ali Fikri Yavuz
Onlar öyle kimselerdir ki: “- Rasûlüllah’ın yanındakilere harcayıb yedirmeyin; tâ ki dağılsınlar.” diyorlar. Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır; fakat münafıklar anlamazlar
İngilizce - Sahih International
They are the ones who say, "Do not spend on those who are with the Messenger of Allah until they disband." And to Allah belongs the depositories of the heavens and the earth, but the hypocrites do not understand.
Münafikun suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Onlar, öyle kişilerdir ki Allah'ın Peygamberinin yanında olanlara bir şey vermeyin de derler, sonunda dağılıp gitsinler ve Allah'ındır hazineleri göklerin ve yeryüzünün ve fakat münafıklar, anlamazlar.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Onlar: “Allahın Peyğəmbəri yanında olanlara bir şey verməyin ki, dağılıb getsinlər!” – deyən kimsələrdir. Halbuki göylərin və yerin xəzinələri Allaha məxsusdur, lakin münafiqlər (bunu) anlamazlar.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Onlar: Allah'ın elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler, diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar.
Münafikun suresi (Al-Munafiqun) 7 ayeti arapça okunuşu
﴿هُمُ الَّذِينَ يَقُولُونَ لَا تُنفِقُوا عَلَىٰ مَنْ عِندَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّىٰ يَنفَضُّوا ۗ وَلِلَّهِ خَزَائِنُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَٰكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَفْقَهُونَ﴾
[ المنافقون: 7]
هم الذين يقولون لا تنفقوا على من عند رسول الله حتى ينفضوا ولله خزائن السموات والأرض ولكن المنافقين لا يفقهون
سورة: المنافقون - آية: ( 7 ) - جزء: ( 28 ) - صفحة: ( 555 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Kitap ehlinden Allah'a huşu duyarak inanıp, Allah'ın ayetlerini az bir değere değişmeyenler vardır. İşte onların
- Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha
- Hamd Allah'a mahsustur ki, kendi katından şiddetli bir baskını haber vermek ve yararlı iş yapan
- Rabbin şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.
- Onlara ayetlerimizi verdiğimiz halde, yüz çevirmişlerdi.
- Allah, sakınanları başarılarından ötürü kurtarır. Onlara hiçbir kötülük gelmez; onlar üzülmezler.
- Yarattığı her şeyi güzel yaratan, insanı başlangıçta çamurdan yaratan, sonra onun soyunu, bayağı bir suyun
- Allah, cennete çağırır ve dilediğini doğru yola eriştirir.
- "Öyleyse defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır" dedi.
- Sizin için atları, katırları ve merkebleri binek ve süs hayvanı olarak yaratmıştır. Bilmediğiniz daha nice
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Münafikun indirin:
Münafikun Suresi mp3 : Münafikun suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler