Taha suresi 86. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Taha suresi 86 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Taha suresi - Ta-Ha aya 86 (Ta-Ha).
  
   

﴿فَرَجَعَ مُوسٰٓى اِلٰى قَوْمِه۪ غَضْبَانَ اَسِفًاۚ قَالَ يَا قَوْمِ اَلَمْ يَعِدْكُمْ رَبُّكُمْ وَعْدًا حَسَنًاۜ اَفَطَالَ عَلَيْكُمُ الْعَهْدُ اَمْ اَرَدْتُمْ اَنْ يَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبٌ مِنْ رَبِّكُمْ فَاَخْلَفْتُمْ مَوْعِد۪ي ﴾ [طه: 86]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Ferace’a mûsâ ilâ kavmihi ġadbâne esifâ(en)(c) kâle yâ kavmi elem ya’idkum rabbukum va’den hasenâ(en)(c) efetâle ‘aleykumu-l’ahdu em eradtum en yehille ‘aleykum ġadabun min rabbikum feaḣleftum mev’idî [Taha: 86]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Musa, milletine kızgın ve üzgün olarak döndü. "Ey milletim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Uzun bir zaman mı geçti, yoksa Rabbinizin gazabına mı uğramak istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?" dedi. [Taha: 86]


Taha Suresi 86. ayet tefsiri

Mûsâ ( a.s. ) kavmini bırakıp Tûr’a gelince Allah Teâlâ onları buzağı heykeliyle imtihan etti. Sâmirî denen kişi onları doğru yoldan saptırmıştı. Rabbiyle konuşup Tevrat levhalarını alan Hz. Mûsâ, bu gerçek haber üzerine çok öfkeli ve üzgün bir halde kavminin yanına döndü. Onlara şu hakikatleri hatırlattı:

  Allah Teâlâ onlara güzel bir vaatte bulunmuş; içinde hidâyet ve nûr bulunan Tevrat’ı vereceğini müjdelemişti. Allah ise vaadinden dönmez, mutlaka onu yerine getirir.

  Verilen bu va‘di unutacak kadar aradan uzun bir zaman da geçmiş değildi. Topu topu bekleyecekleri müddet kırk gündü. Fakat onlar kısa bir müddet sonra, Samirî’nin ayartmasıyla Hz. Mûsâ’nın verdiği sözden döndüğü sû-i zannında bulundular.

  Yahut da onlar bu günahı Allah’ın gazabının tepelerine inmesi için bilerek yaptılar ve Tûr’dan dönünceye kadar Hz. Mûsâ’nın tâlimatlarına uyacaklarına dair verdikleri sözden caydılar.

Hz. Mûsâ’nın öfke dolu konuşması karşısında kavmi, bunu kendi kudret ve iradeleriyle yapmadıklarını belirterek suçu, günah işlemelerine sebep olan Sâmirî’ye atmak istediler. Sâmirî, İsrâiloğullarının Sâmire kabilesine mensup olup asıl adı Mûsâ idi. İsrâiloğulları kadınlarının Mısır’dan çıkarken, düğüne veya eğlenceye gidiyormuş bahânesiyle Kıptî komşularından ödünç aldıkları süs eşyalarını ve kendi elinde bulunan altın, gümüş gibi mücevherâtı ateşe atarak eritmiş ve bunlardan bir buzağı heykeli yapmıştı. Heykelin içini boş bırakmış ve rüzgârın esiş istikâmetine doğru yerleştirmişti. Rüzgâr estikçe ondan sığır sesine benzer bir ses geliyordu. Bunu da bahâne ederek avânesiyle birlikte halka, onun ilâh olduğunu telkin etmiş, onları Hz. Mûsâ ve Hârûn’un hak dininden çevirmek istemişti. Hatta Mûsâ ( a.s. )’ın ilâhının da bu olduğunu, fakat onu unutup kendine ilâh aramak için dağlara gittiğini iddia etmişti. Bu ahmaklar, öyle bir sapıklık ve şaşkınlığın içine düşmüşlerdi ki, konuşamayan, kendi sözlerine bile bir mukabelede bulunamayan, hiçbir fayda veya zarar vermeyen cansız bir varlığın ilâh olamayacağını düşünecek halleri bile kalmamıştı.

Aslında İsrâiloğulları’nın Kıptîlerden aldıkları o süs eşyalarını kullanmaları kendilerine haramdı. Bu sebeple o eşyalar için “ günahlar ” mânasına gelen اَوْزَارًا ( evzâren ) kelimesini kullanmışlardır. Çünkü onlara ganimet haram kılınmıştı. Ganimet olarak toplanan malların ve eşyaların yakılması gerekiyordu. Onlar da bu sebeple günahtan kurtulmak için yüklendikleri süs eşyalarını yakmak üzere ateşe atmışlardı. Fakat işin dikkat çeken yönü aslı haram olan bu eşyaların nasıl bir netice ortaya çıkardığıdır. Neticede bunlar Samirî’nin elinde buzağı heykeline dönüşmüş ve onların hak yolu bırakıp puta tapmalarına sebep olmuştur. Dolayısıyla kim helâl olmayan yollarla dünyalık elde etmek isterse, dinî hassâsiyet bakımdan kendini büyük bir tehlikenin içine atmış olur. Nitekim âyet-i kerîmede: “ Nefsinin kötü arzularını kendine ilâh edinen kimseyi gördün mü? ” ( Câsiye 45/23 ) buyrulmaktadır.

Bu âyet-i kerîmelerde şu ince mânalara işaret edilmektedir:

  İsrâiloğulları Kızıl denizi geçtikten sonra putlara tapan bir kavme rastladılar ve Hz. Mûsâ’dan kendileri için de onlarınki gibi bir put yapmasını istediler. ( bk. A‘râf  7/138 ) Bu buzağı sûretinde bir puttu ve gönülleri ona tapmaya meyletti. İşte Sâmirî, yaptığı buzağı heykelini tam da onların gönüllerinde muhabbeti yerleşmiş olan sûrette yaptı. Burada şu işaret vardır ki, nefsin gizli arzuları kalpte yer tuttuğu zaman, temizleme ve arındırma kalemiyle o kir oradan iyice kazınmadığı sürece fırsatını bulunca sahibini tehlikeye atmasından korkulur.

  Hz. Mûsâ kavminden kırk günlüğüne ayrıldı, bu kadar az bir süreyi bile beklemeye tahammül edemeyen kavmi hemen tevhidden vazgeçip buzağıya taptılar. Bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed ( s.a.s. )’in aramızdan ayrıldığı asırlar oldu. Buna rağmen bu gün biri kalksa onun ümmetinden muvahhid ve ihlaslı birinin yanında tevhide aykırı bir söz söyleyecek olsa, hemen ona affı olmayan büyük bir günah işlediğini ve bundan tevbe etmesi gerektiğini söyler. Buna asla müsamaha göstermez. ( Kuşeyrî, Letâifü’l-işârât, II, 271 )

  Allah bir toplumu bir belâ ile sınamayı murad ettiğinde, onların akıl sahibi olanlarının başlarından akıllarını alır. Apaçık mûcizeleri gördükten sonra gözlerini kör eder de, sanki hiçbir şey görmemiş gibi olurlar. Bu sebepledir ki 89. âyette: “ Onun konuşamayan, fayda ve zarar veremeyen bir buzağı olduğunu görmezler mi? ” buyrulur.

  İlâhî gazap ve azabı celbeden sebeplerden biri de sözünden dönmek ve ahdini bozmaktır. Dolayısıyla O’nun rahmetine talip olanlar istikâmet ve sebattan ayrılmamalıdırlar.

  Dünya malı aldanışın, fesat ve helâkin sebebidir. Görüldüğü üzere Firavun dünyası yüzünden gurura düştü, aldandı ve helak oldu. Sâmirî de mücevherlerden böğüren bir buzağı yaptı ve onunla kavmini ifsat etti. Eğer İsrâiloğulları Mısır’dan çıktıklarında yanlarında o zînetleri götürmeselerdi, buzağıya tapmaktan kurtulurlardı. Bundan dolayı tevbe etmekle de imtihan olunmazlardı. ( Bursevî, Rûhu’l-Beyân, V, 496-497 )

Acaba Hârûn ( a.s. ) vazifesini tam yapamadığı için mi bu olanlar oldu:


Ömer Çelik Tefsiri
Taha suresi Diyanet

Taha'den 86 Ayeti'ni dinle


Taha suresi 86 ayeti anlamı - okunuşu

Bunun üzerine Mûsâ, son derece öfkeli ve üzüntülü olarak kavminin yanına döndü; onlara şöyle dedi: “Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmamış mıydı? Şu halde size verilen sözün üzerinden çok uzun bir zaman mı geçti, yoksa Rabbinizden bir gazabın tepenize inmesini mi istediniz de, bana verdiğiniz sözden döndünüz?”


Mokhtasar tefsiri

Musa -aleyhisselam- kavminin buzağıya tapması sebebiyle onların yanına kızgın ve üzgün bir şekilde döndü. Musa -aleyhisselam- şöyle dedi: "Ey Kavmim! Yüce Allah size Tevrat`ı indirmek, sizi cennete koymak gibi güzel bir vaatte bulunmadı mı? Aradan çok uzun bir zaman mı geçti ki bunu unuttunuz? Yoksa bu yaptığınızla Rabbinizin sizin üzerinize gazabının inmesini ve azabının size ulaşmasını istediniz de, sizin yanınıza dönene kadar O`na itaat etmede sebat etmek için bana verdiğiniz sözden mi döndünüz?"


Ali Fikri Yavuz

Hemen Mûsa, öfkeli ve kederli olarak kavmine döndü. (Onlara şöyle) dedi: “- Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaad ile söz vermedi mi? Üzerinize zaman mı uzadı, yoksa Rabbinizden size gazab inmesini arzu ettiniz de mi, bana olan vaadinizden (Allah’a iman sözünüzden) caydınız.”


İngilizce - Sahih International


So Moses returned to his people, angry and grieved. He said, "O my people, did your Lord not make you a good promise? Then, was the time [of its fulfillment] too long for you, or did you wish that wrath from your Lord descend upon you, so you broke your promise [of obedience] to me?"

Taha suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Musa, öfkeli bir halde hayıflanarak kavmine döndü de ey kavmim dedi, Rabbiniz size güzel bir farzda vaitte bulunmadı mı, çok mu uzun sürdü sizden ayrılışım, yoksa Rabbinizin gazabının vacip olmasını mı dilediniz size de bana verdiğiniz sözden caydınız?


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Musa qəzəbli, kədərli halda camaatının yanına qayıdıb dedi: “Ey ümmətim! Məgər Rəbbiniz (Tövratı nazil etmək, keçmiş günahlarınızı bağışlamaq, göydən qüdrət halvası və bildirçin endirmək haqqında) sizə gözəl bir və’d verməmişdimi? Yoxsa (mənim sizdən ayrılmağımdan) uzun bir müddət keçdi? (Nə tez hər şeyi unudub nankor oldunuz?) Yaxud Rəbbinizdən sizə bir qəzəb gəlməsini istəyib mənə verdiyiniz və’də xilaf çıxdınız?”


Kuran Araştırmaları Vakfı


Bunun üzerine Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine döndü. Ey kavmim! dedi, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Şu halde size zaman mı çok uzun geldi, yoksa üstünüze Rabbinizin gazabının inmesini mi istediniz ki, bana olan vadinizden döndünüz?

Taha suresi (Ta-Ha) 86 ayeti arapça okunuşu

﴿فَرَجَعَ مُوسَىٰ إِلَىٰ قَوْمِهِ غَضْبَانَ أَسِفًا ۚ قَالَ يَا قَوْمِ أَلَمْ يَعِدْكُمْ رَبُّكُمْ وَعْدًا حَسَنًا ۚ أَفَطَالَ عَلَيْكُمُ الْعَهْدُ أَمْ أَرَدتُّمْ أَن يَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبٌ مِّن رَّبِّكُمْ فَأَخْلَفْتُم مَّوْعِدِي
[ طه: 86]

feracea musa ila kavmihi gadbane esifa kale ya kavmi elem yeidküm rabbüküm vaden hasena efetale aleykümül ahdü em erattüm ey yehille aleyküm gadabüm mir rabbiküm feahleftüm mevidi

فرجع موسى إلى قومه غضبان أسفا قال ياقوم ألم يعدكم ربكم وعدا حسنا أفطال عليكم العهد أم أردتم أن يحل عليكم غضب من ربكم فأخلفتم موعدي

سورة: طه - آية: ( 86 )  - جزء: ( 16 )  -  صفحة: ( 317 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Onlardan öncekiler de tuzak kurdular, oysa bütün tuzaklar(ın cezası) Allah'ındır, Herkesin yaptığını bilir. İnkarcılar da,
  2. O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: "Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene;
  3. Oğulları: "Ey Babamız! Suçlarımızın bağışlanmasını dile, bizler hiç şüphesiz suçluyuz" dediler.
  4. Cebrail sana Kuran okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme, yalnız dinle.
  5. Gerçek kendilerine gelince onu yalanladılar. Alaya aldıkları şeyin haberleri kendilerine gelecektir.
  6. "Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir
  7. Ama o, zor geçidi aşmaya girişemedi.
  8. Ahirete inanmayanların yaptıkları işleri kendilerine güzel göstermişizdir; bu yüzden körü körüne bocalarlar.
  9. Bunun üzerine Samiri onlara böğüren bir buzağı heykeli ortaya koydu. O ve adamları: "Bu sizin
  10. Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden daha çok, daha kuvvetli, yeryüzünde bıraktıkları eserler daha sağlam olan öncekilerin sonuçlarının

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Taha indirin:

Taha Suresi mp3 : Taha suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Taha Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Taha Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Taha Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Taha Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Taha Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Taha Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Taha Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Taha Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Taha Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Taha Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Taha Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Taha Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Taha Suresi Al Hosary
Al Hosary
Taha Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Taha Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Tuesday, December 3, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler