Kur'an'ın 489. cüzü

Zuhruf suresi 489. sayfa okunuşu ve Meali

  1. 489. sayfa mp3
  2. 489. sayfa png
  3. Okuma sayfa

Kur'an-ı Kerim | Kuran Kerim sayfaları | 489. sayfa türkçe okunuşu ve Meali, ( ) (tamami) arapça Oku ve Diyanet, Dinle ve İndir: Kutsal Kur'an'a dal. Kur'an'ın 489. Sayfa Sayfa Kurani Kerimi Okumak için hazırlanmış bu sayfada.

489. sayfa türkçe okunuşu - arapça oku


Zuhruf Suresi

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

وَالَّذ۪ي نَزَّلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً بِقَدَرٍۚ فَاَنْشَرْنَا بِه۪ بَلْدَةً مَيْتًاۚ كَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ (11)
Velleżî nezzele mine-ssemâ-i mâen bikaderin fe-enşernâ bihi beldeten meytâ(en)(c) keżâlike tuḣracûn(e)
وَالَّذ۪ي خَلَقَ الْاَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْفُلْكِ وَالْاَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَۙ (12)
Velleżî ḣaleka-l-ezvâce kullehâ ve ce’ale lekum mine-lfulki vel-en’âmi mâ terkebûn(e)
لِتَسْتَوُ۫ا عَلٰى ظُهُورِه۪ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ اِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا سُبْحَانَ الَّذ۪ي سَخَّرَ لَنَا هٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِن۪ينَۙ (13)
Litestevû ‘alâ zuhûrihi śümme teżkurû ni’mete rabbikum iżâ-steveytum ‘aleyhi ve tekûlû subhâne-lleżî saḣḣara lenâ hâżâ vemâ kunnâ lehu mukrinîn(e)
وَاِنَّٓا اِلٰى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ (14)
Ve-innâ ilâ rabbinâ lemunkalibûn(e)
وَجَعَلُوا لَهُ مِنْ عِبَادِه۪ جُزْءًاۜ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَكَفُورٌ مُب۪ينٌۜ (15)
Ve ce’alû lehu min ‘ibâdihi cuz-â(en)(c) inne-l-insâne lekefûrun mubîn(un)
اَمِ اتَّخَذَ مِمَّا يَخْلُقُ بَنَاتٍ وَاَصْفٰيكُمْ بِالْبَن۪ينَ۟ (16)
Emi-tteḣaże mimmâ yaḣluku benâtin ve asfâkum bilbenîn(e)
وَاِذَا بُشِّرَ اَحَدُهُمْ بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحْمٰنِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظ۪يمٌ (17)
Ve-iżâ buşşira ehaduhum bimâ darabe lirrahmâni meśelen zalle vechuhu musvedden vehuve kazîm(un)
اَوَمَنْ يُنَشَّؤُ۬ا فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُب۪ينٍ (18)
Evemen yuneşşeu fî-lhilyeti ve huve fî-lḣisâmi ġayru mubîn(in)
وَجَعَلُوا الْمَلٰٓئِكَةَ الَّذ۪ينَ هُمْ عِبَادُ الرَّحْمٰنِ اِنَاثًاۜ اَشَهِدُوا خَلْقَهُمْۜ سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَيُسْـَٔلُونَ (19)
Ve ce’alû-lmelâ-ikete-lleżîne hum ‘ibâdu-rrahmâni inâśâ(en)(c) eşehidû ḣalkahum(c) setuktebu şehâdetuhum ve yus-elûn(e)
وَقَالُوا لَوْ شَٓاءَ الرَّحْمٰنُ مَا عَبَدْنَاهُمْۜ مَا لَهُمْ بِذٰلِكَ مِنْ عِلْمٍۗ اِنْ هُمْ اِلَّا يَخْرُصُونَۜ (20)
Ve kâlû lev şâe-rrahmânu mâ ‘abednâhum(k) mâ lehum biżâlike min ‘ilm(in)(s) in hum illâ yaḣrusûn(e)
اَمْ اٰتَيْنَاهُمْ كِتَابًا مِنْ قَبْلِه۪ فَهُمْ بِه۪ مُسْتَمْسِكُونَ (21)
Em âteynâhum kitâben min kablihi fehum bihi mustemsikûn(e)
بَلْ قَالُٓوا اِنَّا وَجَدْنَٓا اٰبَٓاءَنَا عَلٰٓى اُمَّةٍ وَاِنَّا عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ مُهْتَدُونَ (22)
Bel kâlû innâ vecednâ âbâenâ ‘alâ ummetin ve-innâ ‘alâ âśârihim muhtedûn(e)

sayfa 490 arapça Kuran Kerim sayfaları

Sayfa 489 MP3 İndir



Zuhruf suresi 489. sayfa Meali - Diyanet


Zuhruf Suresi

Bismillahir rahmanir rahim

(11)- O, suyu gökten bir ölçüye göre indirir. Biz onunla ölü memleketi diriltiriz. İşte siz de böyle diriltileceksiniz.
(12)- Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: "Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz" demeniz içindir.
(13)- Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: "Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz" demeniz içindir.
(14)- Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: "Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz" demeniz içindir.
(15)- Ama inkarcılar O'na çocuk isnat ettiler. İnsan gerçekten apaçık nankördür.
(16)- Demek O yarattıkları arasından kızları kendisine alıp da oğulları size verdi öyle mi?
(17)- Ama Rahman olan Allah'a isnat ettiği kız evlat kendilerinden birine müjdelenince, o kimsenin içi gayzla dolarak yüzü simsiyah kesilir.
(18)- Demek, süs içinde yetiştirilecek de çekişmeyi beceremeyecek olanı Allah'a değil mi?
(19)- Onlar, Rahman olan Allah'ın kulları melekleri de dişi saydılar. Yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahidlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir.
(20)- "Eğer Rahman dilemiş olsaydı, biz bunlara kulluk etmezdik" derler. Buna dair bir bilgileri yoktur; onlar sadece vehimde bulunuyorlar.
(21)- Yoksa onlara daha önce bir kitap verdik de ona mı bağlanıyorlar?
(22)- Hayır; "Doğrusu Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerinden gitmekteyiz" derler.

Kur'an 489. sayfa türkçe Tefsiri:

Es-Sa'di İbn Kesir El-Kurtubi
İngilizce Endonezce Fransızca
Almanca Hausa İspanyolca

Kur'an Surelerini İndirin ve Dinleyin:

Al-Bakara Aal-i İmran An-Nisa
Al-Ma'ida Yusuf İbrahim
Al-Hicr Al-Kehf Meryem
Al-Hac Al-Kasas Al-Ankabut
As-Secde Ya-Sin Ad-Duhan
Al-Fetih Al-Hucurat Kaf
An-Necm Ar-Rahman Al-Vakıa
Al-Haşr Al-Mülk Al-Hakka
Al-İnşikak Al-A'la Al-Gaşiye

Sunday, December 22, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler