Saffat suresi 148. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Saffat suresi 148 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Saffat suresi - As-Saaffat aya 148 (Those Who Set The Ranks).
  
   

﴿فَاٰمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ اِلٰى ح۪ينٍۜ ﴾ [الصافات: 148]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Feâmenû femetta’nâhum ilâ hîn(in) [Saffat: 148]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Sonunda ona inandılar, bunun üzerine Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. [Saffat: 148]


Saffat Suresi 148. ayet tefsiri

Hz Yûnus Ninova halkına gönderilmiş bir peygamberdir. Ninova ahâlîsi putlara tapıyorlardı. Çok zâlimdiler. Yûnus ( a.s. ) onları tevhîde davet etmeye başlayınca, kendisine çok az kimse iman etti. Diğerleri iman etmeyip hatta ona türlü ezâ ve cefâda bulundular. Hz. Yûnus ise, onların yaptıklarına tahammül ve sabır gösteriyor, kendilerini yine merhametle tevhîde davet ediyordu. Allah’ın azâbının çetin olduğunu hatırlatıyordu. Fakat Yûnus ( a.s. ) kavminin inkârcı ve inatçı hâllerine son derece üzüldüğünden daha fazla dayanamayıp, Rabbinden izin almadan aralarından ayrıldı. Yalnız bu ayrılış, ne tebliğ vazîfesinden kaçma, ne de bu vazîfeyi verene baş kaldırmaydı. Sadece yüce davete uymayan âsî bir kavimden, henüz vakti gelmeden önce uzaklaşmaydı.

Hz. Yûnus şehirden ayrılınca Dicle nehrinin kenarına geldi. Bir gemiye bindi. Gemi, hareket ettikten bir müddet sonra suyun ortasında durdu. Onu bir türlü yürütemediler. Batacakları endişesiyle durumu uğursuzluk sayarak gemide günahkâr birinin olduğunu düşündüler. Bunun kim olduğu hususunda kur‘a çektiler. Kur‘a Hz. Yûnus’a çıktı. O da başına gelen bu işin bir imtihân olduğunu fark ederek tevekkülle suçu üstlendi. Ancak gemidekiler, onun hâlinden sâlih bir kimse olduğunu anlayarak kur‘ayı birkaç defa yenilediler. Fakat hepsinde de netîce Yûnus ( a.s. )’a çıktı. Nihâyet çâresiz bir şekilde Yûnus’u suların içine bıraktılar. Onu büyük bir balık yuttu. Bu sırada Yûnus, yaptığına pişmanlık duyuyor, kendini sorguluyor, nefsini kınayıp duruyordu. Ama o artık bir balığın karnındaydı. Orası pek karanlık bir yerdi. Kendisi ise henüz hayatta, şuuru da yerindeydi. Cenâb-ı Hak balığa, Yûnus’u yaralamamasını ve onun kemiklerine zarar vermemesini emretti.

Yûnus ( a.s. ), ilâhî takdire rızâ göstererek Rabbine teslîm oldu. Denizin ortasında, balığın karnında, üstüste karanlıklar içinde pek derin bir hüzünle hâlini Rabbine şöyle arz etti: “ Senden başka ilâh yoktur. Sen her türlü kusurdan, eşi-ortağı olmaktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum! ” ( Enbiyâ 21/87 )

Yûnus ( a.s. ), içinde bulunduğu bu zor ve sıkıntılı şartlar altında, her zaman olduğundan daha fazla Cenâb-ı Hakk’ı tesbih ve zikre devam etti. İstiğfâr ve dua ile meşgûl oldu. Onun bu hâlini gören melekler, kendisi affetmesi için Allah’a yalvardılar. Sonunda Cenâb-ı Hak, Yûnus’un da  “ Senden başka ilâh yoktur. Sen her türlü kusurdan, eşi-ortağı olmaktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum! ” ( Enbiyâ 21/87 ) diye çokça tesbihi üzerine bu mübârek peygamberinin işlediği zelleyi affetti. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

 “ Biz de onun duasını kabul buyurduk; kendisini gam ve kederden kurtardık. İşte biz mü’minleri böyle kurtarırız. ” ( Enbiyâ 21/88 )

Bu affın yegâne sebebi ise, Hz. Yûnus’un Cenâb-ı Hakk’ı hiç unutmaması ve çokça tesbihiydi:

“ Eğer o,  Allah’ı her dâim tesbih eden kullardan olmasaydı, elbette insanların yeniden diriltileceği güne kadar o balığın karnında kalacaktı. ” ( Saffât 37/143-144 )

Nihâyet, Yûnus ( a.s. )’ı karnında büyük bir emânet olarak taşıyan balık, Allah’ın emri ile O’nu sahile bıraktı. Sahile bırakıldığında, pek zayıflamış, bitkin, hasta ve himâyeye muhtaçtı. Vücûdu pelte hâlindeydi. Hava da oldukça sıcaktı. Allah Teâlâ, onu güneşin yakıcı sıcağından koruyacak geniş yapraklı bir bitki, asma kabağı bitirdi. Onun gölgesinde sinek türünden bir haşarat da yoktu. Orada kendisini biraz toparlayan Yûnus Peygamber tekrar Ninova’ya yöneldi. Kendisine, kavminin inanıp tevbekâr olduğu ve böylece Allah’ın kendilerini affettiği bildirildi. Şimdi herkesin onu, ilâhî emirleri bildirmek üzere gelmesini beklediği haber verildi.

Yûnus ( a.s. )’ın döndüğünü haber alan kavmi, hemen O’nun yanına geldiler. Onu hasretle kucaklayıp özürler dilediler. Hz. Yûnus da, af ve müsâmaha ile davranarak onlara Allah’ın emir ve yasaklarını öğretti. Bundan sonra kavmi, Allah’a ve peygamberine itâat hâlinde, mesut ve iyilik üzere bir hayat yaşadılar. Bu husus, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle anlatılır:

“ Azabı gördükten sonra iman edip de imanlarının faydasını gören hiçbir memleket halkı olmamıştır. Ancak Yûnus’un kavmi hâriç. Onlar iman edince, biz de dünya hayatındaki o alçaltıcı azâbı kendilerinden kaldırdık ve onları belli bir süreye kadar dünya nimetlerden faydalandırdık. ” ( Yûnus 10/98 )

İslâm dinini tebliğle vazifeli insanlara, sabırlı, sâkin ve azimli hareket etmek düşer. Hz. Yûnus, kavminden son derece bîzâr olduğu için eleminin şiddeti sebebiyle ilâhî vahyi bekleyemeden oradan ayrılmıştı. Bu ise, bir bakıma sabırsızlık ve acelecilik olmuştu. Zor şartlar içersinde bile olsa, böyle bir davranış, kendisi için bir zelle idi. Resûlullah ( s.a.s. ) ise, Mekke müşriklerinin zulüm, eziyet ve cefâlarına tahammül etmiş, hicret hakkında ilâhî emir gelinceye kadar sabırla beklemiştir. Nihâyet Allah Teâlâ ona:

“ Rasûlüm! Şöyle dua et: «Rabbim! Benim gireceğim yere doğrulukla girmemi, çıkacağım yerden doğrulukla çıkmamı nasip eyle; yüce katından bana yardımcı bir güç, kuvvetli bir delil ver!» ” ( İsrâ 17/80 ) emriyle hicrete izin vermiş, Efendimiz de bu izinden sonra hicret etmiştir. Nitekim Cenâb-ı Hak, Yûnus ( a.s. )’ı misal vererek Resûlullah ( s.a.s. )’den risâlet vazîfesindeki sıkıntılara sabretmesi hususunda şöyle buyurur:

“ Rasûlüm! Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle; balığın arkadaşı Yûnus gibi olma. Hani o pişmanlık ve acıyla yutkunarak Rabbine yalvarmıştı. Eğer Rabbinden bir lutuf imdâdına yetişmeseydi, elbette o kınanmış, değersiz bir kimse olarak ıssız bir arâziye atılıp gidecekti. Fakat Rabbi onu seçti ve onu sâlih kullarından kıldı. ” ( Kalem 68/48-50 )

O hâlde ey Rasûlüm! Anlatılan peygamber kıssalarından gerekli dersi alarak tebliğine devam et. Müşriklerle yaptığın mücâdelede bıkkınlık gösterme, geri adım atma:
Ömer Çelik Tefsiri
Saffat suresi Diyanet

Saffat'den 148 Ayeti'ni dinle


Saffat suresi 148 ayeti anlamı - okunuşu

Onlar bu defa iman ettiler; biz de kendilerini belli bir süreye kadar nimetlerimizden faydalandırdık.


Mokhtasar tefsiri

Onun kendilerine getirdiğini tasdik edip iman ettiler. Yüce Allah, onlar hakkında dünya hayatında belirlediği ecelleri sona erinceye kadar onları dünya hayatından faydalandırdı.


Ali Fikri Yavuz

Nihayet (Yunus peygamberin gaybubetinde azab gören kavmi) ona iman ettiler de onları ömürlerinin sonuna kadar geçindirdik


İngilizce - Sahih International


And they believed, so We gave them enjoyment [of life] for a time.

Saffat suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Derken inandılar da onları muayyen bir zamanadek yaşattık, geçindirdik.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Nəhayət, onlar ona (Yunisə) iman gətirdilər və Biz də onlara müəyyən vaxtadək (ömürlərinin axırına kimi) gün-güzəran verdik.


Kuran Araştırmaları Vakfı


Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık.

Saffat suresi (As-Saaffat) 148 ayeti arapça okunuşu

﴿فَآمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَىٰ حِينٍ﴾
[ الصافات: 148]

feamenu femettanahüm ila hin

فآمنوا فمتعناهم إلى حين

سورة: الصافات - آية: ( 148 )  - جزء: ( 23 )  -  صفحة: ( 451 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki,
  2. "Rabbimiz! Doğrusu biz Rabbinize inanın diye inanmaya çağıran bir çağırıcıyı işittik de iman ettik. Rabbimiz!
  3. Gizlediklerini de, açıkladıklarını da Allah'ın bildiğini bilmiyorlar mı?
  4. "Sen ancak büyülenmişin birisin. Bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsin. Doğrusu seni yalancılardan
  5. Oysa, sizin için kulaklar, gözler ve kalbler vareden O'dur. Pek az şükrediyorsunuz.
  6. Musa: "Rabbim! Doğrusu ben onlardan bir cana kıydım. Beni öldürmelerinden korkarım. Kardeşim Harun'un dili benimkinden
  7. Orada boş söz işitmezler.
  8. Her ikisi, "Rabbimiz! Kendimize yazık ettik; bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen biz kaybedenlerden oluruz"
  9. Ama inkarcılar, dirilmekten şüphededirler, bunu eğlenceye alırlar.
  10. Çünkü onlar, hesaba çekileceklerini sanmazlardı.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Saffat indirin:

Saffat Suresi mp3 : Saffat suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Saffat Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Saffat Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Saffat Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Saffat Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Saffat Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Saffat Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Saffat Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Saffat Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Saffat Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Saffat Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Saffat Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Saffat Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Saffat Suresi Al Hosary
Al Hosary
Saffat Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Saffat Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Wednesday, December 18, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler