Bakara suresi 142. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Bakara suresi 142 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Bakara suresi - Al-Baqarah aya 142 (The Cow).
  
   

﴿سَيَقُولُ السُّفَهَٓاءُ مِنَ النَّاسِ مَا وَلّٰيهُمْ عَنْ قِبْلَتِهِمُ الَّت۪ي كَانُوا عَلَيْهَاۜ قُلْ لِلّٰهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُۜ يَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ ﴾ [البقرة: 142]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Seyekûlu-ssufehâu mine-nnâsi mâ vellâhum ‘an kibletihimu-lletî kânû ‘aleyhâ(c) kul li(A)llâhi-lmeşriku velmaġribu yehdî men yeşâu ilâ sirâtin mustekîm(in) [Bakara: 142]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

İnsanların beyinsizleri, "Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?" diyecekler; de ki: "Doğu ve batı Allah'ındır. O, dilediğini doğru yola eriştirir". [Bakara: 142]


Bakara Suresi 142. ayet tefsiri

Sözlükte  “ yön ” mânasına gelen “ kıble ”, dini terim olarak “ namaz kılarken döndüğümüz istikâmetin ” adı olmuştur.

Müslümanlar, hicretten önce Mekke’de Kâbe’ye yönelerek namaz kılıyorlardı. Allah Resûlü ( s.a.s. ), Medine’ye hicret edince Allah’ın emriyle yahudilerin kalplerini İslâm’a ısındırmak için ve daha başka hikmetlerle on altı veya on yedi ay süreyle Mescid-i Aksa’ya doğru namaz kıldı. Fakat Efendimiz, kıblenin Kâbe tarafına çevrilmesini çok istiyordu. Bu âyet-i kerîmelerin nüzûlüyle Kâbe, kıyamete kadar müslümanların kıblesi oldu. ( Buhârî, Salât 31; Müslim, Mesâcid 13 )

 Allah Teâlâ, henüz kıblenin değiştirilmesi ile alakalı emir gelmeden önce bu hususta Peygamberimiz ve müslümanları hazırlamaktadır. Akıl ve izandan mahrum bir kısım beyinsizlerin böyle bir durum karşısında takınacakları tavra dikkat çekmektedir. Onlar, ilâhî emri kabule yanaşmayacak ve itiraz edeceklerdir. Dolayısıyla Peygamber ve mü’minler, buna hazır olmalı ve böyle huzursuz edici sözlerin söylenmesi halinde sıkıntıya düşmemelidirler. Diğer yönden âyet, kâfirlerin itirazlarına nasıl cevap verileceğini öğretmektedir: Doğu da batı da bütün yönler Allah’a aittir. O, bunlardan istediğini dilediği vakit kıble olarak tayin edebilir. Dilediği kullarını sırât-ı müstakîme, en doğru olana ve en güzel yöne yönlendirir. Mutlak irade, hüküm ve icrâ yetkisi O’nundur. O halde sefihlerin ileri geri konuşmalarının bir mânası yoktur. Bunları dikkate almamalı ve gereken ne ise o yapılmalıdır.

Cenab-ı Hak, ümmet-i Muhammed’i en doğru yola iletmek suretiyle onları vasat bir ümmet yapmıştır. “ Vasat ümmet ”, her bakımdan aşırılıklardan uzak, adâletli, dengeli ve hayırlı; her türlü inanç, amel, hal ve davranışlarında insaflı, ölçülü ve uyumlu olan örnek bir toplum demektir. Onlar, dünya ile âhiret, madde ile mâna arasındaki dengeyi en iyi bir şekilde tesis ederek âhenkli ve mutedil bir hayat sürerler. Allah, din, insan, dünya ve âhiret telakkileri mükemmeldir. Bu halleriyle onlar, bütün insanlara, bütün toplumlara örnek teşkil ederler.

Bu ümmet merkez ümmettir. Bütün ümmetleri görebilen bir mevkidedir. Mesela وَسَطُ الْمَد۪ينَةِ ( vasatu’l-medine ) şehir merkezi demektir. Muhammed ümmeti hiçbir peygamberi dışlamamakta, hepsini kabul etmekte, hepsine gelen vahiyleri kabul edip değerlendirmektedir. Dolayısıyla bütün ümmetlerin merkezinde olmayı hak etmektedir. Şâhit vasfının bir gereği olarak hepsini görmektedir, peygamberi de onu görmektedir.

Şâhit kelimesinin “ gözetim altında tutma ” anlamı da vardır. Buna göre bütün insanları gözetim altında tutma görevini Allah müslümana vermektedir. Buna göre demek ki Allah Teâlâ, müslümanların bütün insanları kontrol etme gücünde olmasını murat etmektedir. Bunun için müslümanların da Resûlullah ( s.a.s. )’in gözetimi ve kontrolü altında bulunması gerekmektedir. Hâsılı müslüman Peygamberi’nin, gerek yahudi, gerek Hristiyan bütün insanlar da müslümanın kontrolünde olmalıdır.

Şâhit, davacıyla davalı arasında ortada, tarafsız, adil, yalnızca gerçeği söyleyen, sözü dinlenir ve sözüne itibar edilir kimse mânasına da gelir. Bu açıdan bakıldığında hal, hareket ve davranışları bakımından örnek alınabilecek kimselere de şâhit denilir. Bu mânada Cenab-ı Hak, Muhammed ümmetini insanlar arasında hakşinas, doğru sözlü, adil, dürüst, iyi ahlâk sahibi, ilim ve irfanla seçkin, şâhitlik etmeye layık, önder bir cemaat kılmak ve böylece tam mânasıyla adil ve hakim bir ümmet teşkil etmek için, Resûlullah ( s.a.s )’in izinde insanları yeni bir sırât-ı müstakîme yönlendirmiştir. Dolayısıyla çeşitli toplumlar arasında İslâm ümmeti, bu mesuliyetinin şuurunda olması ve bu vazifesini unutmaması gerekir. Bu sayede müslümanlar diğer insanlara şâhit ve örnek olacak; Peygamber de onlar üzerine şâhit ve onlar için uyulacak, ardına düşülecek bir önder olacaktır. “ Allah Resûlü’nde sizin için; Allah’a ve âhirete kavuşmayı uman ve Allah’ı çok çok zikreden kimseler için her bakımdan uyulması gereken mükemmel bir örnek vardır ” ( Ahzab 33/21 ) âyetinin işaretiyle, Muhammed ümmeti Resûl-i Ekrem ( s.a.s. )’i her türlü söz, fiil ve davranışlarında kendilerine şâhit tutar, imam ve önder kabul eder; bir örnek, bir nümûne-i imtisal edinirler, onun getirdiği sırat-ı müstakim üzerinde giderlerse bütün insanlar onların arkasından yürür ve onları kendisine imam tanır, hakkın açığa çıkması için onların söz ve görüşlerine başvururlar. Hâsılı ümmetin diğer toplumlar nezdinde delil ve örnek olması, her şeyden önce onların Kur’an’a ve sünnete uygun yaşamasına bağlıdır. ( Elmalılı, Hak Dini, I, 525 )

Bu hususta Kur’an ve sünnetin talimatlarına uygun hareket etmek gerektiği gibi, namaz kılarken nereye yönelmemiz gerektiği hususunda da aynı dikkati göstermelidir. Nitekim kıble ilk zamanlar Beytullah iken sonra Beyt-i Makdise sonunda da tekrar Beytullah’a çevrildi. Şüphesiz kıblenin Beyt-i Makdis’ten Kâbe’ye çevrilmesinde pek çok hikmet vardır. Bunlardan biri, Allah Resûlü’ne gerçekten inanıp tabi olan samimi mü’minlerle, böyle olmayanları birbirinden ayırmaktır. Allah’tan gelen her emre kayıtsız şartsız tabi olacaklarla, bahaneler ileri sürerek itaatten yüz çevirecekleri ortaya çıkarmaktır. Gerçekten de kıble de­ğişikliği, müslümanları sevindirirken diğerleri için bir fitne sebebi olmuştur. Özellikle yahudiler ve münafıklar bunu bir de­dikodu vesilesi yapıp Allah Resûlü’ne dil uzatmaya kalkışmışlardır. Kıble değişikliği, Allah’ın hidâyet ettiği kimseler dışında kalanlara çok ağır gelmiştir. Zira alışılmış şeyleri terk etmek zordur. Fakat Allah’ın emrettiği hükümlerin belli bir hikmete bağlı olduğunu bilenler, O’na itâat edenlerin kurtulup mutlu olacaklarını, O’na isyan edenlerin ise şakîlerden olup hüsrâna uğrayacaklarını yakînen kabul edenler için bir sıkıntı ve zorluk sözkonusu değildir. Fakat yahudi ve münafıkların menfi konuşmaları sebebiyle bir kısım müslümanlar, kıble değiştirilmeden önce Beyt-i Makdis’e doğru namaz kılan ve bu hal üzere ölen mü’minler hakkında endişeye kapıldılar. Ayetin, “ Allah sizin imanınızı, önceden Beyt-i Makdis’e yönelerek kıldığınız namazları zayi etmeyecektir ” ( Bakara 2/143 ) kısmı, onların bu endişe ve üzüntülerini gidermek üzere gelmiştir. ( Buhârî, Tefsir 2/12 ) Çünkü Allah, insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir. Şefkat ve merhamet adına ne varsa hepsinin kaynağı O’dur. Dolayısıyla Allah, kendisine iman ve itaatin gereği olarak yapılan amelleri kabul eder. Onların mükafatlarını zayi etmez. Hatta imanları sebebiyle kullarının günahlarını affeder ve onları durmadan rızıklandırır. Dolayısıyla bu hususta bir endişeye kapılmaya gerek yoktur.

Kıblenin değiştirileceği hususunda yapılan ilmi, fikrî ve siyasî bir hazırlıktan sonra şimdi de namazda Kâbe’ye dönülmesiyle alakalı kesin hüküm gelmektedir:


Ömer Çelik Tefsiri
Bakara suresi Diyanet

Bakara'den 142 Ayeti'ni dinle


Bakara suresi 142 ayeti anlamı - okunuşu

İnsanlardan bir takım beyinsizler: “Müslümanları, şimdiye kadar yöneldikleri kıbleden vazgeçiren sebep nedir?” diyecekler. De ki: “Doğu da Allah’ındır, batı da. O, dilediğini doğru yola kavuşturur.”


Mokhtasar tefsiri

Yahudilerden ve onlara benzeyen münafıklardan aklı kıt, cahil insanlar şöyle diyecekler: Daha önceki kıbleleri olan Beytu`l-Makdis`den Müslümanları döndüren nedir? Ey Peygamber! Onlara cevaben de ki: Doğunun, batının ve bunların dışında kalan bütün yönlerin mülkü bir tek Allah`a aittir. Kullarından dilediğini hangi yöne doğru isterse yönlendirir. O Allah, dilediği kullarını içinde hiçbir eğrilik ve sapma bulunmayan doğru yola iletir.


Ali Fikri Yavuz

(Medine’deki Yahûdi ve münafık) insanlardan akılsızlar yakında şöyle diyecekler: “-Müslümanları (eskidenberi Kudüs’e doğru namaz kıldıkları) kıbleden (Kâbe’ye) çeviren ne?” Onlara de ki, doğu da, batı da Allah’ındır; dilediğini doğru yola iletir


İngilizce - Sahih International


The foolish among the people will say, "What has turned them away from their qiblah, which they used to face?" Say, "To Allah belongs the east and the west. He guides whom He wills to a straight path."

Bakara suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


İnsanlardan aklı, idraki olmayanlar diyecekler ki: Bunları, yöneldikleri kıbleden döndüren sebep de nedir? Doğu da Allah'ındır de, batı da. Dilediğine doğru ve düz yolu buldurur.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


(Mədinədəki yəhudi və münafiqlərdən) ağılsız adamlar deyəcəklər: “(Müsəlmanları əvvəlcə) üz tutduqları qiblədən (Beytülmüqəddəsdən) döndərən nədir?” (Ya Rəsulum! Onların cavabında) de: “Şərq də, Qərb də Allahındır. O, istədiyi şəxsi doğru yola yönəldər”.


Kuran Araştırmaları Vakfı


İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola iletir.

Bakara suresi (Al-Baqarah) 142 ayeti arapça okunuşu

﴿۞ سَيَقُولُ السُّفَهَاءُ مِنَ النَّاسِ مَا وَلَّاهُمْ عَن قِبْلَتِهِمُ الَّتِي كَانُوا عَلَيْهَا ۚ قُل لِّلَّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ ۚ يَهْدِي مَن يَشَاءُ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
[ البقرة: 142]

seyekulüs süfehaü minen nasi ma Vallahüm an kibletihimül leti kanu aleyha kul lillahil meşriku velmagrib yehdi mey yeşaü ila siratim müstekim

سيقول السفهاء من الناس ما ولاهم عن قبلتهم التي كانوا عليها قل لله المشرق والمغرب يهدي من يشاء إلى صراط مستقيم

سورة: البقرة - آية: ( 142 )  - جزء: ( 2 )  -  صفحة: ( 22 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah'a mahsustur. Yaratmada
  2. Bir kısım tanrılarımız seni çarpmıştır, demekten başka birşey demeyiz" dediler. Hud: "Doğrusu ben Allah'ı şahit
  3. Kitap ehli bilsinler ki, Allah'ın lütfundan hiçbir şey elde edemezler (bu lütfa malik değillerdir); lütuf
  4. İşte bu peygamberlerden bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Onlardan Allah'ın kendilerine hitabettiği, derecelerle yükselttikleri vardır.
  5. Şüphesiz inanıp yararlı işler işleyenlere, onlara, içlerinden ırmaklar akan cennetler vardır. Bu, büyük kurtuluştur.
  6. Onlara yardım etmiştik de üstün gelmişlerdi.
  7. Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat
  8. Arkalarında cılız çocuklar bıraktıkları takdirde, bundan endişe edecek olanlar, haksızlık yapmaktan korksunlar; dürüst söz söylesinler.
  9. Özür beyan etmeyin, inandıktan sonra inkar ettiniz. İçinizden bir topluluğu affetsek bile, suçlarından ötürü bir
  10. Bir sığınak veya mağara yahut girecek bir yer bulmuş olsalardı, çarçabuk oraya yönelirlerdi.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Bakara indirin:

Bakara Suresi mp3 : Bakara suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Bakara Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Bakara Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Bakara Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Bakara Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Bakara Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Bakara Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Bakara Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Bakara Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Bakara Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Bakara Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Bakara Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Bakara Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Bakara Suresi Al Hosary
Al Hosary
Bakara Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Bakara Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Tuesday, July 16, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler