Kur'an'ın 494. cüzü

Zuhruf suresi 494. sayfa okunuşu ve Meali

  1. 494. sayfa mp3
  2. 494. sayfa png
  3. Okuma sayfa

Kur'an-ı Kerim | Kuran Kerim sayfaları | 494. sayfa türkçe okunuşu ve Meali, ( ) (tamami) arapça Oku ve Diyanet, Dinle ve İndir: Kutsal Kur'an'a dal. Kur'an'ın 494. Sayfa Sayfa Kurani Kerimi Okumak için hazırlanmış bu sayfada.

494. sayfa türkçe okunuşu - arapça oku


Zuhruf Suresi

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

اِنَّ الْمُجْرِم۪ينَ ف۪ي عَذَابِ جَهَنَّمَ خَالِدُونَۚ (74)
İnne-lmucrimîne fî ‘ażâbi cehenneme ḣâlidûn(e)
لَا يُفَتَّرُ عَنْهُمْ وَهُمْ ف۪يهِ مُبْلِسُونَۚ (75)
Lâ yufetteru ‘anhum vehum fîhi mublisûn(e)
وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلٰكِنْ كَانُوا هُمُ الظَّالِم۪ينَ (76)
Vemâ zalemnâhum velâkin kânû humu-zzâlimîn(e)
وَنَادَوْا يَا مَالِكُ لِيَقْضِ عَلَيْنَا رَبُّكَۜ قَالَ اِنَّكُمْ مَاكِثُونَ (77)
Ve nâdev yâ mâliku liyakdi ‘aleynâ rabbuk(e)(s) kâle innekum mâkiśûn(e)
لَقَدْ جِئْنَاكُمْ بِالْحَقِّ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَكُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ (78)
Lekad ci/nâkum bilhakki velâkinne ekśerakum lilhakki kârihûn(e)
اَمْ اَبْرَمُٓوا اَمْرًا فَاِنَّا مُبْرِمُونَۚ (79)
Em ebramû emran fe-innâ mubrimûn(e)
اَمْ يَحْسَبُونَ اَنَّا لَا نَسْمَعُ سِرَّهُمْ وَنَجْوٰيهُمْۜ بَلٰى وَرُسُلُنَا لَدَيْهِمْ يَكْتُبُونَ (80)
Em yahsebûne ennâ lâ nesme’u sirrahum ve necvâhum(c) belâ ve rusulunâ ledeyhim yektubûn(e)
قُلْ اِنْ كَانَ لِلرَّحْمٰنِ وَلَدٌۗ فَاَنَا۬ اَوَّلُ الْعَابِد۪ينَ (81)
Kul in kâne lirrahmâni veledun fe-enâ evvelu-l’âbidîn(e)
سُبْحَانَ رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ (82)
Subhâne rabbi-ssemâvâti vel-ardi rabbi-l’arşi ‘ammâ yasifûn(e)
فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتّٰى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذ۪ي يُوعَدُونَ (83)
Feżerhum yeḣûdû ve yel’abû hattâ yulâkû yevmehumu-lleżî yû’adûn(e)
وَهُوَ الَّذ۪ي فِي السَّمَٓاءِ اِلٰهٌ وَفِي الْاَرْضِ اِلٰهٌۜ وَهُوَ الْحَك۪يمُ الْعَل۪يمُ (84)
Ve huve-lleżî fî-ssemâ-i ilâhun ve fî-l-ardi ilâh(un)(c) ve huve-lhakîmu-l’alîm(u)
وَتَبَارَكَ الَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۚ وَعِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِۚ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ (85)
Ve tebârake-lleżî lehu mulku-ssemâvâti vel-ardi ve mâ beynehumâ ve ’indehu ‘ilmu-ssâ’ati ve-ileyhi turce’ûn(e)
وَلَا يَمْلِكُ الَّذ۪ينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الشَّفَاعَةَ اِلَّا مَنْ شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ (86)
Velâ yemliku-lleżîne yed’ûne min dûnihi-şşefâ’ate illâ men şehide bilhakki vehum ya’lemûn(e)
وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَهُمْ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُ فَاَنّٰى يُؤْفَكُونَۙ (87)
Vele-in seeltehum men ḣalakahum leyekûlunna(A)llâh(u)(s) fe-ennâ yu/fekûn(e)
وَق۪يلِه۪ يَا رَبِّ اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ قَوْمٌ لَا يُؤْمِنُونَۢ (88)
Ve-kîlihi yâ rabbi inne hâulâ-i kavmun lâ yu/minûn(e)
فَاصْفَحْ عَنْهُمْ وَقُلْ سَلَامٌۜ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ (89)
Fasfah ‘anhum ve kul selâm(un)(c) fesevfe ya’lemûn(e)

sayfa 495 arapça Kuran Kerim sayfaları

Sayfa 494 MP3 İndir



Zuhruf suresi 494. sayfa Meali - Diyanet


Zuhruf Suresi

Bismillahir rahmanir rahim

(74)- Doğrusu suçlular, temelli kalacakları cehennemin azabı içindedirler.
(75)- Azaba hiç ara verilmez, onlar orada tamamen umutsuzdurlar.
(76)- Biz onlara zulmetmedik, ama onlar zalim kimselerdi.
(77)- Cehennemde şöyle seslenilir: "Ey Nöbetçi! Rabbin hiç değilse canımızı alsın." Nöbetçi: "Siz böyle kalacaksınız" der.
(78)- And olsun ki, size gerçeği getirdik; fakat çoğunuz gerçeği sevmiyorsunuz.
(79)- Yoksa bir işe mi karar verdiler? Doğrusu Biz de kararlıyız.
(80)- Yoksa, kendilerinin gizli veya açık konuşmalarını duymayız mı sanırlar? Hayır; öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz yazmaktadır.
(81)- De ki: "Eğer Rahman olan Allah'ın çocuğu olsa, kulluk edenlerin ilki ben olurdum."
(82)- Göklerin ve yerin Rabbi, Arşın Rabbi onların vasıflandırmalarından münezzehtir.
(83)- Bırak onları, kendilerine söz verilen güne kavuşana kadar, dalsınlar, oynasınlar.
(84)- Gökte de Tanrı, yerde de Tanrı O'dur. Hakim olan, her şeyi bilen O'dur.
(85)- Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı kendisinin olan Allah ne yücedir! Kıyamet saatini bilmek O'na aittir. O'na döneceksiniz.
(86)- Allah'ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahidlik edenler bunun dışındadır.
(87)- And olsun ki, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan: "Allah" derler. Öyleyken nasıl da aldatılıp döndürülüyorlar?
(88)- Onlar hakkında: "Ey Rabbim! Bunlar inanmayan bir millettir" demesi üzerine Allah: "Onlardan geç, esenlik dile; yakında bileceklerdir" buyurdu.
(89)- Onlar hakkında: "Ey Rabbim! Bunlar inanmayan bir millettir" demesi üzerine Allah: "Onlardan geç, esenlik dile; yakında bileceklerdir" buyurdu.

Kur'an 494. sayfa türkçe Tefsiri:

Es-Sa'di İbn Kesir El-Kurtubi
İngilizce Endonezce Fransızca
Almanca Hausa İspanyolca

Kur'an Surelerini İndirin ve Dinleyin:

Al-Bakara Aal-i İmran An-Nisa
Al-Ma'ida Yusuf İbrahim
Al-Hicr Al-Kehf Meryem
Al-Hac Al-Kasas Al-Ankabut
As-Secde Ya-Sin Ad-Duhan
Al-Fetih Al-Hucurat Kaf
An-Necm Ar-Rahman Al-Vakıa
Al-Haşr Al-Mülk Al-Hakka
Al-İnşikak Al-A'la Al-Gaşiye

Saturday, October 5, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler