Maide suresi 116. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Maide suresi 116 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Maide suresi - Al-Maidah aya 116 (The Table).
  
   

﴿وَاِذْ قَالَ اللّٰهُ يَا ع۪يسَى ابْنَ مَرْيَمَ ءَاَنْتَ قُلْتَ لِلنَّاسِ اتَّخِذُون۪ي وَاُمِّيَ اِلٰهَيْنِ مِنْ دُونِ اللّٰهِۜ قَالَ سُبْحَانَكَ مَا يَكُونُ ل۪ٓي اَنْ اَقُولَ مَا لَيْسَ ل۪ي بِحَقٍّۜ اِنْ كُنْتُ قُلْتُهُ فَقَدْ عَلِمْتَهُۜ تَعْلَمُ مَا ف۪ي نَفْس۪ي وَلَٓا اَعْلَمُ مَا ف۪ي نَفْسِكَۜ اِنَّكَ اَنْتَ عَلَّامُ الْغُيُوبِ ﴾ [المائدة: 116]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Ve-iż kâla(A)llâhu yâ ‘îsâ-bne meryeme eente kulte linnâsi-tteḣiżûnî veummiye ilâheyni min dûni(A)llâh(i)(s) kâle subhâneke mâ yekûnu lî en ekûle mâ leyse lî bihakk(in)(c) in kuntu kultuhu fekad ‘alimteh(u)(c) ta’lemu mâ fî nefsî velâ a’lemu mâ fî nefsik(e)(c) inneke ente ‘allâmu-lġuyûb(i) [Maide: 116]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Allah, "Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara Beni ve annemi Allah'tan başka iki tanrı olarak benimseyin dedin?" demişti de, "Haşa, hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemişsem, şüphesiz Sen onu bilirsin; Sen, benim içimde olanı bilirsin; ben Senin içinde olanı bilmem; doğrusu görülmeyeni bilen ancak Sensin" demişti, "Ben onlara sadece 'Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin' diye bana emrettiğini söyledim. Aralarında bulunduğum müddetce onlar hakkında şahiddim, beni aralarından aldığında onları Sen gözlüyordun. Sen her şeye şahidsin." [Maide: 116]


Maide Suresi 116. ayet tefsiri

Burada yer alan azarlama hitabından, Hz. İsa’nın ulûhiyet makamına karşı nasıl bir acizlik ve kulluk mevkiinde bulunduğu anlaşılmaktadır. O, ilâh değil sadece bir kuldur. Bu azarlamanın asıl hedefi ise Hz. İsa değil, onu ilâh edinen kimselerdir. Dolayısıyla bu yanlış inanç sahiplerinin kıyamette nasıl dehşetli bir hesap ile karşılaşacakları haber verilmek istenmektedir. Bu âyetlerden anlaşıldığına göre, Hıristiyanlardan Hz. İsa’yı ilâh edinenler olduğu gibi, annesi Hz. Meryem’i de ilâh kabul edenler vardı. Nitekim tarihî bilgiler Arabistan’da Collyridienler ismiyle anılan sapık bir Hıristiyan grubunun Hz. Meryem’i tanrıça olarak kabul ettiğini göstermektedir. Ayrıca onlar, “ Meryem bir insan doğurmadı, o bir ilâh doğurdu ” dediklerine göre ve anne ile çocuk arasındaki mevcut münâsebet sebebiyle, annenin de doğurduğu kişi mesâbesinde olması gerektiğini kabul etmek zorundadırlar. Bunu kabul etmek zorunda oldukları takdirde ise, Hz. Meryem hakkında bu sözü bizzat söylemiş gibi olmaktadırlar.

Cenâb-ı Hakk’ın bu dehşete düşüren ve titreten azarına karşılık Hz. İsa’nın söyledikleri, kulun Allah karşısında takınması gereken edebi en ince noktalarıyla ortaya koyan bir güzellik ve keyfiyettedir:

İsâ ( a.s. ) ilk olarak Allah Teâlâ’yı, kendisinden başka ilâh olması, dengi ve ortağı bulunması, çocuk edinmesi gibi şânına yaraşmayan noksan sıfatlardan tenzih edip temiz ve pâk olduğunu belirterek söze başlıyor. “ Senden başka ilâh edinilmesini söylemiş olmamdan veya böyle bir sözün söylenmiş olmasından sana sığınır, seni sana layık bir şekilde tenzih ederim ” diyor. Allah’ın yüce izzeti ve sonsuz kudreti karşısında boyun eğerek O’nun azametinden korkuyor. Kendisinin hakkı olmayan, kul olmasının gereklerine uymayan bir sözü söylemesinin mümkün olmadığını belirtiyor. Fakat bu konuda da fazla ısrarcı olmuyor, nefsini temize çıkarmıyor. “ Eğer böyle bir şey söyledimse mutlaka sen onu bilmektesin. Çünkü sen benimle ilgili her şeyi bilirsin; gizlediğimi, açıkladığımı, ne istediğimi, gönlümden geçip benim farkında olmadığım şeyleri de bilirsin. Fakat ben seninle ilgili her şeyi, gizlediklerini ve sırlarını bilemem. Şu halde söylemediğimi bildiğim halde, bana bu soruyu sormaktaki ilâhî hikmetini de bilemem. Şüphesiz sen bütün gizlilikleri hakkiyle bilensin ” diyerek buna Cenâb-ı Hakk’ın ilmini şâhit getiriyor. Sonra kavmini, ilâhî emir gereği sadece Allah’a kulluğa davet ettiğini, aralarında bulunduğu müddetçe de onları murakabe ettiğini, durumlarını denetlediğini, onları ilâhî emirlere itaata teşvik yasaklarından men etmeye çalıştığını beyân ediyor. Fakat aralarından ayrıldıktan sonraki hallerini bilmediğini, bunu da en iyi yine Allah Teâlâ’nın bildiğini ikrar ederek işi yine O’na havale ediyor. Neticede sözünü bir niyaz makamında şöyle bağlıyor: “ Onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan muhakkak ki sen kudreti dâima üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olansın! ” Yani sen her şeye kadirsin; cezalandırmaya da bağışlamaya da gücün yeter. Cezalandırman hikmet gereği olduğu gibi bağışlayıp mükafatlandırman da hikmet gereğidir. Günahkârı bağışlamanın güzel bir şey olduğu bellidir. Eğer azap edersen bu senin adâletin gereğidir; eğer bağışlayacak olursan bu da senin fazlu kereminden, ihsan ve cömertliğindendir. Şu da var ki ne azap etmende bir haksızlık, ne de bağışlamanda bir düşüklük, bir isabetsizlik düşünülebilir. Yaptığın her şey hikmetin ve doğrunun ta kendisidir. Hükmüne karışılmaz, hikmetine karşı gelinmez. Her korkunun kaynağı sen, her ümidin mercii de yine sensin. Hâsılı ilâhlık ve hükümranlık ancak senindir. Tek ilâh sensin, senden başka ilâh yoktur.

Hz. İsa’nın bu 118. âyette yer alan yakarışı Allah Resûlü ( s.a.s. )’i derinden etkiler ve dua olarak tekrar ederdi. Birgün Efendimiz, Hz. İbrâhim’in Rabbim! Bu putlar, insanların pek çoğunun yoldan çıkmasına sebep olmaktadır. Bundan böyle kim bana uyarsa şüphesiz o bendendir ( İbrâhim 14/36 ) sözünü ve Hz. İsa’nın da “ Onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan muhakkak ki sen kudreti dâima üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olansın! ” ( Mâide 5/118 ) duasını okudu. Akabinde ellerini kaldırdı ve:

“ Allahım, ümmetimi koru, ümmetime merhamet et! ” diye yalvararak ağladı. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak:

“ – Ey Cebrâil! Rabbin herşeyi daha iyi bilir ya, git, Muhammed’e niçin ağladığını sor ” buyurdu. Cebrâil ( a.s. ) geldi. Resûlullah Efendimiz ona, ümmeti için duyduğu endişeden dolayı ağladığını söyledi. Cebrâil’in dönüp durumu haber vermesi üzerine Allah Teâlâ:

“ – Ey Cebrâil! Muhammed’e git ve ona: «Ümmetin konusunda seni râzı edeceğiz ve seni asla üzmeyeceğiz» müjdemizi ulaştır ” buyurdu. ( Müslim, İman 346 )

Mahşerde vuku bulacak bu sorgulamanın dehşetinden sarsılan gönüllere su serpmek, heyecanlarını teskin etmek ve doğruların kurtuluşa ereceklerini haber vermek üzere şöyle buyruluyor:


Ömer Çelik Tefsiri
Maide suresi Diyanet

Maide'den 116 Ayeti'ni dinle


Maide suresi 116 ayeti anlamı - okunuşu

Yine Allah: “Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara: «Allah’ın yanı sıra beni ve annemi de iki tanrı kabul edin» diye sen mi söyledin?” buyuracak, o da şöyle diyecek: “Hâşâ! Sen, ortağı bulunmaktan ve her türlü noksan sıfatlardan pak ve uzaksın Allahım! Hakkım olmayan bir şeyi söylemek bana düşmez. Eğer böyle bir şey söylemişsem sen onu elbette bilirsin. Çünkü sen benimle ilgili her şeyi, içimden geçenleri dahi bilirsin; fakat ben sende olanı, senin gizleyip de bana öğretmediğini bilemem. Şüphesiz bütün gizlilikleri hakkiyle bilen ancak sensin.”


Mokhtasar tefsiri

Kıyamet günü Yüce Allah`ın Meryemoğlu İsa -aleyhisselam-`a hitap ederek: "Ey Meryemoğlu İsa! Beni ve annemi Allah`tan başka iki mabut olarak edinin! diye insanlara sen mi söyledin?" dediği zamanı hatırla! İsa Rabbini tenzih ederek şöyle cevap verdi: Onlara haktan başka bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer ben böyle söylemiş olsaydım, kesinlikle sen bunu bilirdin. Çünkü hiçbir şey sana gizli kalmaz. Sen benim nefsimde gizlediğim şeyi bilirsin, ama ben ise senin nefsinde olanı bilmem. Şüphesiz sen tek başına her gizli ve açık olanı bilensin.


Ali Fikri Yavuz

Hatırla ki, kıyamet gününde Allah şöyle buyuracak: “- Ey Meryem oğlu Îsa! Allah’ı bırakıp da beni ve annemi iki ilâh edinin, diye insanlara sen mi söyledin?” İsa: “- Seni tenzih ederim, hak olmayan sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer söyledimse muhakkak onu bilirsin. İçimde olan her şeyi sen bilirsin; fakat ben, senin zatında olanı bilmem, Şüphesiz ki sen, gayıbları kemâl üzre bilensin


İngilizce - Sahih International


And [beware the Day] when Allah will say, "O Jesus, Son of Mary, did you say to the people, 'Take me and my mother as deities besides Allah?'" He will say, "Exalted are You! It was not for me to say that to which I have no right. If I had said it, You would have known it. You know what is within myself, and I do not know what is within Yourself. Indeed, it is You who is Knower of the unseen.

Maide suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Ve hani Allah, ey Meryemoğlu İsa diyecek, sen misin insanlara, Allah'ı bırakın da beni ve annemi iki tanrı tanıyın diyen? İsa da seni noksan sıfatlardan arı bilirim diyecek, hakkım olmayan bir sözü söyleyemem ki ben. Böyle bir söz söylediysem elbette bilirsin bunu. Benim içimde ne varsa hepsini mutlaka bilirsin sen. Fakat ben, senin bildiğini bilemem; şüphe yok ki sen gizli olan her şeyi, hakkıyla bilirsin.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


(Ya Rəsulum!) Xatırla ki, o zaman (qiyamət günü) Allah belə buyuracaq: “Ya Məryəm oğlu İsa! Sənmi insanlara: “Allahla yanaşı, məni və anamı da özünüzə tanrı bilin!” – demişdin? “(İsa cavabında) deyəcək:” Sən pak və müqəddəssən! Haqqım çatmayan bir şeyi demək mənə yaraşmaz. Əgər bunu mən demiş olsaydım, Sən onu mütləq bilərdin. Sən mənim ürəyimdə olan hər şeyi bilirsən, mən isə Sənin zatından ola bilmərəm. Şübhəsiz ki, qeybləri bilən ancaq Sənsən!


Kuran Araştırmaları Vakfı


Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, "Beni ve anamı, Allah'tan başka iki tanrı bilin" diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, "Haşa! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zatında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.

Maide suresi (Al-Maidah) 116 ayeti arapça okunuşu

﴿وَإِذْ قَالَ اللَّهُ يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ أَأَنتَ قُلْتَ لِلنَّاسِ اتَّخِذُونِي وَأُمِّيَ إِلَٰهَيْنِ مِن دُونِ اللَّهِ ۖ قَالَ سُبْحَانَكَ مَا يَكُونُ لِي أَنْ أَقُولَ مَا لَيْسَ لِي بِحَقٍّ ۚ إِن كُنتُ قُلْتُهُ فَقَدْ عَلِمْتَهُ ۚ تَعْلَمُ مَا فِي نَفْسِي وَلَا أَعْلَمُ مَا فِي نَفْسِكَ ۚ إِنَّكَ أَنتَ عَلَّامُ الْغُيُوبِ
[ المائدة: 116]

veiz kalel lahü ya ise bne meryeme eente kulte linnasit tehizuni veümmiye ilaheyni min dunil lah kale sübhaneke ma yekunü li en ekule ma leyse li bihakk in küntü kultühu fekad alimteh talemü ma fi nefsi vela alemü ma fi nefsik inneke ente allamül guyub

وإذ قال الله ياعيسى ابن مريم أأنت قلت للناس اتخذوني وأمي إلهين من دون الله قال سبحانك ما يكون لي أن أقول ما ليس لي بحق إن كنت قلته فقد علمته تعلم ما في نفسي ولا أعلم ما في نفسك إنك أنت علام الغيوب

سورة: المائدة - آية: ( 116 )  - جزء: ( 7 )  -  صفحة: ( 127 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. "Doğru sözlü iseniz söyleyin bu vaad ne zamandır?" derler.
  2. Allah'la beraber başka bir tanrının bulunduğunu kabul eden alaycılara karşı şüphesiz Biz sana kafiyiz. Yakında
  3. Eğer dileseydik, size bedel yeryüzünde sizin yerinizi tutacak melekler var ederdik.
  4. İnananlara ve yararlı iş işleyenlere, ecirlerini ödeyecek, onlara olan bol nimetini daha da artıracaktır. Kulluk
  5. Size melekleri, peygamberleri Rab olarak benimsemenizi emretmesi de yaraşmaz. Siz müslüman olduktan sonra, size inkar
  6. Allah, "İki tanrı edinmeyin, O ancak bir tek Tanrı'dır. Yalnız Ben'den korkun" dedi.
  7. Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden
  8. Kendilerine: "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın" dendiği zaman, "Bizler sadece ıslah edicileriz" derler.
  9. Sizden önceki nesillerin ileri gelenleri, yeryüzünde bozgunculuğa engel olmalı değil miydiler? Onlardan kurtardıklarımız pek azdır.
  10. Melekler: "Bu böyledir, Rabbin söylemiştir; doğrusu O, Hakim olandır, bilendir" dediler.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Maide indirin:

Maide Suresi mp3 : Maide suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Maide Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Maide Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Maide Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Maide Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Maide Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Maide Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Maide Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Maide Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Maide Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Maide Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Maide Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Maide Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Maide Suresi Al Hosary
Al Hosary
Maide Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Maide Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Tuesday, July 16, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler